15. Hukuk Dairesi 2017/526 E. , 2017/1199 K.
"İçtihat Metni"
Davacı .... Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şti. ile davalı ... Tekstil İç Dış Tic. ve San. Ltd. Şti. arasındaki davadan dolayı...Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 24.05.2016 gün ve 2015/106-2016/481 sayılı hükmü süre yönünden reddeden Dairemizin 15.12.2016 gün ve 2016/6210-5175 sayılı ilâmı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili talebi ile yapılan icra takibine itirazın iptâli talebinden ibarettir. Davacı yüklenici davalı ise iş sahibidir. davacı yüklenici vekili; müvekkili şirketin, davalı şirketle ticari ilişkisi olduğunu, bu çerçevede, davalı şirkete müvekkili tarafından mal/hizmet verildiğini, ancak bakiye borcunu ödemediğini, alacağın tahsili için ... İcra Müdürlüğü"nün 2011/9805 Esas sayılı dosyası üzerinden takibe geçilmiş ise de itiraz üzerine takibin durduğunu öne sürerek, yapılan itirazın 9.704,63 TL alacak üzerinden itirazın iptâline ve %20 tazminata mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiş, davalı iş sahibi vekili; müvekkili şirketin 2011 yılında davacı şirkete kumaş baskısı yapmak üzerine sipariş verdiğini, farklı tarihlerde yapılan siparişlerin teslim edildiğini ve müvekkilince ödemelerin yapıldığını, davacının 19.04.2011 tarih 653764 sayılı baskı kalıpları şablonlarına ilişkin 9.704,63 TL fatura düzenleyip müvekkiline gönderilmesine rağmen aradan geçen zaman içinde baskı kalıpları şablonlarının teslim edilmemesi nedeniyle müvekkilinin 25.08.2011 tarih 16074 sayılı faturayla 9.704,83 TL"lik iade faturası düzenleyip davacıya gönderildiğini, iade faturanın 02.09.2011 tarihinde davacıya teslim edildiğini, davacının ise baskı kalıp şablonları için 15.10.2011 tarihinde sevk irsaliyesi düzenleyerek müvekkiline gönderildiğini, ancak muhteviyatının teslim edilmediğini, müvekkilinin de bu faturayı davacıya 21.10.2011/39211 yevmiye sayılı ihtarnameyle davacıya iade ettiğini, davacının bir alacağının olmadığını savunarak davanın reddini savunmuş, mahkemece yapılan yargılama sonucu davanın reddine karar verilmiş, verilen karar davacı vekilince 06.09.2016 tarihli dilekçe ile temyiz edilmiş, dairemizin 15.12.2016 tarih, 2016/6210 Esas, 2016/3175 Karar sayılı kararı ile temyiz talebinin reddine karar verilmiş, davacı tarafın talebi üzerine yeniden yapılan incelemede; dilekçenin uyap üzerinden 06.09.2016 tarihinde verildiği ve mahkemece kalemince kaydının geç yapıldığı belirlenmekle başvuru tarihi itibariyle temyiz talebinin süresinde olduğu kabul edilip Dairemizin 15.12.2016 tarih, 2016/6210 Esas, 2016/3175 Karar sayılı kararının kaldırılmasına karar verilip yapılan temyiz incelemesinde;
./..
s.2
15.H.D.
2017/526
2017/1199
... İcra Müdürlüğü"nün 2011/9805 Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklı davacı tarafından borçlu davalı aleyhine 19.784,00 TL asıl alacak üzerinden ilâmsız takip yapıldığı, ödeme emrinin borçluya 28.10.2014 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği ve borçlu davalının 31.10.2014 tarihli dilekçesi ile borca itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulduğu ve 1 yıllık yasal süresi içerisinde itirazın iptâli davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı taraf faturaya dayalı alacağının tahsilini talep etmekte davalı taraf ise malların teslim edilmediğini savunmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık teslimin yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.
Taraflar arasında 2011 yılı içerisinde eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında düzenlenen bu sözleşme mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olup, uyuşmazlığın bu hükümlere göre çözümlenmesi gerektiği açıktır. Genel olarak eser sözleşmelerinde yüklenicinin sadece eseri meydana getirmesi, aslî edim borcunu yerine getirdiği anlamına gelmemektedir. Yüklenici, sözleşmeye uygun meydana getirdiği eseri teslim borcu altındadır. Yüklenici üstlendiği eseri meydana getirecek ve meydana getirdiği bu eseri, iş sahibine usul ve yasaya ve sözleşme hükümlerine uygun olarak teslim edecektir. Eseri teslim borcu yüklenicide olduğundan eserin teslim edildiğini kanıtlama borcu da yükleniciye düşmektedir. Bir başka deyişle yüklenici, eseri, iş sahibine sözleşmeye uygun teslim ettiğini kanıtlamak zorundadır. Davacı yüklenici bedele hak kazanabilmesi için, eseri iş sahibine süresi içerisinde iş sahibinin iş yerinde teslim ettiğini kanıtlamakla yükümlüdür.
Eser sözleşmelerinde teslim, yüklenicinin tamamladığı eseri sözleşmeyi ifa etmek niyeti ile iş sahibinin fiili hakimiyetine geçirmesi olarak tanımlanmaktadır. Teslimi kanıtlama yükü davacı yüklenicide olmakla bu teslimin nasıl kanıtlaması gerektiği davanın çözüm noktasını oluşturmaktadır. Eserin teslim edilip edilmediğinin ispatında taraflar ispatın hangi delillerle yapılacağı hususunda sözleşmeye hüküm koyabilirler ve teslim konusunda bir delil sözleşmesi yapabilirler. Böyle bir delil sözleşmesi yoksa yüklenicinin meydana getirdiği eseri teslim ettiği vakıasını, teslim, hukuki işlem değil, hukuki fiil olduğundan kural olarak her tür kanıtla bu arada tanıkla dahi ispat edebilir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; taraflar arasında kurulan sözleşme ilişkisinde yazılı bir sözleşme ve bu sözleşmede yer alan teslime ilişkin bir delil sözleşmesi niteliğinde teslim vakıasının ispatına ilişkin bir hüküm bulunmadığından davacı yüklenici teslim vakıasını her tür delil ile kanıtlayabilecektir. Davacı vekili dava dilekçesinde ve cevaba cevap dilekçesinde sevk irsaliyesine delil olarak dayanmış ve yargılamanın 09.02.2016 tarihli oturumunda her iki taraf vekili tanık olarak Sedat Avcı"nın dinlenmesini talep etmiş olmakla, usulüne uygun şekilde teslim vakıasına ilişkin olarak bu tanık dinlenmeli ve diğer deliller de gözetilmek suretiyle teslim yapılıp yapılmadığı hususu hiç bir duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmeli, buna göre uyuşmazlık hükme bağlanmalıdır. Tarafların delilleri toplanmaksızın ve bu konudaki taraf vekillerinin talepleri reddedilmek suretiyle, esasa ilişkin hüküm kurulması, Anayasa"nın 36. Avrupa İnsan Hakları
./..
s.3
15.H.D.
2017/526
2017/1199
Sözleşmesi"nin 6. ve 6100 sayılı HMK"nın 27. maddelerinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenme hakkının ve dolayısıyla savunma hakkının ihlali niteliğinde değerlendirilmiş, usul ve yasaya aykırı hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 15.12.2016 tarih ve 2016/6210 Esas 2016/481 Karar sayılı ilâmının kaldırılarak kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin ve karar düzeltme peşin harçlarının istek halinde karar düzeltme isteyen davacıya geri verilmesine, 20.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.