
Esas No: 2016/7643
Karar No: 2019/6644
Karar Tarihi: 26.03.2019
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2016/7643 Esas 2019/6644 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde plent operatörü olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir sebep olmadan feshedildiğini, aylık net ücretinin 1.800,00 TL olduğunu ileri sürerek, kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti, yıllık izin ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının plent operatörü olmayıp düz asafalt işçisi olarak asgari ücret ile çalıştığını, iş sözleşmesinin iş bitimi sebebiyle sona erdiğini, davacının işvereni ibra ettiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Karar, yasal süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında davacıya ödenen aylık ücret miktarı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda, davacı davalıya ait işyerinde plent operatörü olarak aylık 1.800,00 TL net ücretle çalıştığını ileri sürmüş, davalı ise davacının düz asfalt işçisi olarak çalıştığını, aylık ücretinin ise asgari ücret olduğunu savunmuştur. Mahkemece tanık anlatımları ile Karayolları 4. Bölge Müdürlüğünün yazısı doğrultusunda davacının ücret miktarının aylık net 1.800,00 TL olduğu kabul edilmiş ise de, bu kabul şekli dosya içeriği ile bağdaşmamaktadır. Dosyada mevcut 2010 yılı Aralık ayına ait ücret hesap pusulasına göre davacının aylık brüt ücretinin 2.205,00 TL olduğu görülmektedir. Ücret hesap pusulasında imza bulunmamakta ise de, davacının işyerinde plent operatörü olarak çalıştığı dikkate alındığında, aylık ücret miktarının brüt 2.205,00 TL olarak kabulü dosya kapsamına uygun düşecektir. Mahkemece, yetersiz emsal araştırmasına ve tanık anlatımına göre aylık brüt ücretin 2.514,30 TL olarak belirlenmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
3-Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık kıdem tazminatı hesabına esas ücretin belirlenmesi noktasındadır.
Kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması gereken ücret, işçinin brüt ücretidir. O halde, kıdem tazminatı, işçinin fiilen eline geçen ücreti üzerinden değil, sigorta primi, vergi sendika aidatı gibi kesintiler yapılmaksızın belirlenen brüt ücret göz önünde tutularak hesaplanır.
Kıdem tazminatına esas alınacak olan ücretin tespitinde 4857 sayılı İş Kanunu"nun 32. maddesinde sözü edilen asıl ücrete ek olarak işçiye sağlanan para veya para ile ölçülebilen menfaatler göz önünde tutulur. Buna göre ikramiye, devamlılık arz eden prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı, kira, aydınlatma, servis yardımı, yemek yardımı ve benzeri ödemeler kıdem tazminatı hesabında dikkate alınır. İşçiye sağlanan özel sağlık sigortası yardımı ya da hayat sigortası pirim ödemeleri de para ile ölçülebilen menfaatler kavramına dahil olup, tazminata esas ücrete eklenmelidir. Satış rakamları ya da başkaca verilere göre hesaplanan prim değişkenlik gösterse de, kıdem tazminatı hesabında genişletilmiş ücret kavramı içinde değerlendirilmelidir. Diğer taraftan kıdem tazminatına esas ücrete, asgari geçim indirimi ve fazla çalışma ücreti eklenerek hesaplama yapılması hatalıdır.
Somut uyuşmazlıkta, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacıya yapılan günlük yemek yardımının 6,00 TL olduğu kabul edilerek, buna göre kıdem tazminatı hesabına esas ücret miktarı belirlenmiştir. Ancak dosya kapsamına göre mahkemece yemek bedeli konusunda herhangi bir araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır. Yemek bedeli konusunda herhangi bir araştırma yapılmadan bilirkişi heyeti tarafından resen belirlenen rakamların kıdem tazminatı hesabına esas ücrete ilave edilmesi yerinde değildir. Bu itibarla fesih tarihindeki bir günlük yemek ücretinin miktarı Lokantacılar Odasından sorulmalı, verilecek cevaba göre, kar payının düşülmesinden sonra belirlenecek yemek bedeli tazminat hesabına esas ücrete ilave edilmelidir. Eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi yerinde değildir.
Diğer taraftan, hükme esas alınan bilirkişi raporunda yemek ücretinin yanında günlük 2,00 TL barınma bedeli belirlenerek kıdem tazminatına esas ücrete ilave edilmiştir. Dosya kapsamına göre yol yapım işinde plent operatörü olarak çalışan davacının, davalıya ait şantiyede barındığı tespit edilmektedir. Yargılama sırasında dinlenen tanıklar da davacının asfalt üretim bölümünde plent operatörü olarak çalıştığını ve davalı işverene ait şantiyede barındığını ifade etmiş olup, bu konuda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak davalı işverenin yol yapım işinde faaliyet gösterdiği, davacının da asfalt üretiminde çalıştığı, üretilen asfaltın kamyonlar aracılığıyla serileceği yere götürüldüğü tanıklarca ifade edilmiştir. Buna göre somut olayda, davacının işin niteliğinden doğan bir sebeple şantiyede barındığı açıktır. Esasen şantiye sözcüğü “ev, fabrika, baraj vb gibi yapıların yapımının sürdüğü yer” yahut “inşa durumundaki ev, fabrika, baraj vb her türlü yapı” anlamını taşımaktadır. Konut sözcüğü ise, “insanların içinde yaşadıkları ev, apartman vb gibi yer, mesken” anlamında kullanılır. Görüldüğü gibi şantiye sözcüğü, daha çok henüz tamamlanmamış ve yapımı süren herhangi bir yapı ile ilintilidir. Somut olayda işçiye tahsis edilen yerin ise, konut veya lojman olarak nitelenmesi mümkün değildir. Zira işçinin şahsen kendisine (veya ailesine) tahsis edilen normal yaşam ortamı dışında, konut veya lojman niteliğini haiz olmayan şantiye alanında barınması söz konusudur. Bu halde barınmanın, işçiye sağlanan bir menfaat olma niteliğinden çok, işin niteliğinden kaynaklanma özelliği ağır basmaktadır. Hal böyle iken barınma ücretinin kıdem tazminatı hesabına esas ücretin belirlenmesinde parayla ölçülebilir ek menfaat olarak kabulü yerinde değildir. Mahkemece hatalı hukuki değerlendirme yapılarak, şantiyede barınma ücretinin kıdem “işçiye sağlanan para veya para ile ölçülebilen menfaat” olarak değerlendirilmesi suretiyle, kıdem tazminatı hesabına esas ücrete, “barınma ücreti” adı altında 2,00 TL ilave edilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de, kıdem tazminatı hesabına esas ücrete eklenecek bir günlük yardım miktarı belirlenirken, günlük yardımın o ayda fiilen çalışılan gün sayısı ile çarpılmasından sonra, bulunan rakamın otuza bölünmesi suretiyle hesaplanması gerektiği dikkate alınmalıdır.
Temyiz edilen kararın yukarıda belirtilen sebeplerden bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26.03.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.