Esas No: 2017/9345
Karar No: 2020/1914
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/9345 Esas 2020/1914 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
1957 yılında yapılan genel arazi kadastrosunda tapulama harici bırakılan davalı taşınmaz, 2005 yılında idari yoldan Hazine adına tescil edildikten sonra yapılan imar uygulaması sırasında İmar Kanununun 18. maddesi gereğince ... ilçesi, ... mahallesi 11507 ada 19 parsel sayısı verilerek arsa niteliğiyle Hazine adına tapuya tescil edilmiş, beyanlar hanesine ise "üzerindeki 4 katlı binanın 1. katı ..."e, 2. katı ..."ya aittir." şerhi verilmiştir.
Davacı, 31.07.2007 tarihli dilekçesiyle, 1980"li yıllarda Bulgaristan’dan göç ettiğinde, bu yeri tapulu olarak zilyet eden ...’dan satın alıp üzerine ev yaptığı, o tarihten beri zilyet ettiğini, imar uygulaması sırasında Hazine adına tescil edilmiş ise de, Hazine adına tapuya tescilinden önce tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına gerçekleştiğini, bu taşınmazın tapu kaydının iptalini ve adına tapuya tescilini istemiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu ve davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli ... mahallesi 11507 ada 19 sayılı parselin tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 07.04.2014 gün ve 2014/1124 E. - 4106 K. sayılı kararıyla bozulmuştur. Hükmüne uyulan bozma kararında özetle: "Mahkemece, çekişmeli taşınmazın kesinleşmiş orman sınırlarının dışında kaldığı ve davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla kazanma koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Davacı, tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayandığı halde, tutunduğu Eylül 1987 tarih 6 sayılı tapu kaydı denetime imkan verecek şekilde yöntemince uygulanmamıştır. Kadastroca oluşan komşu parsel kayıtları getirtilerek davalı taşınmaz yönünü ne okudukları belirlenmediği gibi, kayıt uygulaması fen bilirkişi tarafından kroki üzerinde de gösterilmemiştir. Diğer taraftan, davacı zilyetliğe de dayandığı halde, yöreye ait en eski ve yakın tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları da getirtilerek uygulanmamış, taşınmazların bu belgelerdeki konumu gösterilmemiştir. Hükme esas alınan orman bilirkişi raporu ekinde sadece eski tarihli memleket haritasının bulunduğu, ancak, memleket haritası ile kadastro paftası çakıştırılmadığı için oradaki konumunun doğru olup olmadığı da denetlenememiştir. Ayrıca, taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde, "2. katının ..."ya ait olduğu" şerhi bulunduğu halde, ... davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanmamıştır.
Bu nedenlerle;
Mahkemece öncelikle, kütüğün beyanlar hanesinde 2. katın sahibi olduğu belirtilen ... davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra;
1) Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1948 yılında yapıldığı anlaşılan orman tahditine ve daha sonraki yıllarda yapıldığı anlaşılan orman kadastrosunun aplikasyonu ve 2/B işlemlerine ilişkin işe başlama, çalışma ve sonuçlarının askı ilân tutanakları ile çekişmeli taşınmazın orman sınır noktaları ile birlikte gösteren orman kadastro haritaları (üzerlerine hangi yıllara ait olduğu yazılmak suretiyle),
2) Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerle ilgili olduğu anlaşılan Sarnıç Devlet Ormanı ile ilgili Kadastro Mahkemesinin 2002/2 E. - 2004/12 K. sayılı dosyası aslının ve ekli olan bilirkişi raporları, İzmir 3. İdare Mahkemesinde 2007/713 Esaslı dosyasının ya da karar verilerek kesinleşmişse bu karar ve eki olan bilirkişi rapor ve krokileri,
3) Yöreye ait en eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritaları ile son 20 yıla ilişkin hava fotoğrafları ve memleket haritaları,
4) Çekişmeli taşınmazın genel kadastroda niçin tapulama dışı bırakıldığı sorularak, alıncak cevabın,
5) Çekişmeli taşınmaza en yakın kadastro parsellerin tesbit tutanakları ile, var ise dayanağı olan tapu ve vergi kayıtları,
6) Davacı tarafın taşınmazı satın aldığını iddia ettiği kişiler adına olan Eylül 1987 tarih ve 6 sıra numaralı tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tam malik ve miktar değişikliklerini gösteren tedavülleri ile bu parsellerin hangi parsellere revizyon gördüğünü gösteren tapu örnekleri getirtilerek dosya keşfe hazırlanmalı,
Daha sonra önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat uzmanı bilirkişi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3.3.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası, tahdit ve 2/B haritalarının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve tahdit ve 2/B haritalarının ölçeğine çevrildikten sonra, haritalarda komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan, krokili, bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu kaydı yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi yardımıyla yerine uygulanmalı, uygulamada kayıtların revizyon gördüğü dava dışı taşınmazlar varsa özellikle gözönünde tutulmalı, kayıtlarda tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişiye kayıtlarda tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, uygulamaya ilişkin yerel bilirkişi ve tanık sözleri, dıştan komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla denetlenmeli, bu yolla dava konusu taşınmazların dayanılan tapu kayıtlarının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamasız saptanmalı, taşınmazın orman olmadığı ve dayanılan tapu kaydı kapsamında kaldığı belirlendiği takdirde dava kabul edilmelidir.
Yukarıda açıklanan yöntemle, yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı ve dayanak tapu kaydı kapsamında da kalmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte, tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar (gerçek kişiler) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, (murisler) yönünden de aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır." denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davacı vekilinin davasının kabulüne, ... ili, ... ilçesi, ... mah 11507 ada 19 sayılı parsel 165 m² miktarındaki taşınmazın davalı adına olan tapusunun iptaline, davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, İmar Kanunu 18. maddesi gereğince Hazine adına tapuya tescil edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ve eski tarihli tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davacı adına tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1948 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra, ... Çiftliğinde 27 nolu Orman Kadastro Komisyonunca yapılıp 03.06.1992 tarhinde ilân edilen sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B uygulaması vardır.
Mahkemece verilen karar usul ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki, mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmeden karar verilmiştir.Yapılan keşifte davacı tarafın taşınmazı satın aldığı kişiler adına olduğunu iddia ettiği Eylül 1987 tarih ve 6 nolu tapu kaydı keşifte uygulanmamış revizyon görüp görmediği araştırılmamış kapsamı belirlenmemiş, ayrıca dava konusu yerin İzmir Kadastro Mahkemesinin 2002/2 Esas sayılı dosyasında yer alan 1987 tarih 54 ve 1988 tarih 5 ve 29 sayılı tapu kayıtları kapsamında kaldığı belirtilmiş ise de bu tapu kayıtları ile Eylül 1987 tarih ve 6 numaralı tapunun bağlantısı kurulmadan yetersiz inceleme ile karar verilmiştir.
O halde, mahkemece, davacının dayandığı tapu kaydının ilk tesisinden itibaren bütün tedavüllerinin, plan, harita ve krokilerinin, ifraz görmüşler ise ifraz haritalarının; kadastro sırasında revizyon görmüş ise revizyon gördükleri taşınmazlara ait kadastro tutanak örneklerinin, tedavüller sırasında kayıtların yüzölçümü ve sınırlarında değişiklik olmuşsa sebebinin açıklanarak buna ilişkin belgelerin onaylı örnekleri okunaklı ve tapu geldi gittileri bilgisayar çıktılı olmak şartıyla denetime elverişli olacak şekilde dosya içine alınmalı, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir harita mühendisi ve bir ziraat mühendisi maritfetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, dava konusu taşınmaza ait olduğu ileri sürülen tapu kaydı mahalli bilirkişi eliyle mahallinde uygulanmalı, sınır denetimi yapılmalı, dayanılan tapu kaydının mahalline uyup uymadığı tespit edilerek kayıtlar mahalline uyuyor ise kayıtların kapsadığı taşınmazı gösterir fenni bilirkişileri tarafından düzenlenecek denetlemeye elverişli krokili rapor alınmalı, kayıt malikleri ile kişiler arasında akdi veya irsi irtibat bulunup bulunmadığı araştırıldıktan sonra İzmir Kadastro
Mahkemesinin 2002/2 sayılı dosyasında 1987 tarih 54 sıra numaralı tapu ile 1988 tarih 5 ve 29 sıra numaralı tapunun davacıların dayandığı tapu ile bağlantısı araştırılıp sonucuna göre karar verilmelidir.
Dava konusu taşınmaza dayanak tapunun uymadığı anlaşılır ise zilyetlik araştırması yapılarak yapılan keşifte yaşlı, tarafsız yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan bölgede ikamet eden şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle, aynı yöntemle gösterilecek taraf tanıkları, teknik bilirkişilerin huzurunda dinlenmeli, yerel bilirkişiler ve tanıklardan zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; kadastro tespitine kadar (gerçek kişiler) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; taşınmazın ilk maliki, intikali ve tasarrufu hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda taşınmazın niteliğiyle ilgili ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; taşınmazın eğimi klizimetre ile ölçülmeli yine topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalıdır.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesine göre tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40; kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir hükmü gereğince davacının belgesiz zilyetlik yoluyla kazandığı toprak olup olmadığı, varsa cinsi ve miktarı tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden çekişmeli taşınmaz dışında, başka taşınmazlar için salt zilyetlik nedenine dayalı olarak açtığı başka tescil davalarının bulunup bulunmadığı mahkemeler yazı işleri müdürlüğünden sorulup tespit edilmeli şayet yasal sınırların geçildiği anlaşılırsa dava konusu taşınmaz yönünden davacıya tercih hakkı tanınmalı tüm kanıtlar toplanıp birlikte değerlendirilmeli oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Belirtilen hususlar gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 17/06/2020 günü oy birliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.