Abaküs Yazılım
10. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/9664
Karar No: 2020/40
Karar Tarihi: 13.01.2020

Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma - Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2019/9664 Esas 2020/40 Karar Sayılı İlamı

10. Ceza Dairesi         2019/9664 E.  ,  2020/40 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : Manisa 2. Asliye Ceza Mahkemesi
    Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma

    İtiraz yazısı ile dava dosyası incelendi.
    I) KONUYLA İLGİLİ BİLGİLER:
    1- Sanık hakkında 23/03/2015 tarihinde işlediği iddia edilen, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine, bir yıl süreyle tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği,
    Tedbirin infazı esnasında sanığın yükümlülüklerine uymamakta ısrar ettiği gerekçesiyle TCK’nın 191/4. maddesi uyarınca erteleme kararı kaldırılarak kamu davası açıldığı,
    Manisa 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/11/2016 tarihli ve 2015/702 esas, 2016/11 sayılı kararıyla, “yasal sürelere uyulmaksızın tebligat işlemleri yapıldığından kamu davasının ertelenmesine ilişkin kararın kaldırılmasının usule uygun olmadığı” gerekçesiyle “karar verilmesine yer olmadığına” ve “kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararında yer alan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazının devamına” karar verildiği, kararın yasa yoluna başvurulmadan kesinleştiği,
    2- Adalet Bakanlığının 04/09/2019 tarihli yazısıyla “5721 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 223/1. maddesinde, “Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.” ve aynı maddenin 8. fıkrasında "Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir." şeklinde hüküm çeşitlerinin tahdidi olarak sayıldığı, somut olayda mahkemesince açılan kamu davası hakkında durma kararı verilerek, şüpheli hakkında geçerli tebligat işlemleri yapılarak müracat etmesi halinde denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi, denetimli serbestlik tedbirine uygun davranılmaması halinde yargılamaya devamla işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken, anılan Kanun"da düzenlenmeyen karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar verilmesinde, isabet görülmediği” gerekçesiyle kanun yararına bozma yoluna başvurulması üzerine,
    Dairemizce 25/11/2019 tarihli ve 2019/2572 esas, 2019/7343 karar sayı ile TCK"nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde, "Kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ... hâlinde, hakkında kamu davası açılır." hükmüne yer verilmiştir.
    CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrasında, "Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir." hükmü öngörülmüştür.
    Açıklanan nedenlerle, somut olayda olduğu gibi "kovuşturma şartının" gerçekleşmediği kanaatine varılması durumunda Mahkeme tarafından CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrasının 2. cümlesi gereğince bu şartın gerçekleşmesini beklemek üzere “davanın durmasına” ve denetimli serbestlik dosyasının infazına devam edilebilmesi için Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, CMK’nın 223. maddesinde karar ve hüküm türleri arasında sayılmayan “karar verilmesine yer olmadığına” dair karar verilmesinin yasaya aykırı olduğu, bununla birlikte mahkemece “dava açılmasının ertelenmesi kararına kalındığı yerden devam edilmesine” karar verilmiş olması karşısında, Mahkemece verilen kararın esasen “durma kararı” niteliğinde olduğu ve bu şekildeki bir yasaya aykırılığın 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendinin kıyasen uygulanması ile Dairemizce düzeltilmesinin mümkün olduğu değerlendirilerek kanun yararına bozma talebi bu yönüyle ve değişik gerekçeyle yerinde görülmüştür.
    Açıklanan nedenlerle, kanun yararına bozma talebi yerinde görüldüğünden; karar verilmesine yer olmadığına dair Manisa 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/11/2016 tarihli ve 2015/702 esas, 2016/11 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına bozulmasına, aynı Kanunun 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendinin verdiği yetkiye dayanılarak, gerekçe ve hüküm fıkrasında yer alan “karar verilmesine yer olmadığına” şeklindeki ibarenin çıkarılmasına, çıkarılan bu ibarenin yerine “kamu davasının durmasına” ibaresinin yazılmasına, hükmün gereklerinin bu şekilde yerine getirilmesine, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine” karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, Dairemizin bu kararına itiraz edilmiştir.
    II) İTİRAZ NEDENLERİ:
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itiraz yazısında; "İtirazın konusunu oluşturan uyuşmazlık; Manisa 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen uyuşturucu madde kullanmak suçundan karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kararın Kanuna aykırı olduğundan bahseden ihbarname içeriği yerinde görülerek kanun yararına bozulması halinde, bozmanın 5271 sayılı CMK"nin 309/4-d maddesine göre yapılıp yapılmayacağına, başka bir ifadeyle bozma nedenine göre Yüksek Dairece yeniden karar verilip verilemeyeceğinin belirlenmesine ilişkindir.
