22. Hukuk Dairesi 2019/1342 E. , 2019/6669 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen karar, süresi içinde duruşmalı olarak taraf vekillerince temyiz edilmiş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacının davalı ... Petrolleri Anonim Ortaklığı’na ait üretim sahalarında, alt işveren şirketin işçisi olarak çalıştığını ve davalının kadrolu işçileri ile aynı işi yaptığını, asıl işveren davalı ile alt işveren şirketler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, müvekkiline ödenen ücretin gerçek ücreti kapsamadığını, kanundan ve toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan ilave tediye alacağının da ödenemediğini ileri sürerek, kök ücret alacağı, ilave tediye alacağı, ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağı, hafta tatili ücreti alacağı, yol mesaisi alacağı, vardiya primi alacağı, fazla mesai alacakları ile diğer işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davacının müvekkili şirketin personeli olmadığından kök ücret alacağının oluşamayacağını, sendika üyesi olmayan davacının ancak üyelik tarihinden sonraki döneme ilişkin talepte bulunabileceğinden davaya konu alacak taleplerinin haksız ve dayanaksız olduğunu beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece verilen 22.06.2015 tarihli ilk karar Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesi’nin 2015/41831 esas 2016/6341 karar sayılı 15.03.2016 tarihli kararı ile “ ..davacının sendika üyeliğinin fesih tarihinden sonra bildirildiği Mahkemece kabul edildiğinden, eşit işlem borcu gereği sendikalı olmadığı halde kök ücret uygulamasından yararlandırılan işçi bulunmadığı takdirde davacının kök ücret uygulamasından yararlanamayacağının gözetilmemesinin hatalı olduğu” gerekçesi ile bozulmuş, Mahkemece bozma kararına uygun yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili ve davalı vekili ayrı ayrı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında, bozma ilamının gereğinin tam olarak yerine getirilip getirilmediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Mahkemece hükmüne uyulan Yargıtay (Kapatılan)7. Hukuk Dairesinin 2015/41831 esas 2016/6341 karar sayılı 15.03.2016 tarihli ilamı ile, “ İşyerinde uygulanmakta olan kök ücrete ilişkin Kapsam İçi Personel Yönergesi 1. Maddesinde Yönergenin belirsiz iş sözleşmesi ile çalışan ve toplu iş sözleşmesi kapsamında olan personele uygulanacağı düzenlenmiştir. Muvazaalı ilişkinin varlığının kabul edilse dahi davacının sendika üyeliğinin fesih tarihinden sonra bildirildiği Mahkemece kabul edildiğinden, eşit işlem borcu gereği sendikalı olmadığı halde kök ücret uygulamasından yararlandırılan işçi bulunmadığı taktirde davacının kök ücret uygulamasından yararlanamayacağının gözetilmemesi de hatalıdır.” gerekçesi ile bozma sebebine yer verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyulduğu halde bozma gereği tam olarak yerine getirilmemiştir.
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, mahkeme yönünden; bozma kararında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak, kararda açıklanan hukuki esaslar çerçevesinde hüküm kurmak yükümlülüğü doğar. Bu hukuki aşama “usulü kazanılmış hak” olarak adlandırılır. Bu hukuki kurum mahkemeye; hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esaslar ve yerine getirilmesi istenilen hususlar kapsamında, yargılama usulünün, davanın sürüncemede kalmaması ve en az maliyetle bir an önce bitirilmesi amacına yönelik “usûl ekonomisi ilkesi” çerçevesindeki hükümleri ışığında, uyulan bozma kararı gereğinin yerine, tam olarak getirilmemesi gerekçesiyle ikinci kez “BOZULMASINA” sebebiyet vermeyecek şekilde, özenle işlem yapmak ve hüküm kurmak zorunluluğunu getirir.
Mahkemece bozma kararı sonrası bilirkişi yaptırılan bilirkişi incelemesinde, davacının aldığı ücret ve alması gereken ücrete göre ayrı ayrı hesaplamalara yer verilmiş ve Mahkemece seçenekli olarak yapılan hesaplamadan “alması gereken ücret” başlığı altında yapılan hesaplamaya itibar edilerek karar verilmiştir. Ancak Mahkemenin bu kabulü dosya kapsamına ve bozma kararı gereklerine uygun düşmemektedir. Anılan bozma kararında, davacının “ sendika üyeliğini fesih tarihinden sonra davalı işverenliğe bildirmesi ve muvazaa olgusu kabul edilse dahi davacının kök ücret yönergesinden yaralanamayacağı bu nedenle de kök ücret alacağı talebinin reddinin gerekeceği” şeklinde bozma sebeplerine yer verilmiş ve Mahkemece bozma kararına uyulmuş, davacının kök ücret konusundaki alacak talebi reddedilmiştir. Ancak, buna rağmen davaya konu edilen işçilik alacaklarının “alması gereken ücret” adı altında yapılan hesaplamaya göre kabulü isabetli olmamıştır. Mahkemece yapılacak iş, davacının alacak taleplerinin, aldığı ücrete göre yapılan hesaplamaya itibar edilerek ve kazanılmış usuli müktesep hakları da gözetilerek hüküm altına alınmasıdır. Kök ücret alacak talebinin reddedilmesine rağmen, davacının alması gereken ücrete göre yapılan hesaplamaya itibar edilerek işçilik alacaklarının kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 26.03.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.