14. Hukuk Dairesi 2016/11324 E. , 2019/1837 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 30.01.1996 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 26.11.1998 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, davalının, 25.05.1993 tarihli, 24606 yevmiyeli düzenleme şeklinde satış vaadi senediyle 418 ada 89 parsel sayılı taşınmazdaki 1.kat, 3 No’lu bağımsız bölümü kendisine satmayı vaad ve taahhüt ettiğini, satış bedelini ödediğini, ancak davalının tapuda ferağ vermeye yanaşmadığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davacının dayanağı olan satış vaadi sözleşmesinin teminat amacıyla yapıldığını, davalıya olan borcunu inkar etmediğini, birikmiş faiziyle en kısa zamanda ödeyeceğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taraflar arasında akdedilen dava konusu satış vaadi sözleşmesinin davacıya ...’dan verilecek yer ile şartlı olduğu, davalının keşide ettiği ihtarname ile ...’dan 400 dönüm vermeye hazır olduğunu bildirdiği, bu nedenle cebri tescil davası açılamayacağı, davaya konu satış vaadi sözleşmesinin MK’nın 634., BK’nın 213. ve Noterlik Kanunu’nun 60. maddesine göre düzenlenmediği, esasında satış vaadi olmayıp gerçek niyetin ikraz olduğu, davanın sübuta ermediği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.
Somut olaya gelince, ... 25.Noterliğinin 25.5.1993 tarihli, 24606 yevmiyeli düzenleme şeklinde satış vaadi senediyle davalı ...’nun 418 ada 89 parsel sayılı taşınmazdaki 1. kat, 3 no’lu bağımsız bölümü 150.000.000 TL bedelle davacı ...’a satmayı vaad ve taahhüt ettiği, satış vaadi bedelinin nakden ve tamamen ödendiği, sözleşmenin “Şartlarımız” başlıklı bölümünde satış vaadi lehtarının noterden satış vaadi veya vekaletname almak suretiyle ..., ... Çiftliği’nden yaklaşık 400 dönüm yeri satın alması halinde bu satış vaadinin vaadeden ... tarafından tek taraflı olarak kaldırılması yetkisini vereceği, satış vaadinin yürürlükten kalkacağı kararlaştırılmıştır.
Davacı vekili, 23.9.1997 tarihli dilekçesiyle tapu iptali ve tescil, mümkün olmaması halinde taşınmazın dava tarihindeki değerinin ödenmesini talep etmiştir.
Bu durumda mahkemece, öncelikle davacıya talep ettiği tazminat miktarının açıklattırılması, buna göre harcın tamamlattırılması, daha sonra işin esasına yönelik bir karar verilmesi gerekirken değinilen husus gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda belirtilen nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.