Esas No: 2016/2258
Karar No: 2018/329
Karar Tarihi: 28.02.2018
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2016/2258 Esas 2018/329 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesince;
“DAVA: Dava dilekçesinde özetle dava dışı Av. Nuray Demir tarafından davacıların murisi ... aleyhine avukatlık ücreti nedeniyle alacak davası açıldığını, kesinleşen karara göre alacağın 10.780,00-TL olduğunun saptandığını; ancak, taşkın ve ölçüsüz biçimde ihtiyati tedbir kararı verildiğini, kaldırma istemleri reddedildiğini, tedbir konulan mevduatlar ve taşınmazlardan yararlanmalarının engellendiğini, Yasanın açık hükmüne aykırı davranıldığını, fazla ödenen miktarın bozma kararı üzerine tahsil edilebildiğini belirterek şimdilik 10.000,00-TL maddi ve 10.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.
CEVAP: Cevap dilekçesinde, davanın süresinde açılmadığı ve sorumluluk koşullarının da oluşmadığı savunulmuştur.
GEREKÇE: Dava, hakimlerin hukuki sorumluluğu hukuksal nedenine dayalı maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Hakimlerin hukuki sorumluluğu HMK"nun 46-49. maddelerinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Yasa"da gösterilen sorumluluk nedenleri, örnek niteliğinde olmayıp; sınırlı ve sayılı durumları ifade etmektedir.
Somut olayda, verilen tedbir ve devamına yönelik kararlar nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulmuştur.
Dava ile ilgili dosyalar getirtilip incelenmiştir.
Davacı yan taşkın ve ölçüsüz biçimde verilen ihtiyati tedbir kararı nedeniyle zarara uğradığını bildirerek iş bu tazminat davasını açmıştır. Gerek 1086 sayılı HUMK gerekse 6100 sayılı HMK’da haksız ihtiyati tedbir kararı verilmesi halinde açılacak tazminat davasının lehine ihtiyati tedbir kararı verilen taraf aleyhine açılabileceğini hükme bağlamıştır.
İlk derece mahkemesinin kararları ve yine temyiz incelemesi sonucunda verilen kararlar; nispi birer değer yargısı niteliğindedir. Yargısal işlemlerin özünde mevcut bulunan farklı kabul ve yorumlar olağan sayılmalıdır. Hukuki süreç bu şekilde tamamlanmaktadır. Tazminat istemi yasa yolları düzenlenmiş bulunan yargısal işlem ve kararlara ilişkindir. Hatalı olduğu ileri sürülen yargısal işlemlerde, özel amaç ile davranıldığı yönünde bir delil bulunmamaktadır. Sınırlı ve sayılı hukuki sorumluluk nedenlerinden hiç birisi mevcut değildir. Şu durumda, davanın reddine karar verilmesi gerekir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 49. maddesi uyarınca, davanın esastan reddi halinde disiplin para cezasının takdir edilerek hüküm altına alınması gerekir. Bu konuda, para cezasında yeniden değerleme oranında yapılması gereken artırım miktarı ile dava konusu olayın gelişim biçimi ve dosyaya yansıyan olgular göz önünde tutulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-HMK"nun 46. maddesinde öngörülen koşullar oluşmadığından davanın esastan reddine,
2-HMK"nun 49. maddesi uyarınca taktiren 700,00-TL disiplin para cezasının davacıdan tahsiline,
3-Davanın reddi nedeniyle alınması gereken 29,20-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 297,00-TL"den düşümü ile kalan 267,80-TL"nin istek halinde davacıya iadesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına takdir olunan 3.500,00-TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,”
dair oybirliği ile verilen 03.05.2016 gün ve 2015/82 E., 2016/29 K. sayılı karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Davacı tarafın temyiz isteminin süresinde olduğunun anlaşılmasından ve dosyadaki tüm belgelerin okunmasından sonra gereği düşünüldü:
Dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekili ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 13. Hukuk Dairesinde açtığı davada, Av. Nuray Demir tarafından müvekkillerinin murisi ... aleyhine vekalet ücreti alacağından dolayı ihtiyati tedbir kararı verilmesinin talep edildiğini ve Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/11 D.iş sayılı dosyasında talebin kabulüne karar verildiğini, müvekkillerinin murisi ...’ün bankadaki parasına, oturduğu Çankaya’daki konutu ile memleketindeki tüm gayrimenkullerine teminatsız bir şekilde ve alacağın çok üstünde orantısız biçimde taşkın ihtiyati tedbir kararı verilerek ...’ün zarara uğramasına neden olunduğunu, davanın dayanağı olan Ankara 16. İcra Dairesinin 2008/2704 sayılı takip dosyasında Av. Nuray Demir’in alacağının 10.780,00 TL olmasına rağmen ...’