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309 ve 310. maddelerinde düzenlenen kanun yararına bozma kurumu; hâkim veya mahkemelerce verilip istinaf ya da temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların giderilmesini sağlayan olağanüstü bir kanun yoludur.
    Kanun yararına bozmaya ilişkin bozma nedenleri; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 223. maddesinde tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise, aynı Kanun"un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca; kararı veren hâkim veya mahkemece gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verilecektir. Bu halde yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için, verilecek hüküm veya kararda, lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir. Mahkûmiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin olması halinde ise, anılan fıkranın (b) bendi uyarınca kararı veren hâkim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilecek, ancak bu halde verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamayacaktır. Davanın esasını çözen mahkûmiyet dışındaki diğer hükümlerin bozulmasında ise anılan fıkranın (c) bendi uyarınca aleyhte sonuç doğurucu herhangi bir işlem yapılamayacağı gibi, "tekriri muhakeme" yasağı nedeniyle kanun yararına bozma kapsamında yeniden yargılama da gerekmeyecektir.
    5271 sayılı CMK"nin 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi gereğince bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirmesi halinde cezanın kaldırılmasına karar verilecek, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmesi durumunda ise bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesince doğrudan hükmedilecektir. Bu halde yargılamanın tekrarlanması yasağı bulunduğundan, Yargıtay ceza dairesince hükmün bozulması ile yetinilmeyip, bozma konusu yapılan kararın yerine verilmesi gereken karar, doğrudan ilgili daire tarafından verilecektir. Özel Dairece, yeniden yargılama yasağı olduğu halde, daha az cezaya hükmedilmeyip ya da ceza kaldırılmayıp, hukuka aykırılığın giderilmesinin yerel mahkemeye bırakılması halinde, bu aşamada yerel mahkemenin vereceği karar yok hükmünde olacağından, hükümlü lehine sonuç doğuracak olan hukuka aykırılık da yasal olarak giderilmemiş olacaktır.
    Görüldüğü üzere, bir karar veya hükmün kanun yararına bozulmasının ilgili aleyhine sonuç doğurup doğurmayacağı, bozma sonrasında kararı veren hâkim veya mahkemece yeni bir inceleme, araştırma ve yargılama yapılıp yapılmayacağı, hangi hallerde Yargıtay’ın doğrudan hükmetme yetkisinin bulunduğu maddede sıralı ve ayırıcı biçimde düzenlenmiştir. Kanuni düzenleme ile kanun yararına bozmanın sonuçları ve bozma sonrasındaki uygulama belirlenirken “karar” ve “hüküm” ayrımı gözetilmiş, ayrıca mahkûmiyet hükmü ile davanın esasını çözen veya çözmeyen diğer hükümler bakımından farklı uygulama ve sonuçlar öngörülmüştür. Bu nedenle somut olayda, öncelikle belirlenmesi gereken husus kanun yararına bozmaya konu kararın niteliğinin belirlenmesidir. Yukarıda ayrıntıları açıklandığı üzere, verilen karar "hüküm" niteliğinde ise CMK"nin 309/3. maddesinin "b", "c" veya "d" bentlerine göre kanun yararına bozma yapılacak, "karar" niteliğinde olduğu kabul edilirse aynı maddenin "a" bendi uyarınca kanun yararına bozmaya konu olacaktır. Yerel mahkemece verilen "karar verilmesine yer olmadığına" ilişkin kararın "hüküm" olarak değerlendirilmesi kanaatimizce mümkün görülmemektedir.
