21. Hukuk Dairesi 2016/19187 E. , 2018/5566 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Asıl ve birleşen dava bakımından; davacı iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre; davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamından davacının iş kazası sonucu %44,00 oranında sürekli iş göremezliğinin bulunduğu ve iş kazasının meydana gelişinde davacı sigortalının %40 oranında müterafik kusurunun bulunduğu, hükme esas alınan bilirkişi hesap raporunda davacının kazadan önce yaşlılık aylığı almaya başladığından bahisle hesaba esas ücretin asgari geçim indirimsiz net asgari ücret olarak tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Maddi tazminatın hesaplanmasında, zarar ve tazminata doğrudan etkili olan işçinin net geliri, bakiye ömrü, işgörebilirlik çağı, işgöremezlik ve kusur oranları, ... ... Kurumu tarafından iş kazası sigorta kolundan bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değeri gibi tüm verilerin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde öncelikle belirlenmesi gerekir. Öte yandan, tazminat miktarının, işçinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluştuğu yönü söz götürmez. Başka bir anlatımla, işçinin net geliri tespit edilerek bilinen dönemdeki kazancı mevcut veriler nazara alınarak iskontolama ve artırma işlemi yapılmadan hesaplanacağı, bilinmeyen dönemdeki kazancının ise yıllık olarak %10 arttırılıp %10 iskontoya tabi tutulacağı, 60 yaşına kadar (aktif) dönemde, 60 yaşından sonrada bakiye ömrüne kadar (pasif) dönemde elde edeceği kazançların ortalama yöntemine başvurulmadan her yıl için ayrı ayrı hesaplanacağı Yargıtay"ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir.
Pasif devrede sigortalı; herhangi bir işte çalışmasa bile ekonomik bir değer taşıyan salt yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesi nedeniyle emsallerine göre fazla güç sarf edileceğinden ve bu durum onun bakımından asgari ücret düzeyinde bir zarar oluşturacağından pasif devre zararının asgari geçim indirimsiz net asgari ücret esas alınarak hesaplanması gerekir.
Somut olayda, davacılar murisinin, kazadan önce 27/04/1999 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı almaya başladığı, yaşlılık aylığı almaya başlamasına karşın sigortalı olarak çalışmaya devam ettiği açıktır. Bu durumda davacının 27/04/1999 tarihinden itibaren pasif dönemin içinde olduğunu kabul etmek mümkün değildir. O halde davacının kaza tarihi itibariyle aktif çalışmasını sürdürdüğü göz önünde bulundurularak kaza tarihinden sonra makul bir sürenin daha aktif çalışma devresi olarak kabul edilmesi ve hesabın buna göre yapılması gerekir..
Yapılan açıklamalar ışığında, davacının kazadan önce 27/04/1999 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı almaya başladığından hareketle tüm bakiye ömrü pasif dönem olarak kabul edilerek asgari geçim indirimsiz net asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması hatalı olmuştur.
Yapılacak iş, davacı tarafın ücret konusunda işveren kayıtlarının usule uygun tutulduğu, bordroların gerçek ücret üzerinden düzenlediği yönündeki kabulü dikkate alınarak yukarıda açıklandığı şekilde kazadan itibaren makul bir sürenin aktif dönem olarak kabul edilmesi sonrasında aktif dönem hesabını işveren kayıtlarındaki net ücrete göre, belirlenen makul süreden sonra başlayıp bakiye ömür sonuna kadar devam edecek pasif dönem hesabını ise asgari geçim indirimsiz net asgari ücret üzerinden yapan yeni bir bilirkişi hesap raporu almak ve oluşacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davalıya yükletilmesine, 25/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
.