Esas No: 2020/6382
Karar No: 2021/3777
Karar Tarihi: 14.09.2021
Danıştay 8. Daire 2020/6382 Esas 2021/3777 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/6382
Karar No : 2021/3777
Temyiz İsteminde Bulunanlar : 1- (Davacı) …
Vekili : Av. …
2- (Davalı) … Genel Müdürlüğü
Vekili : Av. …
Diğer Davalı : … Belediye Başkanlığı - …
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Taraflarca savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : İdare Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava, Kocaeli ili, Kandıra ilçesinde, 28-29/10/2010 tarihlerinde meydana gelen yağış sebebiyle davacıya ait işyerinde su baskını sebebiyle uğranılan 75.475,00 TL maddi zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, zararın meydana gelmesinde İSU Genel Müdürlüğü'nün %55, Kandıra Belediye Belediye Başkanlığı'nın %35 oranında hizmet kusuru bulunduğu, zararın meydana geldiği tarihte mevzuata aykırı bir şekilde faaliyet göstermekte olan işyeri sahibinin meydana gelen olayda %10 kusurlu olduğu gerekçesiyle, maddi tazminat isteminin 67.927,50 TL'lik kısmının kabulüne, kalan kısmı yönünden davanın reddine karar verilmiş; kararın hüküm fıkrasında nispi karar harcı yargılama giderleri arasında gösterilerek tarafların kusuru oranında paylaştırılmıştır.
İdare Mahkemesi kararının nispi karar harcına ilişkin kısmı yönünden:
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 2. maddesinde, yargı işlemlerinden bu Kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tâbi bulunduğu; 11. maddesinde, genel olarak yargı harçlarını davayı açan veya harca konu işlemin yapılmasını isteyen kişilerin ödemekle mükellef olduğu; 15. maddesinde, yargı harçlarının (1) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nev'i ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınacağı; 16. maddesinde, değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerlerin esas olduğu; 21. maddesinde, yargı harçlarının (1) sayılı tarifede yazılı nispetler üzerinden alınması gerektiği; 28. maddesinde ise, (1) sayılı tarifede yazılı nispi karar harcının dörtte birinin peşin ödeneceği, ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında bu oranın yirmide bir olarak uygulanacağı, geri kalanının kararın verilmesinden itibaren bir ay içinde ödeneceği kurala bağlanmıştır.
Anılan Kanunun, yargı harçlarının gösterildiği (1) sayılı tarifesinde, konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68,31 oranında nispi karar harcı alınacağı belirtilmiştir.
Bu doğrultuda, konusu belli bir miktarı içeren davalarda, yargılama gideri içinde yer alan kalemlerden nispi karar harcı dışındaki harç, keşif ve bilirkişi ücreti ile posta giderinin, haklılık oranına göre davanın taraflarına yükletilmesi; hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden hesaplanacak nispi karar harcının ise, hükmedilen miktar yönünden haksız çıkmış olan davalı idareye yükletilmesi gerekmektedir.
Temyize konu İdare Mahkemesi kararında, nispi karar harcının yukarıda yer verilen Kanuna aykırı olacak şekilde hükmedilen tazminat miktarı üzerinden değil, davacı tarafından talep edilen tazminat miktarı üzerinden hesaplandığı; ayrıca, nispi karar harcının davacıya tamamlattırıldıktan sonra harcın tamamının davalı idarelere yükletilmesi gerekirken, harcın yargılama giderlerine dahil edilerek kusur oranı uygulanmak suretiyle hüküm kurulduğu görülmektedir.
Bu nedenle, 5.155,80 TL nispi karar harcının yargılama giderleri arasından çıkartılarak kalan 4.032,70 TL yargılama giderinin tarafların kusuru oranında paylaştırılması, hükmedilen toplam tazminat miktarı üzerinden hesaplanan nispi karar harcının ise 4.640,12 TL olması gerekmektedir.
Bu durumda, İdare Mahkemesi kararının hüküm fıkrasında yer alan "aşağıda dökümü yapılan 9.188,50 TL yargılama giderinin 5.053,675 TL'lik kısmının İSU Genel Müdürlüğünce, 3.215,975 TL'lik kısmının Kandıra Belediye Başkanlığınca" ibaresinin "aşağıda dökümü yapılan 4.032,70 TL yargılama giderinin 2.217,98 TL'lik kısmının İSU Genel Müdürlüğünce, 1.814,72 TL'lik kısmının Kandıra Belediye Başkanlığınca" şeklinde düzeltilmesi gerektiği; hüküm fıkrasına "Hükmolunan miktar üzerinden hesaplanan 4.640,12 TL nispi karar harcının 1.120,85 TL'lik kısmı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından eksik kalan 3.519,27 TL harcın davacıya tamamlattırılmasına, 4.640,12 TL nispi karar harcının davalı idarelerden kusurları oranında alınarak davacıya verilmesine," ibaresinin hüküm fıkrasına eklenmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, ... İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe usul ve kanuna uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, tarafların temyiz isteminin reddiyle anılan kararın yargılama giderlerine ilişkin kısmının düzeltilerek onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 14/09/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY :
(X)- Dava, Kocaeli ili, Kandıra ilçesi'nde, 28-29/10/2010 tarihlerinde meydana gelen yağış sebebiyle davacıya ait işyerinde su baskını sebebiyle uğranılan 75.475,00 TL maddi zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, zararın meydana gelmesinde İSU Genel Müdürlüğü'nün %55, Kandıra Belediye Belediye Başkanlığı'nın %35 oranında hizmet kusuru bulunduğu, zararın meydana geldiği tarihte mevzuata aykırı bir şekilde faaliyet göstermekte olan işyeri sahibinin meydana gelen olayda %10 kusurlu olduğu gerekçesiyle, maddi tazminat isteminin 67.927,50 TL'lik kısmının kabulüne, kalan kısmı yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
İdareler, kural olarak yürüttükleri kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlüdürler. İdari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Ancak, ortada tazmini gereken zararın bulunmaması, zararın zarar gören kişinin veya üçüncü kişinin eyleminden doğması, mücbir sebeplerden kaynaklanması, zararla idari faaliyet arasında nedensellik bağının kurulamaması, idare hukukuna özgü tazmin nedenlerinin bulunmaması gibi durumlarda idarenin tazmin yükümlülüğü ortadan kalkar.
Uyuşmazlıkta, olay tarihi itibarıyla zararın meydana geldiği işyeri için düzenlenmiş işyeri açma ve çalışma ruhsatının bulunmadığı, dolayısıyla zararın meydana geldiği tarihte işyerinin ruhsatsız olarak işletilmekte olduğu, diğer taraftan, işyerinin bulunduğu yapının inşası için muhtarlıktan izin alınmadığı gibi kullanılabilmesi için de ilgili belediye ve valilikten izin alınmadığı görülmekte olup, zararın meydana geldiği tarihte mevzuata aykırı şekilde faaliyet gösteren işyeri sahibinin de meydana gelen zarardan sorumluluğu bulunduğu açıktır.
Mahkemece, davalı idarelerin ve davacının kusur oranlarının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmış; düzenlenen raporda İSU Genel Müdürlüğü'nün %55, Kandıra Belediye Belediye Başkanlığı'nın %35, davacının %10 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. Söz konusu rapor hükme esas alınarak karar verilmiş ise de, gerekli izinleri alınmamış yapıda ruhsatsız şekilde faaliyet gösteren davacının müterafik kusuru bulunduğu açık olduğundan, bu haliyle davacıya atfedilen kusur oranının davalı idarelere kıyasla çok düşük belirlendiği sonucuna varılmaktadır.
Nitekim benzer bir uyuşmazlıkta, yağış nedeniyle meydana gelen maddi zararın tazmini istemiyle açılan davada, davacının işyeri açma ve çalışma ruhsatının bulunmadığı gerekçesiyle verilen davanın reddine ilişkin ısrar kararının Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 23/05/2016 tarih ve E:2014/4312, K:2016/2159 sayılı kararıyla müterafik kusur çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulması üzerine yapılan yargılamada, davacı %50 oranında kusurlu bulunmuştur.
Bu durumda, davalı idarenin temyiz isteminin kabul edilerek, yukarıda yer verildiği şekilde davacının kusur oranının yeniden tespit edilmesi amacıyla İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği görüşüyle aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.