    Nitekim, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223. maddesinde mahkemece verilen kararlardan hangilerinin hüküm olduğu açıklanmıştır. Buna göre; "mahkûmiyet, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararları" birer hükümdür. Yine, adli yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararları’ da yasa yolu bakımından hüküm sayılır. Bunlardan mahkûmiyet, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı ve güvenlik tedbirlerine hükmedilmesine dair hükümlerin uyuşmazlığı sona erdiren, davanın esasını çözen nitelikteki hükümler oldukları konusunda öğretide genel bir mutabakat bulunmaktadır. Kaldı ki, talebe konu olan hükmün ancak mahkûmiyet hükmü olması halinde 5271 sayılı CMK"nin 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi gereğince kanun yararına bozma kararı verilebilecektir. Şöyleki, Yüksek Dairece CMK"nin 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi gereğince bozma kararı verildiğinde, bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirmesi halinde cezanın kaldırılmasına dairece karar verilecek, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmesi durumunda ise bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesince doğrudan hükmedilecektir. Somut olayda, yerel mahkemece verilen karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar mahkûmiyet hükmü olarak değerlendirilemeyeceğinden, kararın CMK"nin 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi uyarınca kanun yararına bozulması mümkün değildir. Yüksek Dairece CMK"nin 309/4-d maddesi uyarınca verilen yeni kararın infaza esas ve kanun yoluna kapalı bir karar olması gerekirken, verilen "durma" kararı CMK"nin 223/8. maddesine göre bir hüküm olmayıp, itirazı kabil bir karardır. Yüksek Dairece verilen durma kararı verildikten sonra, sanığın denetimli serbestlik tedbirinin gereğini yerine getirmemesi halinde ise durma kararı veren mahkemece yargılamaya devam edilerek işin esasına girileceğinden bu yönüyle de bozmanın CMK"nin 309. maddesinin 4-a bendi uyarınca yapılmasında kanaatimizce zorunluluk bulunmaktadır.
    Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; Manisa 2. Asliye Ceza Mahkemesinin tarafından uyuşturucu madde kullanmak suçundan verilen karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kararı inceleyen Yüksek Dairece, ihbarname içeriği belirtilen kanun yararına bozma talebi kabul edildiğinden, 5271 sayılı CMK"nin maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca bozma kararı verilmesi gerekmektedir. Özel Dairece 5271 sayılı CMK’nin 309/4-a maddesi gereğince kanun yararına bozma kararı verilmesi gerekirken, aynı Kanun"un 309/4-d bendi uyarınca "kamu davasının durmasına" karar verilmesi usul ve Kanuna aykırı görüldüğünden olağanüstü itiraz kanun yoluna başvurulmuştur.” denilerek Dairemizin bozma kararının kaldırılması ve CMK’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca kanun yararına bozma talebinin kabulüne karar verilmesi istenilmiştir.
    III) İTİRAZIN VE KONUNUN İRDELENMESİ
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun “Kanun Yararına Bozma” başlıklı 309. maddesinin 1. fıkrasında “Hâkim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini, yasal nedenlerini belirterek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirir.”; 4. fıkrasının (d) bendinde “Bozma nedenleri, ... Hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektiriyorsa cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektiriyorsa bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesi doğrudan hükmeder.” şeklinde hüküm yer almakta olup,
    Somut olayda kanun yararına bozulmasına karar verilen Mahkeme kararında “karar verilmesine yer olmadığına” dair karar verilmiş olup CMK’nın 223. maddesinde bu şekilde bir karar ve hüküm türü bulunmadığı, her ne kadar Dairemizce bu kararın esasen CMK’nın 223. maddesinin 8. bendinde yer alan “durma” kararı niteliğinde olduğu ve CMK’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendinin kıyasen uygulanması suretiyle, kanun yararına bozma talebine konu olan hukuka aykırılığın Yargıtay Ceza Dairesi tarafından düzeltilmesinin mümkün olduğu gerekçesiyle, “karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde verilmiş olan kararın kaldırılıp Dairemiz tarafından “durma” kararı verilmiş ise de,
    Dairemizce “durma kararı” mahiyetinde verildiği kabul edilen “karar verilmesine yer olmadığı” kararı, davanın esasını çözmeyen bir karar olup bu nedenle CMK’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde yer alan “Bozma nedenleri, ...223 üncü Maddede tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise, kararı veren hâkim veya mahkeme, gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verir.” şeklindeki hükmün uygulanması gerektiği ve “karar verilmesine yer olmadığına” şeklindeki kararın Dairemizce kanun yararına bozulmasından sonra Mahkemece bozma kararı doğrultusunda yeni bir karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı yerinde görülmüştür.
    IV) KARAR: Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne,
    2- Dairemizin 25/11/2019 tarihli ve 2019/2572 esas, 2019/7343 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
    3- Sanık hakkındaki hükmün incelenmesinde:
    Kanun yararına bozma talebi yerinde görüldüğünden karar verilmesine yer olmadığına dair Manisa 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/11/2016 tarihli ve 2015/702 esas, 2016/11 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanunun 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,13/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi