10. Hukuk Dairesi 2013/20392 E. , 2014/7387 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ankara 5. İş Mahkemesi
Tarihi :04.07.2013
No :2013/318-2013/892
Davacı, Alman R. sigortasında giriş tarihi 01.04.1987 tarihinin Türkiye’de ilk sigortaya giriş tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğinin tespitini istemiştir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi Özcan Yavaş tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılık süresini düzenleyen 5510 sayılı Kanunun 38’inci madde hükmü; malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık süresinin başlangıcını; sigortalının, 5417, 6900, 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20’nci maddesi kapsamındaki sandıklara veya bu Kanuna tâbi olarak malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olarak ilk defa kapsama girdiği tarih olarak kabul edileceğini; kanunun uygulanmasında 18 yaşından önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık süresinin, 18 yaşının ikmal edildiği tarihte başlamış olacağını, bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinin, prim ödeme gün sayısı hesabına dâhil edileceğini öngörürken, Uluslararası sosyal güvenlik sözleşme hükümlerini saklı tutmuştur.
Kaldı ki, Anayasamızın 90/son maddesi uyarınca, yöntemince yürürlüğe konulmuş Uluslararası sözleşmeler kanun hükmünde olduğu gibi, normlar hiyerarşisi yönünden uluslararası sözleşme kurallarına uygulamada yasal güç tanınmakta ve bu kuralların uygulanma önceliği bulunmaktadır.
Konuya ilişkin 10.04.1965 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak 01.11.1965 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin uzun vadeli sigorta kollarından olan “malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları(aylıkları)” başlıklı beşinci bölüme 02.11.1984 tarihinde imzalanıp 05.12.1985 tarihli 3241 sayılı Yasayla onaylanıp yürürlüğe giren Ek Sözleşme ile getirilen sözleşmenin 29’uncu maddesinin 4’üncü bent hükmüne göre, bir kimsenin Türk sigortasına girişinden önce, bir Alman R. Sigortasına girmiş bulunması halinde, Alman R. Sigortasına giriş tarihi, Türk Sigortasına giriş tarihi olarak kabul edileceği açıkça ifade edilirken; aynı bölümde düzenlenmiş 27’inci madde hükmü ise, her iki akit taraf mevzuatına göre nazara alınabilecek sigortalılık sürelerinin varlığı halinde, uygulanacak mevzuata göre yardım hakkının doğmasında, diğer akit taraf mevzuatına göre geçen ve aynı zamana rastlamayan, hesaba dahil edilebilir nitelikteki sigortalılık sürelerinin de nazara alınacağını; sigortalılık sürelerinin hangi ölçüde hesaba dahil edilebileceğini ise, hesaba dahil edilebilirliğini tayin eden mevzuata göre tespit edileceği ifade edilmiştir
Nitekim Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yurt dışında geçirdikleri çalışma sürelerinin sosyal güvenlikleri açısından değerlendirilebilmesi amacıyla 22.05.1985 tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiş bulunan 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunla, Türk vatandaşlarının yurt dışında 18 yaşını doldurduktan sonra, Türk vatandaşı iken geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri halinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirileceğini öngörmüştür.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, 13.2.2002 tarih 2002/10-21 E., 2002/70 K. sayılı anılan kararında belirtildiği üzere; Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 29’uncu maddesinin 4’üncü bendinde, “Bir kimsenin Türk sigortasına girişinden önce bir Alman R. Sigortasına girmiş bulunması halinde, Alman R. Sigortasına girişi, Türk sigortasına giriş olarak kabul edilir.” Hükmüne yer verilmiş ise de bu hüküm, sözleşmenin 27’inci ve 29’uncu maddeyle bir bütün olarak yorumlanmadıkça tek başına uygulanamaz. Nitekim 29’uncu maddenin 3’üncü bendinde, 27’inci maddeye yollamada bulunularak, “...ancak, sözleşmenin 27’inci maddesine göre bir aylık veya gelir talep etme hakkının mevcut olması halinde, aşağıdaki hükümler uygulanır.” denilmektedir. Kaldı ki, sözleşme hukukunda, sözleşme bir bütün olarak yorumlanıp aleyhe ve lehe olan hükümler birlikte uygulanır. Bu ilke, özel hukuk sözleşmelerinde olduğu gibi sosyal güvenlik sözleşmeleri bakımından da geçerlidir.
Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, anılan sözleşme hükmünün uygulanabilmesi, Türkiye Cumhuriyeti ile Federal Almanya Cumhuriyeti arasında imzalanan sosyal güvenlik sözleşmesi kapsamında, Türkiye’de sigorta başlangıcına esas olan Alman R. Sigortasına giriş tarihinin, 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanılması ile mümkündür.
Unutulmamalıdır ki, Alman R. Sigortasına giriş tarihinin Türk sigorta başlangıcı olarak kabulü özünde söz konusu tarih itibariyle bir gün çalışıldığının kabulü anlamını da taşımaktadır. Bu nedenle, Türk sigorta başlangıcı olarak kabul edilen tarihe ilişkin sürenin fiilen borçlanılmış ve Türk sosyal güvenliği bakımından değerlendirilebilir hale getirilmiş olmasını aramak, yerinde olacaktır.
Eldeki davada; 15.06.1963 doğumlu davacının Alman R. sigortasına giriş tarihi olan 01.04.1987 tarihinin Türkiye’de ilk sigortaya giriş tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğinin tespitini istemiştir. Mahkemece, davacının 01.12.2008 tarihine kadar zorunlu prim ödemesini ve fiili çalışmasının bulunmadığı, talep tarihi itibariyle sigorta kayıtlarına giren herhangi bir prim ödemesinin bulunmadığı bu haliyle prim ödemesi yapılmayan dönem için uzun vadele isgorta kolları kapsamında çalışma yapılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Davacının 23.07.2012 tarihli Almanya Ülkesine ait Hizmet Cetvelinde, 28.02.1987 – 31.05.1987 tarihleri arasında “Schwangerschaft / Mutterschutz”, 01.07.1987 – 30.09.1999 tarihleri arasında “Pflichtbeitragszeit für Kindererziehung”, 01.04.1999 – 31.12.2002 tarihleri arasında “geringfügige verscihe – rungsfreie Becshaftigung”, 19.09.2002 – 09.12.2002 tarih arasında “schulausbildung”, 01.01.2003 – 09.06.2003 tarihleri arasında “geringfügige verscihe – rungsfreie Becshaftigung”, 012.06.2004 - 23.09.2004 tarihleri arasında “Arbeitslosigkeit ohne Leistungsbezug” 05.09.2005 – 28.10.2005 tarihleri arasında “Scuhausbildung”, 07.11.2005 – 06.03.2006 tarihleri arasında “geringfügige verscihe – rungsfreie Becshaftigung”, 01.01.2006 – 30.04.2006 tarihleri arasında “Arbeitslosigkeit ohne Leistungsbezug”, 07.03.2006 – 30.06.2006 tarihleri arasında “geringfügige verscihe – rungsfreie Becshaftigung”, 01.05.2006 – 09.05.2006 tarihleri arasında “Arbeitslosigkeit ohne Leistungsbezug”,01.07.2006 – 20.09.2008 tarihleri arasıda “geringfügige verscihe – rungsfreie Becshaftigung”, 06.10.2008 – 30.11.2008 tarihleri arasında “Pflichtbeitragszeit”, 01.12.2008 – 31.12.2008 tarileri arasında “geringfügige verscihe – rungsfreie Becshaftigung”, 01.12.2008 – 31.12.2011 tarihleri arasında “ pflichbeitragszeit” açıklamaları olan bildirimler bulunduğu, davacı vekilinin 14.12.2012 varide tarihli dilekçesinde sigortalılık başlangıç tarihinin 01.04.1987 olarak Türkiye"de sigortalılık başlangıcı olarak kabul edilmesi isteminin Kurum tarafından 08.01.2013 tarihli yazı ile 3201 sayılı Yasanın 5. maddesine istinaden borcun tamamının ödendiği tarihten ödediği gün sayısı kadar geriye gidilmek suretiyle Türkiye"de sigortalılık başlangıcı kabul edilebileceğinden ve Türkiye"de sigortalılıkları bulunmayanların 5510 sayılı 4/1-b maddesi kapsamında borçlanma işleminin gerçekleştirileceğinden bahisle davacı vekilininin isteminin reddedildiği, dosya kapsamında, davacı tarafından kuruma yapılan yurt dışı borçlanma talebi, kurum tarafından yapılan borç tahakkuku ve borçlanma tutarının ödenmesine ilişkin bilgi ve belge bulunmadığı, davacının Alman Hizmet Döküm cetvelinini yeminli Türkçe çevirisi olmadığı ve anılan hizmet döküm cetvelindeki çalışmaların yukarıda bahsedilen Uluslararası Ek Sözleşme hükmü kapsamında, uzun vadeli sigorta kollarından olan malüllük, yaşlılık ve ölüm Sigortalarından Alman R. sigortasına giriş niteliğinde bir sigortalılık süresi olarak kabul edilip edilmeyeceği hususunun yöntemince araştırılmadığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, davacının yurtdışı borçlanma talebinin bulunup bulunmadığı, kurum tarafından tahakkuk ettirilen yurtdışı borçlanma işlemi bulunup bulunmadığı, yurtdışı borçlanma tutarının ödenip ödemediği, borçlanma tutarının ödenmemesi halinde yurtdışı borçlanma tutarının davacı tarafa yöntemine uygun şekilde verilecek mehille yurtdışı borçlanma tutarının ödenmesi sağlanmalı, davacının Alman R. sigortasındaki bildirimlerinin yukarıda bahsedilen Uluslararası Ek Sözleşme hükmü kapsamında, uzun vadeli sigorta kollarından olan malüllük, yaşlılık ve ölüm Sigortalarından Alman R. sigortasına giriş niteliğinde bir sigortalılık süresi olup olmadığı yöntemince araştırılmalı, yurtdışı borçlanma talep tarihinden önceki en son Türkiye"deki sigortalılık kapsamında öngörülen sigortalılık niteliğinde, aksi taktirde 5510 sayılı Yasanın 4/1-b maddesi kapsamında sigortalılık kapsamında olacağı gözetilmeli ve varılacak sonuca göre sigortalılık başlangıç tarihi değerlendirilmelidir.
Şüphesiz 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanılmamış olsa bile, sözleşmede bahsedilen sigorta başlangıcı hükmü kısmi sözleşme aylığında nazara alınabilecektir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma gerekir.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 01.04.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.