Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/9636
Karar No: 2016/11798
Karar Tarihi: 31.05.2016

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2016/9636 Esas 2016/11798 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, Devlet Hastanesi'nde alt işveren firma tarafından temizlik ihalesi kapsamında çalıştırıldığını ancak asıl işlerde çalıştığını iddia etmiş, fark ücreti, ilave tediye, fazla mesai ve farklı işlem tazminatı taleplerinde bulunmuştur. Mahkeme, asıl-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğuna karar vererek davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Ancak, davacının tespit edilen dönemsel ücretlerinin belirli bir kamu kurumundan devralınan kadrolu işçinin ücretleri ile belirlenmesi hatalı bulunmuştur. Mahkemenin ıslah dilekçesine karşı yapılan zamanaşımı savunmasını dikkate almadan belirleyeceği alacaklar konusunda karar vermesi de hatalı bulunmuştur. Karar bozulmuştur.
Kanun Maddeleri:
- 6111 Sayılı İş Kanunu
7. Hukuk Dairesi         2016/9636 E.  ,  2016/11798 K.

    "İçtihat Metni"



    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Dava Türü : Alacak

    YARGITAY İLAMI

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşılmakla dosya incelendi, gereği görüşüldü:
    1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
    2-Davacı vekili, müvekkilinin, ..."na bağlı ... Devlet Hastanesi"nde alt işveren firmaların sigortalısı olarak ve temizlik ihalesi kapsamında halen çalışmasına devam ettiğini, çalışması boyunca temizlik işinden ziyade, hastanenin her bölümünde ve asıl işte çalıştırıldığını, emir ve talimatları hastane yetkililerinden aldığını, çalışma düzeninin yine hastane yönetimi tarafından belirlendiğini, hastaların altlarını temizleme, pozisyon verme, lavman, yara pansumanı, hastaların taşınması gibi asıl işin bir parçası olan ve davalının kadrolu elemanlarının yapması gereken işlerin yaptırıldığını, temizlik işçisi olmasına rağmen temizlik için zamanının kısa bir süresini ayırdığını, geri kalan sürede hastabakıcı gibi çalıştığını, şirketlerin kağıt üstünde değiştiğini, bu değişiklikten işçilerin haberinin dahi olmadığını, şirketlerin değişmesine rağmen çalışanların aynı kaldığını, bu şirketlerin bağımsız bir organizasyonlarının bulunmadığını, asıl-alt işveren ilişkisinin ucuz işçi çalıştırma ve bazı kanuni yükümlülüklerden kaçma amacı taşıdığını, bu nedenlerle davalı ile dava dışı şirketler arasındaki asıl-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunu, davacının baştan beri davalı Bakanlığın işçisi sayılması gerektiğini, bu durumda da ilave tediyeye hak kazandığını, davalı Bakanlığın en düşük işçisinden bile az ücret aldığını, bu nedenle fark ücret talebinde bulunduklarını, davacının fazla mesai yaptığını, ancak ücretinin ödenmediğini iddia ederek fark ücret, ilave tediye, fazla mesai ve farklı işlem tazminatı alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı Bakanlık vekili, zamanaşımı savunmasında bulunduktan sonra, esas açısından, davacı işçi ile idare arasında imzalanmış herhangi bir iş sözleşmesi bulunmadığını, idarenin ihale makamı olduğunu, davacı işçinin davalı idareden ihale ile iş alan şirketlerin işçisi olduğunu, davacıyla yapılan sözleşmelerin belirli süreli iş sözleşmesi niteliğinde olduğunu, davacının hür iradesiyle belirlenen ücretle çalışmayı kabul ettiğini ve her ay ihtirazı kayıtsız
    ücretini aldığını, hastanenin asıl işinin muayene, hemşirelik işleri, laboratuar, röntgen, odyoloji gibi işlerden oluştuğunu, bu işlemlerin tamamlanması için arada yapılan tüm işlerin yardımcı iş niteliğinde olduğunu, bu sebeple muvazaa iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacının normal mesai saatleri içinde çalıştırıldığını beyanla davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, davacının hizmet alım sözleşmesinin konusu dışındaki işlerde yani hastabakıcı olarak çalıştırıldığı, bu nedenle asıl alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğu, davacının davalının işçisi sayılması gerektiği, bu nedenle ilave tediye ve fark ücret alacak taleplerinin aynı şekilde tanık beyanlarına göre fazla mesai yaptığından fazla mesai ücretinin bulunduğu, farklı muamele tazminatı şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Davacının tespit edilen dönemsel ücretlerinin yerinde olup olmadığı ve buna bağlı olarak fark ücret talep edip edemeyeceği ihtilaflıdır.
    Mahkemenin dosya içeriğinde delillere göre asıl-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğuna ilişkin kabulü yerindedir. Ancak yazılan yazılara verilen cevaplardan davalının davacı ile aynı işi yapan kadrolu işçisinin bulunmadığı açıktır. Bu durumda, davacının bordrolarda yazılı ücretle çalıştığının kabul edilmesi ve alacaklarının da buna göre hesap edilmesi gerekirken, davacı ile aynı işi yapmayan 6111 sayılı Kanun kapsamında başka bir kamu kurumundan devren geçen üstelik belli bir tarihten sonra sendikalı olup Toplu İş Sözleşmesindeki zamlara göre ücreti belirlenen işçinin ücreti emsal kabul edilerek dönemsel ücretlerinin belirlenmesi ve buna göre hesap edilen alacakların hüküm altına alınması hatalı olmuştur.
    3-Davacı vekili kısmi dava açmış, bilirkişi raporundan sonra davalının ıslaha karşı zamanaşımı savunmasında bulunabileceğini düşünerek buna göre talepte bulunmuştur. Davalı vekili ıslah dilekçesinin tebliği üzerine süresinde ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı savunmasında bulunmuştur. Mahkeme ıslah dilekçesine karşı yapılan zamanaşımı savunması nedeni ile ek rapor almamıştır. Fazla mesai ücreti açısından kısmi dava ile istenen miktar dikkate alındığında, ıslah dilekçesine karşı yapılan zamanaşımı savunmasından etkilenen alacak yoktur. Ancak ilave tediye alacağı bakımından mahkemenin ıslah dilekçesine karşı yapılan zamanaşımı savunmasını gözeterek belirleyeceği alacağı hüküm altına alması gerekirken, hükmün gerekçesinde ıslah dilekçesine karşı yapılan zamanaşımı savunmasını dikkate almadan davacının bilirkişi raporunda hesap edildiği kadar alacağının bulunduğunu tespit edip talep kadarının tahsiline karar vermesi doğru olmamıştır.
    O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
    SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, aşağıdaki yazılı temyiz harcının davacıya yükletilmesine, 31.05.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.



    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi