Esas No: 2017/9346
Karar No: 2020/1915
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/9346 Esas 2020/1915 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, davaya konu ... ilçesi, ... mahallesindeki 11518 ada 9 parsel sayılı taşınmazı, 1990 yılında önceki maliki ..."dan harici satış senedi ile satın aldığını, satın aldığı tarihte taşınmazın tescil harici bırakıldığını, Hazinenin 2005 yılından önce hiçbir kullanımı olmadığını, müvekkilinin 1990 yılından bu yana aralıksız kullandığını, taşınmazın Hazine adına tapuya tescilinden önce, Ocak 1938 tarih ve 23 nolu tapu kaydı kapsamında önceki malikler adına kayıtlı olduğunu ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına gerçekleştiğini iddia ederek, bu taşınmazın tapu kaydının iptalini ve adına tapuya tescilini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne, dava konusu 11518 ada 9 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı ... adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 2014/913 E. - 2635 K sayılı kararıyla "Mahkemece, çekişmeli taşınmazın kesinleşmiş orman sınırlarının dışında kaldığı ve davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla kazanma koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; çekişmeli taşınmazın genel kadastroda ne olarak tapulama dışı bırakıldığı araştırılmamış, Hazine adına ihdasen oluşan tapuya ait belgeler ile kesinleşen orman tahdidine ilişkin belgeler getirtilmemiş, eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulmuştur.
Bu nedenle, mahkemece öncelikle;
1) Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1948 yılında yapıldığı anlaşılan orman tahdidine ve daha sonraki yıllarda yapıldığı anlaşılan orman kadastrosunun aplikasyonu ve 2/B işlemlerine ilişkin işe başlama, çalışma ve sonuçlarının askı ilân tutanakları ile çekişmeli taşınmazın orman sınır noktaları ile birlikte gösteren orman kadastro haritaları (üzerlerine hangi yıllara ait olduğu yazılmak suretiyle),
2) Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerle ilgili olduğu anlaşılan Sarnıç Devlet Ormanı ile ilgili kadastro mahkemesinin 2002/2 E. - 2004/12 K. sayılı dosyası aslının ve ekli olan bilirkişi raporları, İzmir 3. İdare Mahkemesinde 2007/713 Esaslı dosyasının ya da karar verilerek kesinleşmişse bu karar ve eki olan bilirkişi rapor ve krokileri,
3) Çekişmeli taşınmazın genel kadastroda niçin tapulama dışı bırakıldığı sorularak, alınacak cevabın,
4) Çekişmeli taşınmaza en yakın kadastro parsellerinin tesbit tutanakları ile, var ise dayanağı olan tapu ve vergi kayıtları getirtilerek,
5) Davacı tarafın, taşınmazı satın aldığı kişiler adına olduğunu iddia ettiği, Ocak 1938 tarih ve 23 nolu tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tam malik ve miktar değişikliklerini gösteren tedavülleri ile ve kadastro sırasında hangi parsellere revizyon gördüğünü gösteren tapu örnekleri getirtilerek dosya keşfe hazırlanmalı,
Daha sonra önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat uzmanı bilirkişi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla yeniden yapılacak keşifte, 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümünde yazılı esaslar ile Sarnıç Devlet Ormanı ile ilgili Kadastro Mahkemesinin 2002/2 E. - 2004/12 K. sayılı dosyası aslının ve ekli olan bilirkişi raporları gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmelidir.
