Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/7110
Karar No: 2019/1851
Karar Tarihi: 04.03.2019

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/7110 Esas 2019/1851 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Dava, suya elatmanın önlenmesi ve suya elatma nedeniyle oluşan zararın tespiti istemine ilişkindir. Davacılar, davalının maliki olduğu taşınmazda açtığı sondaj kuyusunun kullanımı nedeniyle, köyde bulunan tarihi köy çeşmesinden akan suyun kesildiğini, bu durumun suya elatma nedeniyle sulanmakta olan bazı parsellerde kurumaya yol açtığını iddia ederek, suya elatmanın önlenmesi ve oluşan zararın tespiti istemişlerdir. Davalı ise sondaj kuyusunu kullanma izinlerinin olduğunu ve suya müdahalelerinin bir sorun teşkil etmediğini savunmuştur.
Mahkeme, yapılan incelemeler sonucunda su kaynağından davacıların, köydeki insanların ve hayvanların müşterek yararlanma hakları olduğunun tespitine karar vermiştir. Bunun üzerine davalının müşterek suya müdahalesinin önlenmesine hükmedilmiştir. Ancak, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme yeterli olmadığı için karar bozulmuştur.
Türk Medeni Kanunu'nun 718. ve 756/2. maddelerinde yer alan hükümlere göre arazinin mülkiyeti yapılar, bitkiler ve kaynakları da kapsamaktadır. Ayrıca, kaynak hakkı ancak tapuda düzenlenecek resmi senetle tapu malikinin rızası ile kurulabilir. Yeraltı suları ise kamu yararına ait olup, arazi maliklerinin yer altı sular
14. Hukuk Dairesi         2016/7110 E.  ,  2019/1851 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 04.08.2014 gününde verilen dilekçe ile suya elatmanın önlenmesi ve zarar tespiti talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.02.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    _ K A R A R _
    Dava, suya elatmanın önlenmesi ve suya elatma nedeniyle oluşan zararın tespiti istemine ilişkindir.
    Davacılar vekili, ... İli, Besni İlçesi, Taşlıyazı Köyünde bulunan tarihi köy çeşmesinden akan suyun kadimden beri köy sakinlerinin içme ve sulama suyu olarak faydalandıklarını, davalının maliki olduğu 956 parsel sayılı taşınmazda açtığı sondaj kuyusunun kullanımı nedeniyle dava konusu çeşmenin akmaz hale geldiğini, dava konusu çeşmeden akan su ile sulanan 550 ve 650 parsel sayılı taşınmazlar arasında yer alan bahçe ve bostanların kurumaya yüz tuttuğunu iddia ederek suya elatma nedeniyle oluşan zararın tespiti ile davalının suya müdahalesinin önlenmesini istemiştir.
    Davalı vekili, davalının ..."den aldığı izin ile sondaj kuyusunu kullandığını, kuyunun kapatılması yönünde idari bir işlem bulunmadığını, Yargıtay içtihatlarına göre bir tarafın suyunun tamamının kesilmesi uygulamasının kabul edilmediğini, münavebe usulü ile sulama yapılması yönünde kararlar verildiğini, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüne, 12.08.2014 tarihli fen bilirkişileri raporu ve ekli krokisinde gösterilen, ... İli, Besni İlçesi, Taşlıyazı Köyü, 617 parsel sayılı taşınmaz içerisinde bulunan dava konusu su kaynağından davacıların, köydeki insanların ve hayvanların müşterek yararlanma hakları olduğunun tespitine, davalının müşterek suya vaki müdahalesinin men"ine karar verilmiştir.
    Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir
    Türk Medeni Kanununun 718. maddesi gereğince; Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyetin kapsamına yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer.
    Bu madde hükmüne paralel olarak düzenlenen Türk Medeni Kanununun 756. maddesi gereğince de; "Kaynaklar, arazinin bütünleyici parçası olup bunların mülkiyeti ancak kaynadıkları arazinin mülkiyeti ile birlikte kazanılabilir. Başkasının arazisinde bulunan kaynaklar üzerindeki hak, bir irtifak hakkı olarak tapu kütüğüne tescil ile kurulur. Yeraltı suları, kamu yararına ait sulardandır. Arza malik olmak onun altındaki yeraltı sularına da malik olmak sonucunu doğurmaz. Arazi maliklerinin yer altı sularından yararlanma biçimi ve ölçüsüne ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır."
    Gerek Türk Medeni Kanununun 718. maddesi gerekse 756/2. maddesinde sözü edilen kaynaklar, yeraltı sularından farklıdır.
    Kaynak, kökeni yeraltı suyu olan tabii ve sürekli olarak yeryüzüne çıkan özel mülkiyete girecek nitelikte özel bir su olup, suni bir şekilde veya ara sıra yeryüzüne çıkan su kaynak niteliğini kazanmaz (Gürsoy/Eren/Cansel, Türk Eşya Hukuku, ... 1978, s.618). Ayrıca, kaynaktan çıkan suyun yararı kamuya ait bir akarsu oluşturacak kadar bol çıkması halinde kaynak artık özel mülkiyete konu olamaz. Yine, yeraltı suyundan sondaj gibi suni yollarla çıkartılan sulardan yararlanma usulü de 167 sayılı Yeraltı Suları Kanununa tabidir.
    Başka bir ifadeyle kaynak suyu kendiliğinden kaynadığı arazinin hudutlarını aşacak debide ise ya da malikinin ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra fazlası varsa genel su kabul edilir ve komşular da yararlanabilir. Bunun yanında kaynak suyu tapulu olmayan araziden (örneğin mera,orman vb) çıkıyorsa suyun debisine bakılmaksızın genel sudur. Bu sudan ise kadim ve öncelik hakkı ihlal edilmemek suretiyle herkes ihtiyacı oranında yararlanabilir.
    Özel su ise tapulu taşınmazdan çıkan ve sadece o taşınmazın ve malikinin kişisel ihtiyacını karşılamaya yeterli olan sudur. Arazinin mülkiyetine tabi olan kaynak suyu yani özel su üzerinde, hak sahibi dilediği gibi tasarruf etme yetkisine sahiptir. Bu suyu kendisi kullanabileceği gibi kaynağındaki suyu kullanması hususunda bir başkasına irtifak hakkı da tanıyabilir. Ayrıca mülkiyet hakkına dayanarak kaynağa elatma varsa elatmanın giderilmesi için davalar açmak yetkisi de bulunmaktadır.
    Türk Medeni Kanununun 756/2. maddesi gereğince "Başkasının arazisinde bulunan kaynaklar üzerindeki hak bir irtifak hakkı olarak tapu kütüğüne tescil ile kurulur" hükmü doğrultusunda kaynak hakkı ancak tapuda düzenlenecek resmi senetle tapu malikinin rızası ile kurulabilir.
    Yine benzer şekilde Türk Medeni Kanununun 837. maddesi de "Başkasının arazisinde bulunan kaynak üzerinde irtifak hakkı, bu arazinin malikini suyun alınmasına ve akıtılmasına katlanmakla yükümlü kılar. Bu hak, aksi kararlaştırılmadıkça başkasına devredilebilir ve mirasçıya geçer. Kaynak hakkı, bağımsız nitelikte ve en az 30 yıl için kurulmuş ise tapu kütüğüne taşınmaz olarak kaydedilebilir” şeklinde düzenlenmiştir.
    Madde hükmünde belirtildiği üzere, kaynak irtifakı doğrudan kişiye bağlı olarak kurulabileceği gibi başkalarına devri de kararlaştırılabilir. Bağımsız ve daimi hak olarak tesis edildiğinde tapu kütüğüne ayrı bir sayfaya kaydı da mümkündür. Kaynak hakkının kazanılmasına ilişkin kanunda açık bir hüküm olmamakla birlikte eşyaya bağlı diğer irtifakların kazanılması hükümleri uyarınca Türk Medeni Kanununun 780. maddesinden kıyasen yararlanarak taşınmaz mülkiyetinin kazanılmasına ilişkin hükümlerin uygulanacağı kabul edilmektedir (m.704/2). Bu durumda kaynak hakkının, resmi şekilde düzenlenecek sözleşme ile tapu siciline tescil ile kazanılması mümkündür.
    Gerçekten Türk Medeni Kanununun 756/2 ve 837. maddesinde belirtilen kaynak irtifakına konu olabilecek su özel su olup genel su niteliğindeki yeraltı suyu bu düzenlemelerin dışındadır. Nitekim genel sular taşınmaz mülkiyetinin kapsamı içinde kabul edilemez.
    5/1465 sayılı Yeraltı Suları Tüzüğü"nün 15. maddesi gereğince yeraltı suyunu kullanacak arazi veya kuyu sahibinin veya işletmecilerinin faydalı su ihtiyacı; sırasıyle içme, temizlik, belediye hizmetleri, hayvan sulaması, zirai sulama ve maden ve sanayi suyu, sportif ve benzeri tesislerin faydalı kullanış miktarı gözönünde bulundurularak tahsis edilecek maksada göre ilgili bakanlıkların mütalaası alınmak suretiyle ... tarafından tespit edilir. Faydalı ihtiyaç için ayrılacak su miktarı hiç bir zaman yeraltı suyu deposunun emniyetli veriminden daha yüksek olamaz.
    Somut olayda; mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Mahkemece, suların en az olduğu dönemde mahallinde ziraatçi ve jeoloji mühendisi ile birlikte yeniden keşif yapılmalı, tarafların su ihtiyacı bilimsel verilere uygun olarak tespit ettirilmeli, tarafların su ihtiyaçlarını şebeke suyu veya başka kaynaktan karşılayıp karşılamadıkları araştırılmalı, içme suyu ihtiyacının sulama suyu ihtiyacına nazaran öncelikli olduğu, tarafların tarımsal ve hayvansal faaliyetleri nedeniyle ihtiyaçları da gözetilmeli, davalının su kuyusunun ruhsatlı olduğu da dikkate alınarak gerekirse tarafların ihtiyaçları oranında yararlanabileceği bir su rejimi kurulması yoluna gidilmelidir. Değinilen yönler gözetilmeden eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.03.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi