10. Hukuk Dairesi 2013/15805 E. , 2014/7703 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Ankara 7. İş Mahkemesi
Tarihi : 23.05.2013
No : 2012/1772-2013/515
Davacı, Alman R. sigortasına girdiği 01.06.1983 tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak alınması; 3201 sayılı Kanun kapsamında yapılan borçlanmanın 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında değerlendirilmesi ve yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Kurum vekilinin, yerinde görülmeyen, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında sigortalı tescili olup, Almanya’da geçen sürelerini 3201 sayılı Kanuna göre borçlanarak, borçlanma bedelini kısmen ödemiş olan davacı, sigorta başlangıcının Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesi gereğince, 01.06.1983 tarihi olduğunun tespitine karar verilmesini istemiş; Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Konuya ilişkin 10.04.1965 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak 01.11.1965 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin uzun vadeli sigorta kollarından olan “Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları(aylıkları)” başlıklı beşinci bölüme 02.11.1984 tarihinde imzalanıp 05.12.1985 tarihli 3241 sayılı Yasayla onaylanıp yürürlüğe giren Ek Sözleşme ile getirilen sözleşmenin 29’uncu maddesinin 4’üncü bent hükmüne göre, bir kimsenin Türk sigortasına girişinden önce, bir Alman R. Sigortasına girmiş bulunması halinde, Alman R. Sigortasına giriş tarihi, Türk Sigortasına giriş tarihi olarak kabul edileceği açıkça ifade edilmiştir.
3201 sayılı Kanununda, borçlanılacak süreler belirtilmiş olup; yukarıda da belirtildiği gibi, sözleşme gereği sigorta başlangıcına esas alınacak çalışmanın R. sigortasına (uzun vadeli sigorta kollarına –maluliyet, yaşlılık ve ölüm sigortası-) tabi olması gerekir.
Dosyadaki TR-4 belgesinde, davacı için 01.06.1983 – 31.07.1983 tarihleri arasında pflictbeitragszeit schwangerschaff/Mutterschutz (gebelik/analık için zorunlu prim), 06.05.1985 – 31.05.1985 tarihleri arasında Mutterschutz (analık primi), 01.07.1985 - 31.01.1986 tarihleri arasında pflictbeitragszeit für kindererziehung (çocuk yetiştirmeden dolayı zorunlu prim), 09.01.1986 tarihinden başlayarak pflictbeitragszeit (zorunlu prim) ödendiği yazılı olup; Mahkemece, tespitine karar verilen tarihteki primlerin sözleşme gereği R. sigortasına (uzun vadeli sigorta kollarından olan malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları) dayalı olup-olmadığı araştırılmalı; R. sigortasına dayalı olmayan çalışmanın sigorta başlangıcına esas alınamayacağı, varsa sonraki R. sigortasına dayalı çalışma tarihinin sözleşme gereği sigorta başlangıcı olarak esas alınabileceği gözetilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
3- Yurtdışında çalışan Türk vatandaşlarının yurtdışında geçen hizmetlerinin borçlandırılarak, ülkemiz sosyal güvenlik mevzuatında malullük, yaşlılık ve ölüm hallerinde Türkiye’de geçmiş hizmet gibi değerlendirilmesini sağlamak amacıyla kabul edilen 3201 sayılı Yasa hükümleri uyarınca borçlandırılan sürelere dayalı olarak hangi şartlarda aylık bağlanacağı anılan Kanunun 6. maddesinde belirlenmiştir. Tahsis yapılabilmesi için aranan koşullardan birisi, yurda kesin dönülmüş olmasıdır.
Kesin dönüşün, aylık tahsis talebinde bulunanların yurtdışındaki çalışmalarının sona ermesini, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği almamaları durumunu ifade ettiği; “sosyal sigorta ödeneği” deyiminden, çalışma yaşamı süresince karşılaşılan hastalık, iş kazası, meslek hastalığı veya işsizlik gibi riskler nedeniyle iş göremezlik veya işsizlik gibi adlar altında yapılan ödeneklerin amaçlandığı; “sosyal yardım ödeneği” ibaresinin ise bulunulan ülke mevzuatı kapsamında, geçimlerini sağlayacak hiçbir gelirleri olmayan veya mevcut gelirleriyle geçimlerini sağlamakta güçlük çeken kişilerin asgari geçim düzeyi ile sınırlı olmak üzere geçimlerinin sağlanması amacıyla kamu kurum ve kuruluşları tarafından muhtaçlık durumuna ve süresine göre ödenen, ikamet şartına bağlı nakdi yardımlar anlamını taşıdığı kabul olunmaktadır. Ne var ki, “kesin dönüş” ifadesi, mutlak anlamda, yurtdışında bulunduğu ülkeden Türkiye’ye döndükten sonra tekrar yurtdışına çıkış yapmama şeklinde değerlendirilemez. İkamet şartına bağlı olmayan nitelikte sosyal sigorta veya sosyal yardım ödeneği alanlara, anılan koşulun gerçekleştiğinin kabulü ile aylık bağlanabilecektir. Aksi yöndeki düşünce, Anayasamızın 23. maddesi ile güvence altına alınmış olan “Yerleşme ve seyahat hürriyeti”nin; İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşmeye (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine) ek 4 nolu Protokolün 2. maddesi ile tanınmış “Serbest dolaşım özgürlüğü”nün ihlali sonucunu doğuracaktır. 3201 sayılı Kanunun 6. Maddesinin B bendi ile tekrar yurtdışına gitmek değil, yabancı ülke mevzuatına tabi olarak çalışmak ve ikamete dayalı sosyal sigorta veya sosyal yardım ödeneği almak, aylığın kesme nedeni olduğu belirtilmiş; 3201 sayılı Kanuna göre yaşlılık aylığı bağlanıp altı aydan daha uzun süre yurtdışında bulunmuş olanların, yurtdışında çalışıp çalışmadıklarını ve ikamete dayalı bir sosyal sigorta veya sosyal yardım ödeneği alıp almadıklarını “3201 sayılı Kanuna göre aylık alanlara mahsus yoklama belgesi” vererek, aylıklarını almaya devam edebilecekleri, Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin 14. Maddesi ile hüküm altına alınmış olup, yurtdışında uzun süre kalmak, tek başına bir aylık kesme nedeni teşkil etmemektedir.
Ayrıca, yurtdışında geçen çalışmalar sonucu o ülkenin sosyal güvenlik sisteminden hak kazanılan yaşlılık ya da malullük aylığının bir sonucu olan ve ikamete dayalı bulunmayan sosyal sigorta veya sosyal yardım niteliğindeki edimlerden yararlanmak, yurtdışından kazanılmış olan sosyal güvenlik hakkının en doğal sonucu olup, bu haktan feragat anlamı çıkacak şekilde bir “kesin dönüş” tanımı yapılması, sosyal güvenlik hakkından feragat edilemeyeceği olgusunun göz ardı edilmesi sonucunu da doğuracaktır.
Davacı yönünden, Türkiye’de aylık bağlanmasını gerektirecek şekilde kesin dönüş şartının gerçekleşip-gerçekleşmediği araştırılmadan, karar verilmiş olması, isabetsiz bulunmuştur.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda araştırma yaparak, elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 03.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.