11. Hukuk Dairesi 2019/196 E. , 2019/7059 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 21/12/2016 tarih ve 2014/68 E- 2016/770 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi"nce verilen 04/10/2018 tarih ve 2017/984 E- 2018/2046 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davalı ... ile müvekkili arasında konusu İntrend Tekstil San. Ve Tic. Ltd. Şti nin işlettiği Suadiye"deki mağazayla ilgili tüm çekişmelerin çözümlenmesine dair tahkim sözleşmesi akdedildiğini, hakem olarak Av. ...un tayin edildiğini ve hakem tarafından tahkim sözleşmesine uygun bir şekilde yürütülen yargılama sonuncunda 19.11.2013 tarihinde nihai karar verildiğini ve borçlu ... ..."ın müvekkiline 293.021,00 TL ödenmesine ve 04.11.2013 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verildiğini, kararın infazı için İstanbul 3. İcra Müdürlüğünün 2013/30229 E. sayılı dosyalı ile ilamsız takip yapıldığını, borçlu tarafından borcun tamamına itiraz edildiğini, tahkim yargılaması sonucunda verilen hakem kararına karşı kanun yolları sınırlı olduğundan, borçlu tarafından yapılan itirazın reddi gerektiğini, ayrıca karşı tarafça tahkim yargılaması sonucu verilen hakem kararına karşı İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/481 E. sayılı dosyasında hakem kararının iptalinin istendiğini ve talebin reddedildiğini, bu nedenle borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takip konusu alacağın % 20"sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; hakem kararının, hem maddi hem de usul hukukunun tüm ilkelerine aykırı olarak tarafların savunma hakkını yok sayacak nitelikte olduğunu, bu nedenle başta HMK olmak üzere geçerli bir tahkim sözleşmesi olmaksızın hiçbir usuli hükme riayet edilmeksizin sözlü yargılama ile icrai niteliği olmayan bir karara dayanarak ikame edilen takibe vaki itirazın iptali talepli davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; tüm dosya kapsamına göre, davaya konu itiraz üzerine duran İstanbul 3. İcra Dairesinin 2013/30229 E. sayılı takip dosyası hakkında İstanbul 12. İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/115 E. 2015/362 K. sayılı kesinleşmiş ilamı ile takibin iptaline karar verildiği ve kararın kesinleştiği, ardından davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine aynı hakem kararına istinaden İstanbul 2. İcra Dairesinin 2015/6021 E. sayılı takip dosyası ile ilamlı takip başlatılmakla alacağın tahsil de edildiği, böylece eldeki davanın konusuz kaldığı, davanın açıldığı tarihe göre davacı alacaklının, hakem kararına dayanarak ilamlı takip başlatması gerekirken ilamsız takip başlattığı, kaldı ki İstanbul 12. İcra Hukuk Mahkemesinde açılan davayı kabul etmesi neticesinde takibin iptaline karar verildiği, oysa davacı alacaklı tarafından ilamlı takip başlatılmış olsaydı takibe itiraz edilmiş olsa bile takip durmayacağı ve dahi bu davanın açılmasına da sebebiyet verilmeyeceği, davalı taraf icra takibinin başlatılması nedeniyle tazminat talebinde bulunmuş ise de davacının kötü niyetli olarak takip başlattığı ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, tahkim sözleşmesi gereği verilen hakem kararının ilamsız icra yoluyla takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince dava görülmekteyken, davaya konu takibin iptaline karar verilmiş olması ve davanın açılışındaki haklılık durumları dikkate alındığında davacının ilam niteliğindeki hakem kararını ilamsız icra yoluyla takibe konu etmiş olmasının davaya sebebiyet verdiği gerekçesiyle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve davacı taraf aleyhine nispi vekalet ücreti takdirine karar verilmiş; anılan kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince ilk derece mahkemesi kararı yerinde görülerek davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK"nın 114/1.h bendine göre davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartlarından olup aynı Kanunun 115. maddesine göre mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırarak sonradan ikmali mümkün olmayan bir dava şartı noksanlığını tespit etmesi halinde davanın usulden reddine karar verecektir.
Her ne kadar hukukumuzda ilamların ilamsız icra yoluyla takibe konu edilmesine bir engel bulunmasa da, talep edilen sübjektif hak bakımından tercih edilen talebin usulünün gereksiz, masraflı, fazla emek ve zaman gerektirmesi halinde talep sahibinin bu yolu tercih etmekte hukuki yararının bulunmadığı; eş anlatımla daha kolay, hızlı ve ucuz bir yol varsa hak sahibinin diğer yolu seçmekte hukuki yararının olmadığı, hukuki yararın bulunmadığı bir talep tarzının TMK"nın 2. maddesi gereği dürüstlük ilkesi ile de çelişeceği kabul edilmelidir. Gerçekten de, alacağı ilama bağlanmış olan alacaklının ilamların icrası yolunu seçmek yerine, itiraza tâbi, uzayabilecek bir usulü takip edip genel haciz yolu ile ilamsız takip yolunu seçmekte hukuki yararı bulunmamaktadır. Öte yandan hiçbir belgeye dayalı olmaksızın icra takibine girişmek yerine alacağını hüküm altına aldırmak yolunu seçen alacaklının, bu seçimini takip aşamasında değiştirip ilama bağlı alacağını ilamsız takibe koyması da haklı görülemez. Nitekim Yüksek Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 26.05.2017 tarih ve 2017/2 E.-2017/3 K. sayılı içtihadı da bu yöndedir.
Şu halde, somut olayda, davacının, ilam mahiyetindeki belgelerden olmakla ilamlı icraya konu edilebilmesi mümkün olan hakem kararına dayalı olarak ilamlı icra takibine girişmek yerine ilamsız icra takibi başlatmasında ve dahi yapmış olduğu ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali maksadıyla eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunduğundan bahsedilemez. Bu cihetle, kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince anılan husus gözetilerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın HMK"nın 114/1.h ve 115/2. maddeleri gereğince hukuki yarar yokluğu gerekçesiyle usulden reddine ve karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2.maddesi gereğince davacı taraf aleyhine maktu vekalet ücretini geçmemek üzere nispi vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı şekilde davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no"lu bentte açıklanan nedenle, davacı vekilinin sair temyiz itirazının REDDİNE, (2) no"lu bentte açıklanan nedenle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 11/11/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.