8. Hukuk Dairesi 2017/580 E. , 2017/1615 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İtirazın Kaldırılması ve Tahliye
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı alacaklılar vekili, 01.12.2010 başlangıç tarihli yazılı kira akdine dayanarak 06.12.2013 tarihinde haciz ve tahliye talepli olarak başlattığı icra takibi ile 2012/Mart – 2013/Kasım tarihleri arası kira artış farkı 4.350,46 TL, kira artış farkı vadesi 3.015,22 TL, ana kira gecikme vade farkı 3.271,86 TL, 1.396,00 TL damga vergisi, 2013 yılı Aralık ayı kira bedeli 2.495,50 TL, muaccel hale gelen 2014/Ocak - 2017/Temmuz tarihleri arasındaki kira bedeli 17.468,50 TL olmak üzere toplam 31.997,54 TL’nin tahsilini talep etmiş, ödeme emri davalı borçluya 10.12.2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu 17.12.2013 tarihli itiraz dilekçesinde, 2012/Mart ayında her iki işyerinin Nahit Çiftçioğlu’na satıldığını, yapılan görüşmeler neticesinde kira bedelinin dükkan başına 1.060,00 TL olarak ödenmeye devam edildiğini, 2013/Ocak ayından bu yana kira bedeline TÜFE oranında artış yapılması halinde dahi 2013/Ocak ayından 2013/Kasım ayına kadarki toplam kira artış farkının 2.412,00 TL ettiğini, 2013 Aralık ayı kira bedelinin de 2.495,50 TL ettiğini, 2.412,00 TL kira farkı ile 2.495,50 TL 2013/Aralık ayı kira bedellerinin İcra Müdürlüğü"ne yatırıldığını, bunun dışında kalan borç kalemlerine itiraz ettiğini bildirmiştir.
Davacı alacaklı İcra Mahkemesi"ne başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur.
Davalı borçlu vekili, taraflar arasındaki sözlü mutabakat dolayısıyla aylık kira farkı, aylık kira farkı vadesi, ana kira gecikme vade farkı talep edilmesinin söz konusu olmadığını, müvekkilinin ödeme emrini tebliğ aldıktan sonra hesaplama yaparak icra dosyasına aylık kira farkı ödemesi yapmış olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, muaccel hale gelen aylar ile tüm talep edilebilir alacaklar toplamının 30.070,75 TL olduğu, kiralananın iş yeri olduğu, dolayısıyla BK 346 maddesinde öngörülen sınırlama dışında kaldığı, alacaklının muacceliyet hükümleri çerçevesinde söz konusu kira bedellerini talep edebileceği gerekçesiyle davalı borçlunun toplam 30.070,75 TL’na yönelik itirazının kaldırılması ile takibin devamına, borçlunun takipten sonra yapmış olduğu ödemelerin infazda gözetilmesine, takip alacaklısının 30 günlük yasal süreyi beklemeksizin 19/12/2013 tarihinde dava açtığı anlaşılmış olmakla tahliye isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması ve kiralananın tahliyesi istemlerine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın Yargıtay 6. Hukuk Dairesi"nin 09/12/2014 tarih ve 2014/11800 E. 2014/13679 K. sayılı ilamı ile; takipte itiraz edilmeyen kısımla ilgili olarak davacının itirazın kaldırılması isteminde hukuki yararı bulunmadığından kabul edilen 4907,50 TL alacağın dışında kalan alacak miktarı üzerinden itirazın kaldırılmasına ve icra inkar tazminatına karar verilmesi sözleşmede kararlaştırılan %10 aylık gecikme faizi üzerinden talep edilen işlemiş faiz ve takip tarihinden itibaren asıl alacak üzerinden işleyecek olan aylık %10 faizin, TBK"nun 120. maddesindeki temerrüt faizinin üst sınırını aştığı, TBK"nun 120/2. maddesi gereğince, mevzuat hükümlerine göre belirlenen faizin, yüzde yüz fazlası olarak uygulanarak, işlemiş faiz ve takip tarihinden itibaren bu miktar üzerinden faize hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyulmak suretiyle, bozma ilamı doğrultusunda rapor düzenlenmek üzere dosya bilirkişiye gönderilmiş, bilirkişi raporunda; takip konusu alacak için yasal faiz oranının yüzde yüz fazlası olan %18 oranında faiz uygulanması gerekeceği, buna göre; geç ödenen kira bedelleri faizinin 316,26 TL, eksik ödenen kira bedelleri faizinin 450,36 TL olarak hesap edildiği, toplam faiz alacağının da 766,62 TL olduğu bildirilmiştir. Mahkemece, yerinde ve yeterli görülen bilirkişi raporu doğrultusunda, asıl alacak tutarının 4.907,50 TL’sı davalının kabulünde olup, takip tarihinden sonra ödenmiş olduğundan itirazın kaldırılmasına konu asıl alacak tutarının 19.173,89 TL, faiz tutarının ise 766,62 TL olduğu kabul edilmiş ve bu kabule göre davanın kısmen kabulüyle, 19.173,89 TL asıl alacak ile 766,62 TL faize yönelik itirazın kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı tacir olup, işin de ticari olması nedeniyle davacı, 3095 sayılı Kanun"un 2/2 maddesi gereğince avans faiz oranında faiz talep edebilecektir. Davacı tarafça sözleşmede kararlaştırılan ve talep edilen faiz, TBK"nın 120. maddesindeki temerrüt faizinin üst sınırını aştığı durumlarda, TBK"nın 120/2. maddesi gereğince tacirler için avans faizi, tacir olmayanlar için yasal faizin yüzde yüz fazlası olarak uygulanarak faizin hesaplanması ve hükmedilmesi gerekir. Bu durumda TBK’nun 120.maddesi uyarınca tacirler için mevzuat hükümlerine göre belirlenen avans faizinin yüzde yüz fazlası olarak uygulanarak bu miktar üzerinden faize hükmedilmesi gerekirken, tacir olmayanlar için geçerli olan yasal faizin yüzde yüz fazlası üzerinden faize karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, taraflarca İİK"nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 13.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.