ün sadece parasına konulan ihtiyati tedbirin bile icra takibinin 15 misline yakın olduğunu, daha sonra müvekkillerinin murisi ... aleyhine Av. Nuray Demir tarafından açılan vekâlet ücretine ilişkin itirazın iptali davasının Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/79 Esas sayılı dosyasında görüldüğünü, mahkemenin esasa ilişkin kararının Yargıtay 13. Hukuk Dairesince bozulduğunu, bozma sonrasında 2010/183 Esas sayısı ile işlem gören dosyada tedbirin kaldırılması için iki kez talepte bulunulmasına rağmen talepleri hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmediğini, bu aşamada Av. Nuray Demir’in ihtiyati tedbirli paradan alacağını tamamen aldığını ve bozmaya göre çoğunu iade etmesi gerektiğini, taşkın ihtiyati tedbirin konmasından dolayı ...’ün zarar gördüğünü, bu zararın bankadaki paranın faiz kaybından, banka teminat mektubu giderinden, teminat mektubuna konu paranın faizsiz bir şekilde bankada tutulmasından, Av. Nuray Demir’in fazladan aldığı paranın geri alınmasına kadar geçen sürede oluşan faiz kaybı ile kur farkından, bu davalar nedeni ile de adliyeye gidiş dönüşler için ödenen taksi ücretlerinden ve taşınmazların üzerindeki tedbirden dolayı satılamamasından kaynaklandığını, haksız ihtiyati tedbirden kaynaklanan tazminat davasının şartlarının tümünün olayda gerçekleştiğini, ilk ihtiyati tedbir kararını veren Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi hâkimi ile esas davada bozmadan önce iki kez, bozmadan sonrada iki kez ihtiyati tedbirin kaldırılması talebini kabul etmeyen Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesi hâkiminin ‘farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar vermeleri nedeni’ ile davalı hazinenin sorumlu olup zararının tazmin edilmesi gerektiğini, ..."ün bozma kararının gereği olarak Av. Nuray Demir"den fazla parasını sağ iken alamadığını, bu nedenle acı ve elem duyduğunu, karar kesinleştikten sonra bir yıllık yasal süre içinde mirasçılar tarafından uğranılan manevi zarara ilişkin bu davanın açıldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili davanın süresinde açılmadığını, iddia edilen zararın dayanağı bulunmadığını, HMK’nın 46. maddesinde belirtilen koşulların oluşmadığını, ayrıca HMK’nın 48. maddesine göre dayanılan sorumluluk nedenlerini ispata yarayacak yeterli delil sunulmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İhbar olunan Hâkim ... yargılama sırasında verilen ara kararların verildiği tarih itibariyle tarafların beyanlarına, delillerine ve yasal mevzuata uygun olarak verildiğini, dava tarihinden ilk kararın verildiği tarihe kadar ileri sürülmeyen sözleşmenin geçersizliği iddiasının temyiz dilekçesi ile ileri sürüldüğünü, bunun üzerine kararın Yargıtay 13. Hukuk Dairesi tarafından bozulduğunu, ihtiyati tedbir kararının Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi Hâkimi ... tarafından verildiğini, sonrasında yapılan yargılama sırasında da tarafların hak ve menfaatleri yönünden her türlü düzenlemenin yapıldığını, bankadaki paranın faiz gelirinden mahrum kalmasının engellendiğini, ihtiyati tedbire konu gayrimenkullerin 3. kişilere devir ve temlikinin önlenmesine yönelik bir karar bulunmadığını, bu hâliyle kararın ihtiyati haciz niteliğinde olduğunu, bozmadan sonraki aşamada vekil tarafından sadece banka hesabı üzerinde bulunan tedbirin kaldırılmasının talep edildiğini, gayrimenkuller üzerindeki tedbirin kaldırılmasına yönelik bir talepte bulunulmadığını, mahkemece taleple bağlı olarak karar verildiğini, hâlen dahi gayrimenkuller üzerine konan ihtiyati tedbirlerin talep bulunmadığından kaldırılmadığını, davacıların murisi ...’ün şayet bir zararı varsa, iş bu zarardan mahkemenin talimatını yerine getirmeyen Dışişleri Bakanlığı Avrupa Konseyi ve İnsan Hakları Genel Müdür Yardımcılığı ile vekillik görevlerini yerine getirmeyen murisin avukatlarının sorumlu olduğunu, bu nedenle HUMK"nın 573/2 maddesi öngörülen şartların gerçekleşmediğini belirterek davanın reddine, davacılar murisinin zararından Dışişleri Bakanlığı Avrupa Konseyi ve İnsan Hakları Genel Müdür Yardımcılığının ve vekilleri olan avukatların sorumlu bulunduğunun tespitine, davanın bu kişilere ihbar edilmesine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 13. Hukuk Dairesince verilen ilk kararda 04.02.1959 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince hâkimlerin sorumluluğuna ilişkin özel hükümlere dayanılarak avukatın dava açabilmesi için