Esas No: 2021/4760
Karar No: 2021/4094
Karar Tarihi: 15.09.2021
Danıştay 10. Daire 2021/4760 Esas 2021/4094 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2021/4760
Karar No : 2021/4094
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1) …
2) … 3) …
4) …
VEKİLLERİ : Av. …
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …Komutanlığı
VEKİLLERİ : 1) Av.
…İl Jandarma Komutanlığı
2) Av. …
İSTEMİN KONUSU : …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, yakınları …'un 06/11/2013 tarihinde sürücü olarak içinde bulunduğu …plaka sayılı araç ile Hakkari - Çukurca karayolu üzerinde seyir halinde iken Hakkari ili, …Jandarma Karakol Komutanlığı'na bağlı askerler tarafından yapılan dur ihtarına uymaması sonrasında askerler tarafından açılan ateş neticesinde hayatını kaybetmesinde davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek davacılardan anne …için 1.000,00 TL (miktar artırım dilekçesi ile 29.833,00 TL) maddi, 50.000,00 TL manevi, baba …için 1.000,00 TL (miktar artırım dilekçesi ile 28.567,00 TL) maddi, 50.000,00 TL manevi, kardeşler …ve …için ayrı ayrı 20.000,00 TL manevi, cenaze ve defin giderleri için 1.000,00 TL maddi olmak üzere 59.400,00 TL maddi, 140.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararıyla, Danıştay Onuncu Dairesinin 20/06/2017 tarih ve E:2016/12437, K:2017/3269 sayılı bozma kararına uyularak, davacıların cenaze ve defin giderleri için talep ettikleri 1.000,00 TL maddi tazminatın davacılar tarafından belgelendirilememiş olması nedeniyle reddine, davacılardan anne …ve baba …'un destekten yoksun kalma zararlarının tespitine yönelik Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen 01/02/2016 tarihli bilirkişi raporu uyarınca …'un 29.833,37 TL, …'un 28.567,08 TL olmak üzere toplam 58.400,45 TL maddi zararlarının bulunduğu, Mahkemece takdiren %25 müterafik kusur oranı gözetilerek …ve …için toplam 43.800,33 TL maddi tazminat ile …ve …için ayrı ayrı 22.500,00 TL, …ve …için ayrı ayrı 11.250,00 TL olmak üzere toplam 67.500,00 TL manevi tazminatın davalı idareye başvuru tarihi olan 24/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin istemlerinin reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDEN DAVACILARIN İDDİALARI : Davacılar tarafından, cenaze ve defin giderlerinin taraflarınca faturalandırılamasa bile mahkemece re’sen araştırılması gerektiği, Mahkemece konuya ilişkin araştırma yapılmaksızın cenaze ve defin giderlerine yönelik istemlerinin reddedildiği, müteveffanın dava dışı 3. kişi olup müterafik kusurunun davacıların destekten yoksun kalma paylarını etkilememesi gerektiği, yaşanan olay karşısında manevi tazminat istemlerinin kabulüne karar verilmesi gerektiği halde kısmen kabulüne dair verilen kararla takdir edilen manevi tazminat tutarının sembolik kaldığı ileri sürülmektedir.
TEMYİZ EDEN DAVALININ İDDİALARI : Davalı idare tarafından, dava konusu olayda gerekli uyarı ve ikazların yapıldığı, müteveffanın kaçmaya çalışmasıyla olaya kendisinin sebebiyet verdiği, müteveffanın kusuru neticesinde zarar ile idari faaliyet arasındaki illiyet bağının kesildiği, davanın reddine karar verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN SAVUNMALARI : Taraflarca savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve hukuka uygun bulunan İdare Mahkemesi kararının yasal faizin başlangıç tarihi yönünden düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten, dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosyanın tekemmül ettiği görülmekle davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
İLGİLİ MEVZUAT:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine yönelik kısmı usul ve hukuka uygun olup, taraflarca ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemektedir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar" başlıklı 49. maddesi, 1. fıkrası, (b) bendinde, temyiz incelemesi sonunda kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa Danıştay'ın kararı düzelterek onayacağı hükme bağlanmıştır. İdare Mahkemesince davacılardan …ve …'un destekten yoksun kalma zararlarının belirlenmesi için Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen 01/02/2016 tarihli raporda …'un 29.833,37 TL, …'un 28.567,08 TL destekten yoksun kalma zararının hesaplanması üzerine davacıların 12/02/2016 havale tarihli dilekçe ile dava dilekçesinde …için 1.000,00 TL olarak istenen maddi tazminat miktarının 28.833,00 TL artırılarak 29.833,00 TL olarak, …için 1.000,00 TL olarak istenen maddi tazminat miktarının 27.567,00 TL artırılarak 28.567,00 TL olarak, belirlenmesinin istenildiği, miktar artırım dilekçesinin davalı idareye 24/02/2016 tarihinde tebliğ edildiği, Danıştay Onuncu Dairesinin 20/06/2017 tarih ve E:2016/12437, K:2017/3269 sayılı bozma kararına uyularak, Mahkemece takdiren %25 müterafik kusur oranı gözetilerek …ve …'un maddi tazminat istemlerinin kısmen kabulüyle toplam 43.800,33 TL maddi tazminatın davalı idareye başvuru tarihi olan 24/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verildiği görülmektedir.
Ancak, Danıştay Onuncu Dairesinin 20/06/2017 tarih ve E:2016/12437, K:2017/3269 sayılı bozma kararına uyularak, Mahkemece takdiren %25 müterafik kusur oranı gözetilerek …ve …'un maddi tazminat istemleri için belirlenen toplam 43.800,33 TL maddi tazminatın, miktar artırımı dilekçesi öncesi istenen 2.000,00 TL'lik kısmının idareye başvuru tarihi olan 24/12/2013 tarihinden itibaren, miktar artırımı dilekçesi ile artırılan 41.800,33 TL'lik kısmının ise miktar artırımı dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği 24/02/2016 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi gerekirken, temyize konu kararın, kabul edilen maddi tazminat miktarının tamamının yasal faiz başlangıcının davalı idareye başvuru tarihi olarak belirlenmesine ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Bu durum yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi, 1. fıkrası, (b) bendi uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
Yukarıda belirtilen nedenlerle İdare Mahkemesince verilen gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 4. numaralı kısmında yer alan "Hükmedilen 43.800,33 TL maddi tazminatın davalı idareye başvuru tarihi olan 24/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine, (Nitekim faizin başlangıç tarihine ilişkin Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 09/06/2020 tarih ve E:2019/53, K:2020/853 sayılı kararı da bu yöndedir.)" kısmının "Hükmedilen 43.800,33 TL maddi tazminatın, miktar artırımı dilekçesi öncesi istenen 2.000,00 TL'lik kısmının davalı idareye başvuru tarihi olan 24/12/2013 tarihinden itibaren, miktar artırımı dilekçesi ile arttırılan 41.800,33 TL'lik kısmının ise miktar artırımı dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği 24/02/2016 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine" şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların davanın esasına ilişkin temyiz istemlerinin REDDİNE,
2. Davalı idarenin temyiz isteminin davanın miktar artırım dilekçesi ile artırılan kısmının faiz başlangıç tarihi yönünden kabulüne,
3. …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı temyize konu kararının hüküm fıkrasının 4. numaralı kısmında yer alan "Hükmedilen …TL maddi tazminatın davalı idareye başvuru tarihi olan 24/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine, (Nitekim faizin başlangıç tarihine ilişkin Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 09/06/2020 tarih ve E:2019/53, K:2020/853 sayılı kararı da bu yöndedir.)" kısmının "Hükmedilen …TL maddi tazminatın, miktar artırımı dilekçesi öncesi istenen …TL'lik kısmının davalı idareye başvuru tarihi olan 24/12/2013 tarihinden itibaren, miktar artırımı dilekçesi ile arttırılan …TL'lik kısmının ise miktar artırımı dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği 24/02/2016 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine" şekilinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesi, 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 15/09/2021 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(X)-KARŞI OY :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği kuralı yer almakta olup, anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, görevli olmayan adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibarıyla yasal faiz uygulanması, Danıştay’ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
Dava şartı olan ön karar için idareye yapılan başvuruda ihlal edilen hakkın yerine getirilmesinin istenilmesi esas olup, idare ile işin esasında ihtilafa düşüldükten, başka bir ifadeyle idare tazminat istemi karşısında direnmeye (temerrüde) düşürüldükten sonra davacının tazminat miktarını dava açarken serbestçe tayinine hukuki bir engel bulunmamaktadır. Nitekim Danıştay’ın yerleşik içtihatları da bu doğrultudadır.
AİHM tarafından, devletin sorumluluğuna ilişkin tam yargı davalarında talep edilen tazminatın daha yüksek olduğunun dava devam ederken anlaşılması durumunda, davacıya talep edilen miktarı arttırma hakkı verilmemesinin adil yargılanma hakkının ihlali olarak kabul edilmesi nedeniyle istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı Kanun'un 16. maddesinin 4. fıkrasına 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile, “Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.” cümlesi; aynı Kanun'un 5. maddesi ile de, 2577 sayılı Kanuna Geçici 7. madde olarak, “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dahil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır.” cümlesi eklenmiştir.
Aktarılan düzenlemeyle, nihai karar verilinceye kadar harcı ödenmek ve bir defaya mahsus olmak üzere, “süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin” dava dilekçesinde gösterilen tazminat miktarının artırılmasına imkan verilmektedir. Böylelikle, artırılan miktar açısından da dava dilekçesinin verildiği tarihteki hukuksal koşullar geçerli bulunmaktadır.
Yapılan bu açıklamalar karşısında, miktar artırımına ilişkin dilekçenin yeni bir dava niteliğinde olmayıp mevcut davada talep edilen tazminat miktarının ıslah suretiyle artırımına olanak sağlayan yasal bir hakkın kullanımına ilişkin olduğu da göz önünde bulundurulduğunda, artırılan tazminat miktarı yönünden davanın kabul edilmesi halinde, yasal faizin başlangıcının bu miktar yönünden de, idarenin uyuşmazlığın esasında ihtilafa, bir başka anlatımla temerrüde düştüğü tarih olduğu; aksi bir durumun hakkaniyete aykırı olacağı sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla; olayda, davacılara ödenecek maddi tazminatın yasal faiz başlangıcının, miktar artırımına ilişkin dilekçe ile artırılan tazminat miktarı yönünden de, davalı idareye başvuru tarihi olan 24/12/2013 tarihi olduğu, dolayısıyla mahkeme kararında bu yönüyle de hukuka aykırılık bulunmadığı, kararın bu kısmının da onanması gerektiği oyuyla düzelterek onama yönündeki Daire kararına bu yönden katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.