Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/7791
Karar No: 2019/1870
Karar Tarihi: 04.03.2019

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/7791 Esas 2019/1870 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, bir satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil talebiyle davalılar aleyhine dava açmıştır. Mahkeme, davaya konu olan taşınmazdaki hisselerin iptaliyle davacı adına tapuya kayıt ve tescil edilmesine, bakiye hisse nisbetlerinin davalılar tarafından tapuya kaydedilmesine karar vermiştir. Ancak Yargıtay, satış vaadi sözleşmesinin murisinden intikal eden miras payları ve paylı mülkiyet hükümlerinin göz ardı edilerek hüküm kurulmasını yanlış bulmuştur. Satış vaadi sözleşmelerinin Türk Borçlar Kanunu madde 29'u ve Türk Medeni Kanunu madde 706'sına göre noterde düzenlenmesi gereken ve on yıllık zamanaşımı süresi uygulanan sözleşme türleri olduğu belirtilmiştir. Ayrıca kanunlar gereği, satış vaadi sözleşmelerinde zamanaşımı süresinin işlememesi ve bedelin ödenmiş olması kabul edilmelidir. Kanun maddeleri ise Türk Borçlar Kanunu madde 29, Türk Medeni Kanunu madde 706 ve Noterlik Kanunu madde 89'dur.
14. Hukuk Dairesi         2016/7791 E.  ,  2019/1870 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 22.08.2014 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 03.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı vekili; davalıların, muris ..."in mirasçıları olduğunu, davaya konu 5 parsel (yenileme sonrası 150 ada 56 parsel) sayılı taşınmazdaki 4/16 hissesinin murise ait olduğunu, davalılardan ... ve diğer davalıların başka bir murisi olan ..."in kendilerine muris ..."den intikal eden miras paylarının tamamını müvekkili davacıya ... 1. Noterliğinin 21.05.1970 tarihli ve 5131 yevmiye sayılı düzenleme şeklindeki satış vaadi sözleşmesi ile taşınmazdaki zilyetliğini devrettiğini belirterek öncelikle taşınmaz üzerindeki hisselerin iptali ile müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline, olmadığı takdirde satış vaadi sözleşmesindeki davalıların üzerinde kayıtlı bulunan hisselerin rayiç bedellerinin tespit edilerek dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ya da satış vaadi sözleşmesinin düzenleme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte günümüz değerine güncellenerek davalılardan hisseleri oranında tahsilini talep etmiştir.
    Davalılar vekili, satış vaadi sözleşmesinin uygulanabilmesi için 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüyle "Fen bilirkişi ..."nın 08.05.2015 tarihli rapor ve krokisinde A harfi ile gösterilen 723m²"lik kısım yönünden dava konusu ... ... Sandıklı Mahallesi 150 ada 56 parselde tapuya kayıtlı taşınmazın davalılar adına olan hisselerin bu kısım dikkate alınarak iptali ile davacı adına 72300/1500001 hisse orarında tapuya kayıt ve tesciline; davalılardan ..."nın tapu kaydındaki bakiye hisse nisbetinin 65544/1500001 diğer davalılar ..., ..., ... ve ..."in tapu kaydındaki bakiye hisse nisbetinin 6555/1500001"şer olarak tapu kayıtlarına tesciline" karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Kaynağını Türk Borçlar Kanununun 29. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Türk Borçlar Kanununun 237. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.
    Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 146. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar. Ancak satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan “dürüst davranma kuralı” ile bağdaşmayacağından dinlenmez.
    Somut olaya gelince, dosya içerisindeki 21.05.1970 tarihli, vaat borçluları ... ile ...; vaat alacaklısı davacı ... olan düzenleme şeklindeki satış vaadi sözleşmesi incelendiğinde, vaat borçlularının "... müşterek murisimiz ... adına 5 parsel sayılı taşınmazın 4/16 hissesi adına kayıtlı iken ... işbu gayrimenkuldeki ... hisselerimizin tamamını 10.000 TL karşılığından ...’ya satmayı vaat ediyoruz, satış bedelini bu surette haricen ve tamamen aldık, bu yerlerin kullanımını teslim ettik." beyanı ile vaat alacaklısının, "taşınmazı teslim aldım." şeklindeki beyanı sonucu yukarıda açıklanan ilkeler ışığında zamanaşımı süresinin işlemeyeceğinin açık olması sebebiyle davalı vekilinin zamanaşımı iddiası doğru değildir. Ayrıca, satış vaadi sözleşmesinde bedelin de ödendiği her iki tarafın kabulündedir.
    Satış vaadi sözleşmesinde muris ..."den intikal eden miras paylarının satılması ve dava konusu taşınmaza ilişkin tapu kaydına göre taşınmazın davalılar adına paylı mülkiyet hükümlerine tabi olması nedeniyle mahkemece, bu payların iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi gerekirken eksik araştırma sonucu yukarıda belirtilen şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.03.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi