23. Ceza Dairesi 2015/9954 E. , 2016/10409 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : TCK"nın 157/1, 168/1, 52, 53, 58/7. maddeleri uyarınca 2 yıl 8 ay hapis ve 8.000 TL. adli para cezası
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Mağdurun kasiyer olarak çalıştığı işyerine gelen sanığın, 3 TL tutarında iki meyve suyu alıp ödeme yapmak üzere kasaya gelerek mağdura 100 TL"yi uzattığı, hemen akabinde ürünün ne kadar olduğunu sorduğu, mağdurun 3 TL olduğunu söylemesi üzerine 100 TL"yi vermeden bozuk para ile ödeme yapacağını söyleyip 1 TL verdiği, aslında vermediği 100 TL"yi iki 50 TL olarak istemesi üzerine mağdurun ikinci kez bu parayı verdiği, sanığın kalan 2 TL"yi de ödeyip işyerinden ayrıldığı, böylelikle doladırıcılık suçunu işlediği iddia olunan olayda;
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre mahkemenin suç vasfına ve sübuta yönelik kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Sanığın sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-) 02/12/2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun"un 253. maddesinin (b) bendine eklenen 6. alt bendi ile TCK"nın 157. maddesinde düzenlenen basit dolandırıcılık suçunun uzlaştırma kapsamına alınmış olması ve bu düzenlemenin sanık lehine olması karşısında; söz konusu kanun değişikliğine göre, sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
2-) Kabule göre de ;
a-) Temel cezanın belirlenmesinde TCK"nın 61/1. madde ve fıkralarında yer alan ölçütler nazara alınmak suretiyle TCK"nın 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde suçun işleniş biçimi, işlendiği yer ve zaman, suç konusunun önemi, meydana gelen zararın ağırlığı göz önünde bulundurularak sanık hakkında alt ve üst sınırlar arasında hak ve nasafete uygun bir cezaya hükmolunacaktır.
İki sınır arasında temel ceza belirlenirken suçun işleniş biçimi, sanığın kasta dayalı kusurunun yoğunluğu, maddede öngörülen cezanın alt sınırı da nazara alınmak suretiyle, adalet, hak ve nasafet kurallarına uygun bir cezaya hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, yerinde bulunmayan gerekçe ile fiilin ağırlığıyla orantılı olmayacak şekilde alt hadden uzaklaşılarak temel ceza tayin edilerek teşdidin derecesinde yanılgıya düşülmek suretiyle fazla ceza tayini,
b-)Hakkında dolandırıcılık suçundan mahkumiyet kararı verilen sanığın, zararı mahkemenin kabulüne göre de kovuşturma aşaması başlamadan önce gidermiş olması nedeniyle 5237 sayılı TCK"nın 168/1. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümleri uyarınca indirim yapılırken, etkin pişmanlığın soruşturma aşamasında gerçekleştiği kabul edildiğinde ve aynı maddenin ikinci fıkrası da dikkate alındığında, indirim oranının 1/2 oranından daha fazla olması gerektiğinin gözetilmemesi,
c-)TCK"nın 53/1. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarının, Anayasa Mahkemesi"nin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E, 2015/85 sayılı iptal kararı doğrultusunda uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmekle beraber, maddenin (b) fıkrasında yer alan "ve diğer siyasi hakları kullanmaktan" şeklindeki ibarenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi nedeniyle bu husus ve TCK’nın 53. maddesinin 3.fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan" yoksunluğun sanığın sadece kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesi ile değişik 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 06/12/2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.