11. Hukuk Dairesi 2019/4057 E. , 2019/7060 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 11/05/2017 tarih ve 2015/7-2017/107 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalılar ..., ...ve ... vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline gönderilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra gönderildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, davacıların dava konusu bina da dahil olmak üzere Deri Organize Sanayi Bölgesinde yüzden fazla projenin ve binanın müellifi olduklarını, davalı mal sahibince davacıların muvafakati alınmadan davacı mimarın eser - projesinin değiştirilerek tadilat projesi yapıldığını, davalı ...B. Ruhsat Bürosu ve İdaresi tarafından buna kasten göz yumularak ve FSEK"e aykırı olarak "ilave tadilat esaslı yapı ruhsatı" almak amacı ile başka bir mimar adına yapı ruhsatı ve yapı kullanma izni tanzim edildiğini, taşınmazın o günkü maliki olan Güneyman Dericilik"in talebi ile mimar ... tarafından Ll / 1, 238 E H 4C pafta, 5925 ada ve 39 sayılı parselde inşa edilecek tesisin mimari projesinin hazırlandığını, projenin yapının inşa edildiği tarihteki mevzuat hükümlerine göre hazırlanarak Tuzla Belediye Başkanlığı"na sunulduğunu, tahakkuk eden harç ve hizmet bedellerinin tamamının ödendiğini, bölgenin tapu işlemlerinin tamamlanmaması nedeniyle tasdik edilen mimari proje ile yapı ruhsatı alınamadığını, bölgede yapılanma şartlarının değişmesi üzerine projenin tadil edildiğini, onay için mimar ile malik arasında 07.01.1998 tarihli sözleşmenin imzalandığını, tadilat projesine ek olarak ... tarafından diğer mühendislik projelerinin hazırlanarak 02.03.1998 tarihinde Tuzla Belediye Başkanlığı"na başvurulduğunu Fen İşleri Müdürlüğü"nün onay yazısı alındığını, ancak tapu işlemlerinin kısmen tamamlanması nedeniyle tasdik edilen mimari proje ile yapı ruhsatının alınamadığını, projeye dayalı olarak meydana getirilen eserin, malikin mimari projesi dışında asma kat alanın normal kat büyüklüğüne iblağ ettiği bu haliyle 1999 yılı başlarında tamamlandığını, 1999 yılındaki depremde binanın hasarlar sonrasında malikin talebi ile onarımlar ve mimari proje tadilatı yapıldığını, davacı ..."ın hazırladığı mimari projenin onanarak 10,08.2001 tarihinde O.S.B. idaresinden yapı ruhsatı alındığını, binanın ana özelliklerinin işlevselliğin öncelikli olduğu bir endüstri yapısında değişen ihtiyaçlara cevap verebilecek mekan düzenlemesi, cepheyi teknolojik olan giydirme cephe ile senkronize bir mimari etki öngörüldüğünü; yapının eski maliki olan davalı şirketin proje müellifi olan davacılardan izin almadan başka bir mimara tadilat projesi yaptırarak davacıların müelliflik haklarını ihlal ettiğini, davalı ..."ın tadilat projesini davacının izni olmadan çizen mimar kişi olduğunu, OSB Ruhsat Büro yöneticisi ..."in, üzerinde tasarruf yetkisi bulunmadığını bildiği mali hakkı ve ruhsatı başkasına devrederek FSEK"e aykırı davrandığını, tadilat projesi yapmaya muvafakat verilmediğini bildiren Beşiktaş 1. Noterliği"nin 23.08.2002 tarihli ihtarnameye rağmen kanunları açıkça ihlal ettiğini, tadilat projesi çizilmesi suretiyle mimarın eseri başkasına aitmiş gibi gösterilerek davacıların fikri haklarının ihlal edildiğini; FSEK"nin 16. maddesine uygun olarak FSEK"nın yaptırımlarının uygulanarak FSEK"nın 68. maddesi gereği tadilat projesi bedeli 73.237 TL"nin üç katı olan 219.711 TL maddi tazminat talep hakları bulunduğunu ileri sürerek şimdilik her bir davacı için 10.000 TL maddi 20.000 TL manevi tazminat olarak toplam 60.000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş; daha sonra 09.04.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle maddi tazminat talebini 25.535,55 TL"ye yükseltmiştir.
Davalılar vekilleri davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre, davacıların projenin ve binanın müellifi oldukları eser üzerinde davalı ... A.Ş."nin istemi ile davalı mimar ... tarafından tadilat yapıldığı, sahibinin izni olmadan eser üzerinde yapılan bu değişikliğin davacıların haklarına tecavüz mahiyetinde olduğu, fikri hak ihlali olarak değerlendirilen eylemin tadilata ilişkin ... ile yapılan sözleşmeyle başladığı ve mezkur sözleşmenin davalılar ..., ... ve ... adına değil davalı ... A.Ş. adına imzalandığı, buna rağmen eser sahibinin haklarına yapılan tecavüz nedeniyle oluşan taleplerin haksız fiil sorumluluğuna dayanıyor olması nedeniyle her ne kadar ... ile sözleşme şirket adına yapılmışsa da anılan şirket yöneticilerinin de haksız fiilden doğan şahsi sorumluluklarının olduğu, buna göre ... ve ..."ın şirketin temsilcisi olarak, ..."ın ise şirketin yönetim kurulu üyesi olarak meydana gelen haksız fiilden sorumlu oldukları gerekçesiyle davanın kabulüne 25.535,55 TL maddi tazminatın davalılar ..., ... ve bozma öncesindeki kararı temyiz etmeyen ..."den 03.06.2004 tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, davacılar ... ve ... varisleri için 10.000"er TL"nin dava tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalılar ..., ... ve bozma öncesindeki kararı temyiz etmeyen ..."den müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya dair manevi tazminat talebinin reddine, davalı ... hakkında açılan davanın reddine, davalılar ... İdaresi, ..., Güneyman Dericilik Konfeksiyon Ltd.Şti hakkında verilen karar bozma ilamının kapsamı dışında kalmakla kesinleştiğinden bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, davalılar ..., ... ve ... vekili temyiz etmiştir.
1- Dosya üzerinde yapılan incelemede, mahkemece verilen 11.05.2017 tarihli kararın, davalılar ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz edildiği, mahkemece nispi temyiz karar harcının eksik yatırılması nedeniyle mümeyyiz davalılar vekiline muhtıra ile 7 günlük kesin sürede eksik harcı ikmal etmemeleri halinde temyiz isteminden vazgeçmiş sayılacaklarına karar verileceğinin ihtar edildiği, anılan muhtıranın mümeyyiz davalılar vekiline 06.07.2017 ve 02.08.2017 tarihlerinde iki defa tebliğ edildiği, tebliğin 06.07.2017 tarihinde yapılmış sayılması halinde verilen kesin süreden sonra 04.08.2017 tarihinde muhtıraya konu eksik temyiz harcının ikmal edildiği gözetilerek Dairemizin 21.01.2019 tarih 2017/3276 E. ve 2019/551 K. sayılı kararıyla mümeyyiz davalılar vekiline çıkarılan muhtıra hakkında bir karar verilmek üzere dosyanın mahalline geri çevrildiği, bu defa mahkemece verilen kesin süreden sonra temyiz harcının ikmal edilmiş olduğu gerekçesiyle mümeyyiz davalılar vekilinin temyiz isteminden vazgeçmiş sayılmasına karar verildiği, bu kez mümeyyiz davalılar vekilince öncelikle mezkur ek kararın temyiz edildiği anlaşılmıştır.
Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin usulsüz tebligatın neticesini açıklayan 53/1. maddesinde tebliğ usulüne aykırı yapılmışsa da muhatabın her ne şekilde olursa olsun tebliğ evrakını ve davetiyeyi aldığının veya bunların içeriğini öğrendiğinin anlaşılması halinde tebliği öğrenmiş kabul edileceği hükme bağlanmış olup, mümeyyiz davalılar vekiline 29.06.2017 tarihli muhtıranın iki kere tebliğe çıkarıldığı, ilk tebliğin 06.07.2017, ikincisinin ise 02.08.2017 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 21. maddesinde öngörülen usule aykırı olarak doğrudan mahalle muhtarının imzasına tebliğ edildiği, mümeyyiz davalılar vekilinin mahkemenin temyiz isteminden vazgeçmiş sayılmasına dair ek kararının temyizi istemli dilekçesinde muhtırayı 02.08.2017 tarihinde tebliğ aldığını ve süresinde 04.08.2017 tarihinde muhtıranın gereği olan eksik harcı ikmal ettiğini beyan etmesi karşısında mümeyyiz davalılar vekilinin ek karara yönelik temyiz itirazlarının kabulüyle ek kararının bozularak kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, davacı mimarların mimari projelerinin davalılar tarafından yapılan tadilat proje ve uygulamasıyla değiştirildiği, bu şekilde davacıların fikri haklarının ihlal edildiği iddiasıyla açılan tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece yapılan yargılama neticesinde mümeyyiz davalılar hakkında açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
HMK"nın 297 ve 298. maddeleri uyarınca mahkeme kararları, asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, incelenen maddi ve hukuki olayın özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarını ihtiva etmelidir. Anayasanın 141. maddesinin 3. fıkrası hükmü de mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini düzenlemektedir. Dolayısıyla gerekçe, bir hükmün olmazsa olmaz unsurudur. Taraflar, ancak kararlara konulması gereken gerekçeler sayesinde hükmün hangi maddi ve hukuki nedene dayandırıldığını anlayabilirler. Ayrıca, karar aleyhine yasa yollarına başvurulduğunda da Yargıtay incelemesi sırasında gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı denetlenebilir. Diğer bir anlatımla, Yargıtay incelemesi ancak bir kararın somut olaya uygun gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir. Öte yandan, yazılacak kararın gerekçesiyle hüküm kısmı arasında bütünsellik esastır. Eş anlatımla, gerekçe ile hüküm birbirine bağlı olup, aralarında çelişki bulunmaması gerekir. Nitekim, HMK’nın 298/2. maddesinde de gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı açıkça düzenlenmiş bulunmaktadır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 10.4.1992 gün ve 1991/7 esas 1992/4 sayılı kararında da kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik bulunmasının bozma nedeni sayılacağı içtihat edilmiştir.
Somut olayda, mahkeme gerekçesinde davalılar ... ve ..."ın diğer davalı şirketin temsilcisi olmaları, davalı ..."ın ise mezkur şirketin yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle haksız fiil kaynaklı oluşan zarardan sorumlu oldukları belirtilmesine rağmen hüküm kısmında davalı ... hakkında açılan davanın reddine karar verildiği ve bu suretle hükümle gerekçe arasında çelişki oluşturulduğu anlaşılmakla kararın re’sen bozulması gerekmiştir.
3- Bozma neden ve şekline göre, davalılar ..., ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar ..., ... ve ... vekilinin ek karara yönelik temyiz itirazlarının kabulüyle ek kararın BOZULARAK KALDIRILMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün re’sen BOZULMASINA, (3) Bozma neden ve şekline göre, davalılar ..., ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 11/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.