O halde; yukarıda belirtilen şekilde yapılacak araştırmada dava konusu taşınmazın orman sayılmayan ve zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tesbit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile, yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile MK’nın 713. maddesine dayanılarak açılan davalarda dava tarihinden, kadastro tesbitine itiraz davalarında ise tesbit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita-kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ile bir orman yüksek mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu taşınmazın 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı, dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olması veya kesinleşen orman kadastro sınırları
dışında kalması ya da orman ve arazi kadastrosunun yapılıp kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 20 yıldan fazla süre geçmesi o yerin kişiler adına tescili için yeterli olamayacağından bu şekilde yapılacak inceleme sonucu dava konusu yerin;
1) Orman sayılan veya orman rejimine girmiş (15.07.2004 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliği madde 26) yerlerden ya da 3402 sayılı Kanunun 16. maddesinde belirtilen özel mülkiyete tâbi olmayacak kamu mallarından olduğunun (3402 sayılı Kanunun 16. md. A, B, C, D bentleri kapsamında kalan yerler),
2) Kamu hizmetine tahsis edilmiş olduğunun (3402 sayılı Kanunun 17/1. maddesi gereğince orman yetiştirilmek üzere Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilen arazi ya da başka bir amaçla kamu hizmetine tahsis edilen arazi, imar ve ihya ile zilyetlik yoluyla kazanılamaz. HGK"nın 03.06.1998 gün 1998/8-347-394 ve 12.12.2001 gün 2001/20-118-1156 S.K.),
3) İl, İlçe ve Kasabaların nazım veya uygulamalı imar planlarının kapsadığı alanlarda kaldığının (3402 sayılı Kanunun 17/2. md. HGK"nın 25.04.2001 gün 2001/20-390-396 S.K.),
4) Tescil davalarında, davanın açıldığı; kadastro tesbitine itiraz davalarında ise kadastro tesbit tutanağının düzenlendiği tarihten 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ve bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritaları veya fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilmeyen yerlerden olduğunun,
5) Kadastro tesbit ve tescil harici bırakma işleminin kesinleştiği tarihten tescil davasının açıldığı tarihe kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin geçmemiş olduğunun (HGK’nın 22/03/1995 gün 1994/8-873-216 ve 19/02/1997 gün ve 1996/8-768-100 ve 24/09/1997 gün ve 1997/20-372-718 ve 18/02/1998 gün 1998/8-15-129 sayılı kararları),
6) O yerde orman kadastrosu kesinleşmiş olsun olmasın, taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 17/2. ve Orman Kadastrosunun Uygulaması Hakkında Yönetmeliğin 26/a. maddeleri kapsamında orman içi açıklık konumunda bulunduğunun (HGK"nın 10.12.1997 gün 1997/20-830-1034 ve 17.12.1997 gün 1997/20-808-1039 ve 22.10.2003 gün 2003/20-665-614 ve 11.10.2004 gün 2004/7-531-582 sayılı kararları ile orman içi açıklıkların zilyetlikle kazanılamayacağı kabul edilmiştir.),
7) Dava konusu taşınmazın veya yakın çevresinin arazi kadastro ekiplerince kadastro paftası üzerinde orman nitelemesi yapılarak tesbit ve tescil harici bırakıldığının (HGK"nın 21.01.2004 gün 2004/8-15-7 ve 12.05.2004 gün 2004/8-242-292 ve 12/03/2008 gün ve 2008/20-214-241 sayılı kararları),
8) Kadastro (Tapulama) Komisyonu tarafından orman sayılarak tesbit ve tescil harici bırakıldığının (HGK"nın, 24.10.2001 gün 2001/8-964-751 ve 13.02.2002 gün 2002/8-183-187 sayılı kararları),
9) 15.07.2004 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin 26. maddesinin ikinci fırkasında yazılı,
a) 4785 sayılı Kanunla Devletleştirilmiş orman,
b) 3116 sayılı Kanunun geçici 1. maddesine göre kamulaştırılmış orman,
c) 6831 sayılı Kanunun 3. maddesine göre orman rejimine alınmış yer,
d) Aynı Kanunun 13. maddesinin (B) bendine göre orman olarak ağaçlandırılan veya ağaçlandırılacak yer,
e) Aynı Kanunun 24. maddesine göre kamulaştırılan ya da diğer suretle orman yetiştirmek üzere kamulaştırılan yer,
f) Devlet Ormanı olduğuna dair kesinleşmiş mahkeme kararı bulunan yer,
g) Herhangi bir nedenle orman sınırı dışında kalmış orman,
h) Maliye Bakanlığınca orman olarak tahsis edilmiş yerlerden ağaçlandırılmış ya da ağaçlandırılmak üzere planlanmış saha,
ı) Orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilik alan olduğunun,
belirlenmesi hâlinde, bu tür yerlerin herhangi bir şekilde komisyonlarca sınırlama dışı bırakılmış veya orman sayılmamış olmasının bu yerlerin orman olma vasfını ortadan kaldırmayacağı düşünülerek başka bir araştırmaya gerek kalmadan davanın reddine karar verilmelidir (HGK’nın 15/03/2006 gün 2006/8-106-68 sayılı kararı).
Yukarıda yazılı koşulların somut olayda bulunmaması halinde, taşınmazın öncesinin ne olduğu
, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlayıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddî olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmelidir.
Somut olayın özelliği gözönünde bulundurularak ayrıca;
a) Keşif sırasında, taşınmazın çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dava dosyası içine konulmalıdır.
b) Davacının dayandığı Ocak 1938 tarih 23 nolu tapu kaydı zemine uygulanarak, tapu maliki ve komşu parsel malikleri ile bağ kurularak, fen bilirkişi tarafından düzenlenecek kroki üzerine sınırları yazılarak keşfi izleme olanağı sağlanmalı,
c) Davanın açıldığı tarihten önce ya da sonra Hazine yetkilileri tarafından hazırlanan idari tahkikat ve haksız işgal (ecrimisil) tutanakları varsa bu tutanaklar da yerine uygulanıp tutanaklarda ismi yazılı kişiler tanık sıfatıyla dinlenilmelidir.
3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen ikinci fıkrası hükümleri gözönünde bulundurularak yapılacağı düşünülmeli, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden aynı çalışma alanı içinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma tesbit ve Kontrol İşleri Hakkında Yönetmeliğin değişik 10. maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden Kanunun amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek, sadece ev yapmak suretiyle sürdürülen zilyetliğin ekonomik amaca uygun bir zilyetlik türü olmadığı, taşınmazın Hazine üzerine tapulandığı tarih ile nazım imar planı içine alındığı tarih de nazara alınarak, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.” denilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, ... ili, ... ilçesi, ... mah 11518 ada 9 sayılı parseli teşkil eden 301 m² miktarındaki taşınmazın davalı Hazine adına olan tapusunun iptaline, davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, İmar Kanununun 18. maddesi gereğince Hazine adına tapuya tescil edilen tapu kaydının iptali ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 1948 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile daha sonra ... Çiftliğinde 27 nolu Orman Kadastro Komisyonunca yapılıp 03.06.1992 tarihinde ilân edilen sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu ve 3302 sayılı Kanunla değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B uygulaması vardır. Taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işlemi 1957 yılında yapılmış, çekişmeli taşınmaz tesbit dışı bırakılmış, 342 ada 102 parsel sayılı 191798 m² yüzölçümündeki taşınmaz, ham toprak niteliğiyle ihdasen (idarî işlem ile) Hazine adına tescil edilmiş, 2981 sayılı Kanun hükümlerine göre, 05.12.2005 tarih ve 7570 yevmiyeyle, 11518 ada 9 parsel sayılı 301 m² yüzölçümündeki taşınmaz arsa niteliğiyle, üzerindeki 2 katlı binanın ..."a ait olduğu yazılmak suretiyle tescil edilmiştir.
Mahkemece verilen karar usul ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki, mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmeden karar verilmiş, yapılan keşifte davacı tarafın taşınmazı satın aldığı kişiler adına olduğunu iddia ettiği Ocak 1938 tarih ve 23 nolu
tapu kaydı keşifte uygulanmamış, revizyon görüp görmediği araştırılmamış, kapsamı belirlenmemiş, ayrıca dava konusu yerin İzmir Kadastro Mahkemesinin 2002/2 Esas sayılı dosyasında yer alan 1987 tarih 54 ve 1988 tarih 5 ve 29 sayılı tapu kayıtları kapsamında kaldığı belirtilmiş ise de bu tapu kayıtları ile Ocak 1938 tarih ve 23 numaralı tapunun bağlantısı kurulmamış ve yine davacı yararına zilyetlikle kazanma koşuları oluşup oluşmadığı araştırılmaksızın yetersiz inceleme sonucu karar verilmiştir.
O halde, mahkemece, İzmir Kadastro Mahkemesinin 2002/2 Esas sayılı dosyası getirtilerek dosya arasına alınmalı, yine davacının dayandığı Ocak 1938 tarih ve 23 nolu tapu kaydının ilk tesisinden itibaren bütün tedavüllerinin, plan, harita ve krokilerinin, ifraz görmüşler ise ifraz haritalarının; kadastro sırasında revizyon görmüş ise revizyon gördükleri taşınmazlara ait kadastro tutanak örneklerinin, tedavüller sırasında kayıtların yüzölçümü ve sınırlarında değişiklik olmuşsa sebebinin açıklanarak buna ilişkin belgelerin onaylı örnekleri okunaklı ve tapu geldi gittileri bilgisayar çıktılı olmak şartıyla denetime elverişli olacak şekilde getirtilmeli, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1948 ve 1992 yıllarında yapıldığı anlaşılan orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği ayrı ayrı dosyada yer almalı, yine eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ile 1980-1985-1990 yıllarına ait hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi,bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, büro orman sınır noktaları tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, orman kadastrosu ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastro haritasına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde ve aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilmeli, tutanaklardaki anlatımlar değerlendirilmeli, tutanaklarla tahdit haritası arasında çelişki bulunup bulunmadığı belirlenmeli, çelişki bulunmakta ise çekişmeli parsel yönünden tahdit tutanakları ile haritalar arasındaki çelişki tahdit tutanaklarına değer verilmek suretiyle giderilecek şekilde müşterek imzalı, tereddüte mahal bırakmayacak, açıklamalı, krokili rapor alınmalı ve taşınmazın orman tahdidine göre konumu duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir.
Ayrıca, İzmir Kadastro Mahkemesinin 2002/2 Esas sayılı dava dosyasında fen bilirkişi tarafından düzenlenen krokinin ölçeği ile kadastro paftasının ölçeği net-cad gibi bilgisayar programları aracılığıyla birbirine eşitlenerek eldeki davaya konu taşınmazın İzmir Kadastro Mahkemesinin mezkur dava dosyası kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmeli, İzmir Kadastro Mahkemesinin dava dosyasında deliller çekişmeli taşınmaz yönünden tartışılmalı, dava konusu taşınmaza ait olduğu ileri sürülen Ocak 1938 tarih ve 23 nolu tapu kaydı taşınmazın bulunduğu yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişi, tespit bilirkişileri ve aynı yönteme göre belirlenecek taraf tanıkları huzuru ile dava konusu taşınmazlar başında yapılacak keşifte 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi hükmü uyarınca öncelikle davacı tarafın dayanağını oluşturan tapu kaydı yerel bilirkişi yardımı ile zemine uygulanmalı, uygulamada tapu kaydının haritası; haritası yoksa tapu kaydında tarif edilen sınır yerleri esas alınmalı; yerel bilirkişice bilinemeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişiye tapu kaydında tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, kaydın sabit sınırlı sayılıp sayılmayacağı değerlendirilmeli, buna göre tapu kaydının kapsamı kesin olarak belirlenmeli kayıt malikleri ile kişiler arasında akdi veya irsi irtibat bulunup bulunmadığı araştırıldıktan sonra İzmir Kadastro Mahkemesinin 2002/2 sayılı dosyasında 1987 tarih 54 sıra numaralı tapu ile 1988 tarih 5 ve 29 sıra numaralı tapunun davacıların dayandığı tapu ile bağlantısı araştırılıp davacının dayandığı tapu kaydının 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısında hukukî kıymetinin olup olmadığı tartışılmalı sonucuna göre karar verilmelidir.
Çekişmeli taşınmazın orman sınırları dışarısında veya İzmir Kadastro Mahkemesinin 2002/2 Esas sayılı dosyası kapsamında kaldığı ve zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğu anlaşılır ise,
bu kez zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı irdelenmeli, eski tarihli belgeler çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3.3.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmaz çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli, hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazın niteliği belirlenmeli, taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranı açıklattırılmalı, klizimetre (eğim ölçer) cihazı ile taşınmazın bölümlerinin gerçek eğimi (en düşük, en yüksek ve ortama eğiminin) memleket haritasındaki münhanilerden de yararlanılarak belirlenmeli, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalı, dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirilerek hazinenin tescil talebi de dikkate alınmak suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Belirtilen hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 17/06/2020 günü oy birliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.