Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/25857 Esas 2018/8004 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/25857
Karar No: 2018/8004
Karar Tarihi: 17.09.2018

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/25857 Esas 2018/8004 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davalı avukat, davacı tarafından kendisine verilen vekaletname ile boşanma, nafaka, maddi ve manevi tazminat davası açacağını beyan etmiş ancak davalı tarafından azledilmiştir. Daha sonra davalı azledilmesine rağmen hükümsüz kalan vekaletnameyi kullanarak adına eşiyle ilgili boşanma davası açmıştır. Davacı, davalı avukatının açtığı bu davada kendisini maddi ve manevi olarak zarara uğrattığı gerekçesiyle tazminat talebinde bulunmuştur. Ancak mahkeme, davacının yargılamanın iadesi için kanun yolu başvurusunda bulunması gerektiği ve bu nedenle dava açmakta hukuki yararı olmadığından davanın reddine karar vermiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 375/1-c ve 377/1-b maddelerine göre, vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması ve yargılamanın iadesi kanun yoluna başvurarak boşanma hükmünün iptalini sağlamak gerekmektedir. Kararda geçen kanun maddeleri, tarafların hukuki yararını koruyacak şekilde uygulanması gerektiğini vurgulamaktadır.
13. Hukuk Dairesi         2016/25857 E.  ,  2018/8004 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat ... geldi. Karşı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    K A R A R

    Davacı, davalı avukatı ... Noterliğinin 23.07.2004 tarih ve 1546 yevmiye sayılı vekaletnamesi ile eşi ..."a karşı açacağı boşanma, nafaka, maddi ve manevi tazminat davasında vekil tayin ettiğini, vekil tayin ederken eşinin kendisine şiddet uyguladığını, hakaret, aşağılama ve küfürler ettiğini, evliliğin kendisi için çekilmez bir hal aldığını ve eşinin tam kusurlu olduğunu beyan ettiğini ve ilgili diğer tüm bilgileri verdiğini, davalının, adına aylık 500,00-TL nafaka, 50.000,00-TL maddi, 50.000,00-TL manevi tazminat ve ziynet ve diğer eşyaları ile ilgili olarak dava açacağını, ancak davalı tarafı dava açılmadan noter kanalıyla azlettiğini, azilnamenin 11.08.2004 tarihinde davalıya tebliğ edildiğini, buna rağmen davalının hükümsüz olan vekaletname ile adına boşanma davası açtığını, davalının haksız eylemi sonucu boşandığını öğrenince savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu, davalının azledilmesine rağmen hükümsüz kalan vekaletnameyi kullanarak adına eşi ..."a karşı 22.11.2005 tarihinde boşanma davası açtığını, davalının bu dava dilekçesinde kendisi aleyhine beyanlarda bulunduğunu, dilekçede "...Davalıdan maddi manevi tazminat talebimiz yoktur. Nafaka da istemiyoruz. Tarafların evlilik birliği sırasında edindikleri malları da yoktur. Bu konuda da talebimiz bulunmamaktadır. Taraflar şahsi eşyalarını da ayırmışlardır. Bu konuda da hiçbir talebimiz yoktur..." şeklinde beyanlarda bulunduğunu, davalının bu beyanlar ile kendisini maddi ve manevi zarara uğrattığını, boşanma davasının 09.03.2006 tarihinde sonuçlandığını ve temyiz edilmeyerek kesinleştiğini ileri sürerek; 30.000,00-TL manevi, 20.000,00-TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, öncelikle zamanaşımı itirazı olduğunu, davacı tarafın yargılamanın iadesini talep ettiğinde davaya konu olan karar ortadan kalkacağı için ortada maddi ve manevi bir zararın olmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı, davalı avukatı vekillikten azletmesine rağmen davalının, adına boşanma davası açarak tazminat, nafaka, ziynet ve diğer eşyalar için talepte bulunmadığını beyan edip kendisini maddi ve manevi zarara uğrattığını ileri sürerek, bu zararların tazmini istemiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, davacının dava açmakta hukuki yararı olmadığı, zira davacı tarafın, yetkisiz temsil ile boşanma davasının görülüp sonlandırıldığını belirtmesine rağmen, söz konusu davada hükmün boşanma kısmını kabullenmekte, ancak nafaka, maddi ve manevi tazminat ile ziynet eşyaları ve diğer eşya talepleri yönünden ise kabullenmediğinin anlaşıldığı, oysa davacı tarafın yapması gereken işin, HMK"nun 375/1-c maddesinde düzenlenen yargılamanın iadesi sebeplerinden olan, "vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması" gerekçesine dayanarak, yine aynı kanunun 377/1-b maddesinde belirtilen süre içerisinde yargılamanın iadesi kanun yoluna başvurarak boşanma hükmünün iptalini sağlamak olduğu, zira az yukarıda da belirtildiği üzere iş bu davanın dayanağı, vekil olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması olduğu, yargılamanın iadesi sırasında boşanmanın ferileri mahiyetindeki, nafaka, maddi ve manevi tazminat ile ziynet eşyaları ve diğer eşya taleplerinin davalı kocaya karşı ileri sürebileceği gerekçesiyle hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Yargılamanın iadesi olağanüstü kanun yolu olup tarafların bu yola başvurmasını zorunlu kılan düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle davacının dava açma hakkı olup davanın hukuki yarar yokluğundan reddi doğru değildir. O halde, mahkemece, işin esasına girilerek davalının savunmaları ve zamanaşımı itirazı da değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 1.630,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/09/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.