Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/7658
Karar No: 2019/6651
Karar Tarihi: 26.03.2019

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2016/7658 Esas 2019/6651 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2016/7658 E.  ,  2019/6651 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde 18.09.2012-11.08.2014 tarihleri arasında aralıksız olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir sebep olmadan feshedildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, yıllık izin ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının / bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, yasal süresi içinde davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
    Taraflar arasında dosyada mevcut ibraname konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Türk Hukukunda ibra sözleşmesi 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olup, kabul edilen Yasanın 132 inci maddesinde “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir” şeklinde kurala yer verilmiştir.
    İş ilişkisinde borcun ibra yoluyla sona ermesi ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420 inci maddesinde öngörülmüştür. Sözü edilen hükme göre, işçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür. Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması gerekir.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420 inci maddesinde, iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren bir ay içinde yapılan ibra sözleşmelerine geçerlilik tanınmayacağı bildirilmiştir. Aynı maddede, alacağın bir kısmının ödenmesi şartına bağlı ibra sözleşmelerinin (ivazlı ibra), ancak ödemenin banka kanalıyla yapılmış olması halinde geçerli olacağı öngörülmüştür.
    İşverence yapılacak olan ödemelerin banka yoluyla yapılması zorunluluğunun getirilmesi, ibranamenin geçerliliği noktasında sonuca etkilidir. Ancak banka dışı yollarla yapılan ödemelerde de borç ibra yerine tamamen veya kısmen ifa yoluyla sona ermiş olur.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra düzenlenen ibra sözleşmeleri için yasal koşulların varlığı aranmalıdır.
    Somut uyuşmazlıkta, ibraname 26.02.2014 tarihli olup Yeni Borçlar Kanunu döneminde imzalanmıştır. Dosya kapsamında banka ödemesine dair belge bulunmamaktadır. Dava dilekçesinde davacının işverenin baskısı sebebiyle bir kısım evrakları okumadan imzalamak zorunda kaldığı ifade edilmiş, davalı ise davacının tüm haklarının ödendiğini savunmuştur.
    Mahkemece dosya kapsamındaki ibranamenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 420 vd maddelerine göre geçersiz olduğu gerekçesiyle ibranameye değer verilmeden ve ibraname içeriğindeki ödeme miktarları dikkate alınmadan sonuca gidilmiştir. Gerçekten de dosya kapsamında mevcut ‘ibraname’ başlığını taşıyan 26.02.2014 tarihli belge incelendiğinde, belgede, davacının işten ayrılma şeklinin ‘ayrılma’ çıkış tarihinin ‘24.02.2014’ olarak ifade edildiği, hak edilmiş ücret-fazla mesai ücreti açıklaması ile 400,00 TL, kullanılmayan izin ücreti açıklaması ile 100,00 TL, sosyal haklar açıklaması ile 60,00 TL, kıdem tazminatı açıklaması ile 800,00 TL olmak üzere toplam 1.360,00 TL ödeme miktarının tablo ile belirtildiği, tablo bölümünün sonunda matbu olarak davacının “24.02.2014 tarihinden beri çalıştığım işyerinden yukarıda gösterilen şekilde ayrıldım. Çalışmaya başladığım tarihten bugüne kadar geçen çalışma sürem içindeki bütün ücretlerimi ve her türlü sosyal hakkım ile hafta tatili ve genel tatil günlerine ait ücretlerimi ayrıca yapmış olduğum fazla mesai ücretlerim ile yıllık izin ücretlerimi ve ayrılış esnasında hak etmiş olduğum ve yukarıda belirtilen istihkaklarımı eksiksiz aldım. İşyerinden, Kanun ve hizmet akdinden doğan hiçbir şekil ve nam altında herhangi bir alacağım kalmadığını, maddi ve manevi herhangi bir hak talebinde bulunmayacağımı beyanla işyerini geçmişe dönük olarak ibra ederim” şeklindeki ibra beyanı ile imzasının bulunduğu görülmektedir. İbra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmediği, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılmadığı açık olduğuna göre, ibranamenin geçerli olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Bu bakımdan mahkemece ortada geçerli bir ibra belgesinin bulunmadığı sonucuna varılması isabetlidir. Ne var ki anılan ibranamede ödendiği belirtilen miktarlar hakkında davacı asilin beyanı alınmadan sonuca gidilmesi yerinde görülmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 31. maddesine göre hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü bulunmaktadır. Somut olay yönünden bu yükümlülük çerçevesinde davacı asil çağrılarak beyanı alınmalı, davacı asile belgede ödendiği bildirilen miktarları tahsil edip etmediği sorularak ödeme yapılıp yapılmadığı açıklığa kavuşturulmalı, davacının söz konusu miktarları tahsil ettiği yönünde beyanda bulunması halinde bu tutarlar hesaplanan alacaklardan mahsup edilerek sonuca gidilmeli, aksi takdirde şimdi olduğu gibi karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi yerinde olmadığından, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 26.03.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi