Esas No: 2021/2011
Karar No: 2021/1468
Karar Tarihi: 15.09.2021
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/2011 Esas 2021/1468 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/2011
Karar No : 2021/1468
TEMYİZ İSTEMİNDE BULUNANLAR : I- (DAVACI): … Odaları Birliği
(…)
VEKİLİ: Av. …
II-(DAVALILAR):
1- … Bakanlığı
2- … Başkanlığı
VEKİLLERİ: Huk.Müş. Av….
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Sekizinci Dairesinin 21/01/2021 tarih ve E:2017/7440, K:2021/243 sayılı kararının taraflarca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 11/02/2017 tarih ve 29976 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 478 Seri Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nin, 4.5.1.1.maddesinin üçüncü fıkrasında geçen “meslek mensubu hakkında söz konusu ceza işleminin uygulanması için” ibaresinin, 4.5.1.1. maddesinin dördüncü ve beşinci fıkralarının, 4.5.2.3. maddesinin ikinci fıkrasının, 4.5.2.4. maddesinde geçen “meslekten çıkarma cezasının uygulanmasını sağlamak üzere” ibaresinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 21/01/2021 tarih ve E:2017/7440, K:2021/243 sayılı kararıyla;
Dava Konusu Tebliğin 4.5.1.1. maddesinin dördüncü fıkrası ile 4.5.2.3. maddesinin ikinci fıkrasının incelenmesi:
Dava konusu edilen Genel Tebliğin, sahte belge düzenleme eylemine iştirak etme fiili nedeniyle meslek mensubu hakkında geçici olarak mesleki faaliyetten alıkoyma cezasının düzenlendiği 4.5.1.1. maddesinin 4. fıkrası ile meslekten çıkarma cezasının düzenlendiği 4.5.2.3. maddesinin 2. fıkrasında disiplin hukukunun olmazsa olmaz kurallarından biri olarak kabul edilen savunma hakkının meslek mensubuna tanınması gerekirken bu hususta yapılan eksik düzenleme nedeniyle dava konusu Tebliğ hükümlerinde bu kısım yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı;
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 153/A maddesinin beşinci ve sekizinci fıkralarında da söz konusu yaptırımların uygulanmasında 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu'nda yer alan usullerin tatbik edileceğinin kurala bağlandığı görüldüğünden; bu hususta dava konusu Tebliğin 4.5.1.1. maddesinin 4. fıkrasında, ilgili meslek mensubuna üç yıl süreyle geçici olarak mesleki faaliyetten alıkoyma cezasının verildiği tarihin üç yıllık sürenin başlangıç tarihi olarak kabul edileceği yolundaki hüküm ile 4.5.2.3. maddesinin 2. fıkrasında, meslek mensubunun tekrar eden iştirak fiili nedeniyle meslekten çıkarma cezasının uygulanacağını belirten ancak söz konusu meslekten çıkarma cezasının itiraz ve cezanın kesinleşme sürecine ilişkin hüküm ihtiva etmeyen eksik düzenlemesinde hukuka uyarlık bulunmadığı;
Kanun'da meslek mensubunun bağlı bulunduğu odaya ilgili meslek mensubu hakkında uygulanacak cezanın hangi zaman dilimi içerisinde uygulanacağına yönelik herhangi bir süre sınırlaması getirilmemişken, beş iş günü içinde meslek mensubu hakkında ceza uygulanmasına yönelik getirilen düzenlemenin dayanak Kanun maddesini aşar nitelikte düzenlendiği anlaşıldığından, dava konusu Tebliğ hükümlerinde bu yönden de hukuka uyarlık bulunmadığı;
Dava konusu Tebliğin 4.5.1.1. maddesinin üçüncü fıkrası ile 4.5.2.4. maddesinin incelenmesi:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 153/A maddesinin beşinci ve sekizinci fıkralarında meslek mensuplarına uygulanacak disiplin cezaları yönünden öngörülen emredici nitelikteki hükümler de dikkate alındığında, ilgili meslek mensubunun kesinleşen iştirak eyleminin vergi dairesi başkanlıkları yahut defterdarlıklar aracılığıyla Gelir İdaresi Başkanlığına bildirilmesi üzerine Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından ilgili meslek mensubu hakkında söz konusu disiplin cezasının uygulanmasını teminen durumdan ilgili meslek mensubunun bağlı bulunduğu Odanın haberdar edilerek gereğinin yerine getirilmesini amaçlayan Tebliğ hükümlerinde hukuka aykırılık görülmediği;
Dava konusu Tebliğin 4.5.1.1. maddesinin beşinci fıkrasının incelenmesi:
Tebliğ hükmünde atıf yapılan Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu Disiplin Yönetmeliği'nin 12. maddesinde, meslek mensupları hakkında uygulanacak geçici olarak mesleki faaliyetten alıkoyma, yeminli sıfatının kaldırılması ve meslekten çıkarma cezaları yönünden, cezanın kesinleşmesini müteakiben ilgili meslek Odası tarafından tedbir mahiyetinde yapılacak iş ve işlemler ile ilgili meslek mensubunun cezanın gereklerine uygun olarak yerine getirmesi gereken birtakım yükümlülüklerine yer verilmiş olup; dava konusu Tebliğ hükümleri ile iştirak fiili kesinleşen meslek mensupları yönünden "mesleki faaliyetten alıkoyma" ve "meslekten çıkarma" cezaları öngörüldüğünden söz konusu cezaların ilgili meslek Odası tarafından verilmesi ve cezanın kesinleşmesini müteakip meslek mensubu ve meslek Odası tarafından izlenmesi gereken hukuki prosedürü ihtiva eden dava konusu Tebliğ hükümlerinde, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 153/A maddesinin beşinci ve sekizinci fıkralarında yer alan söz konusu cezaların verilmesinde 3568 sayılı Kanun'da yer alan usullerin tatbik edileceği yönündeki düzenleme de dikkate alındığında hukuka aykırılık görülmediği;
Gerekçesiyle, dava konusu 478 Seri Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nin 4.5.1.1. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "meslek mensubu hakkında söz konusu ceza işleminin uygulanması için" ibaresi, 4.5.1.1. maddesinin beşinci fıkrası ile 4.5.2.4. maddesinde yer alan "meslekten çıkarma cezasının uygulanmasını sağlamak üzere" ibaresinin iptali istemi yönünden davanın reddine, dava konusu diğer düzenlemelerin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından, Anayasa'nın 135. maddesinde mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, bu konuda gerekli çalışmaları yapmak, tedbirleri almak, meslek disiplini ve ahlakını korumak görevinin Birlik görevleri arasında sayıldığı, 3568 sayılı Kanun'un 26. maddesinde ise, disiplinle ilgili kararları alma ve ceza verme yetkisinin Oda Disiplin Kurullarına ait olduğu, meslek mensupları hakkında Oda ve Birlik Disiplin Kurullarınca yapılan inceleme sonucunda disiplin cezası verilmesi gerekirken, dava konusu düzenlemelerle, meslek mensubuna verilecek disiplin cezasının doğrudan Gelir İdaresi Başkanlığı'nın talimatına bağlı kılındığı, bu durumun Anayasa'nın 135. maddesi ile meslek kuruluşuna verilen mesleki disiplini sağlama görevine aykırı olduğu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 153/A maddesinde meslek mensupları için öngörülen cezaların uygulanmasında 3568 sayılı Kanun'da yer alan usullerin tatbik edileceği zorunlu kılınmış olmasına rağmen Tebliğ ile sadece bir bildirimle Gelir İdaresi Başkanlığı'nın yetkilendirilmiş olmasının dayanak Kanun'a aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
Davalı idareler tarafından, meslek mensupları hakkında eylemleri nedeniyle inceleme raporu düzenlenebilmesi için savunmalarının alınmasının zorunlu olduğu, öte yandan 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 153/A maddesi uygulamasının 3568 sayılı Kanun'un 48. maddesi ile eşdeğer bir hüküm içermediği, meslek mensuplarının Vergi Usul Kanunu'nun 153/A maddesi kapsamında düzenlenen raporlara karşı dava açabildikleri ve yargı yeri önünde kendilerini savunabildikleri; "beş iş günü" ibaresinin, ceza verilmesi kesinleşmiş olan bir konuda ilgili odaya bildirimde bulunulması ile oda disiplin kurullarının hızlı bir şekilde karar almasını ve söz konusu cezanın uygulanmasını sağlamaktan ibaret olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
Davalı idareler tarafından, Danıştay Sekizinci Dairesince verilen ret kararının usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ: Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2. Danıştay Sekizinci Dairesinin 21/01/2021 tarih ve E:2017/7440, K:2021/243 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 15/09/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.