vekâletnamesinde bu yetkinin açıkça yazılı bulunması gerektiği, nitelik ve başvuru yerinin farklı olması nedeniyle vekâletnamede yer alan yargıcın şikâyetine ilişkin olan yetkinin, aynı zamanda dava açma yetkisini de içerdiğinin kabul edilemeyeceği, bu tür davalarda bu eksikliğin sonradan tamamlanmayacağı, HMK"nın 74. maddesine göre de vekâletnamede açık yetki bulunmaması hâlinde hâkim ve savcıların eylemi nedeniyle hazine aleyhine dava açılmayacağı, davacı adına dilekçe veren vekilin vekâletnamesinde yargıç ve savcılar hakkında tazminat davası açma yetkisi bulunmadığı gerekçesiyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekilince temyizi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılan temyiz incelemesi sonucunda HMK’nın 74. maddesinde açıkça yetki verilmemesi hâlinde, vekilin hâkimlerin fiilleri sebebiyle Devlet aleyhine tazminat davası açamayacağının kabul edildiği, HMK’nın 114. maddesinin (f) bendinde de vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunmasının dava şartı olarak düzenlendiği, HMK’nın 115. maddesine göre ise uyuşmazlık konusu olan dava şartı eksikliğinin tamamlanabilir bir eksiklik olduğu, ayrıca temyiz dilekçesi ekinde HMK’nın 74. maddesine uygun özel yetki içeren vekâletnamenin davacı vekili tarafından ibraz edilmiş olduğu, bu nedenle işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken, dava dilekçesinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın bozulmasına, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 13. Hukuk Dairesince bozmaya uyularak verilen ikinci kararda, davanın ihbar edildiği Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesi Hâkimi ...’ın 15.12.2014 tarihli HSYK kararı ile Yargıtay üyesi seçildiği, kazandığı yeni statü nedeniyle HMK 47. maddesi gereğince Yargıtay üyeleri aleyhine ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda hâkimlerin hukuki sorumluğuna dayanılarak tazminat davası açılabileceği gerekçesi ile Dairenin görevsizliğine, talep halinde dosyanın kesinleştikten sonra görevli ve yetkili Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekilince temyizi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılan temyiz incelemesi sonucu, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin görevsizlik kararının onanmasına karar verilmiştir.
Görevsizlik kararının kesinleşmesi ve davacılar vekilinin talebi üzerine dosya ilk derece mahkemesi sıfatıyla Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca, HMK’nın 47. maddesinde 6644 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik gereğince, Devlet aleyhine açılan tazminat davasının Yargıtay Başkan ve üyeleri ile kanunen onlarla aynı konumda olanların fiil ve kararlarından dolayı Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesinde ilk derece mahkemesi sıfatıyla görüleceği, HMK 114/1-c maddesine göre mahkemenin görevli olmasının dava şartı olup, her aşamada resen incelenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın usulden reddine, talep hâlinde dosyanın Yargıtay 4. Hukuk Dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verilmiştir.
Bu kararın taraflarca temyiz edilmeksizin kesinleşmesi ve davacılar vekilinin talebi üzerine dosya ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesine gönderilmiştir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesince taraflara ön inceleme duruşma günü tebliğ edilmiş, taraf vekillerinin beyanı alınmış, Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi Hâkimi ...’a davanın ihbarı için dava dilekçesi ekli tebligat çıkarılmıştır.
İhbar Olunan Hâkim ... 2008/11 D.İş sayılı dosyada Nuray Demir"in ihtiyati tedbir talebinin sunulan deliller değerlendirilerek kabulüne karar verildiğini, taşınmazların değerinin D.İş dosyasında tespit edilmesi olanağının olmadığını, takdire dayalı olarak karar verildiğini ve bu tedbir kararının asıl davada Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesince bilahare kısmen kaldırıldığını, davacıların murisini zarara uğratmak kastı ile hareket ettiği yönündeki iddiaların dinlenemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.
İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
SONUÇ: Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alındığından başka harç alınmasına yer olmadığına, tebliğ tarihinden itibaren on beş günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 28.02.2018 gününde oy birliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.