Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2016/668 Esas 2017/1114 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
15. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/668
Karar No: 2017/1114
Karar Tarihi: 14.03.2017

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2016/668 Esas 2017/1114 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili için yürütülen icra takibinde yapılan itirazın iptal edilmesi, takibin devamı ve %20 icra inkâr tazminatının davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Mahkeme kararı, gerekçesiz olduğu gerekçesiyle temyiz eden taraflar yararına bozulmuştur. Kararın nasıl yazılacağına dair Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesi açıklanmıştır. Karar, gerekçeli olmalıdır ve tarafların iddia ve savunmalarıyla delilleri tartışılmalıdır. Kararın hukuki dinlenilme hakkının sağlanması açısından önemi vurgulanarak, Anayasa'nın 141. maddesine de işaret edilmiştir. Kararda maddi olguların nasıl nitelendirildiği, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığı ortaya konulmalı ve maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantı açıklanmalıdır. Kanun maddeleri olarak, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. ve Anayasa'nın 141. maddeleri belirtilmiştir.
15. Hukuk Dairesi         2016/668 E.  ,  2017/1114 K.

    "İçtihat Metni"


    Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

    - K A R A R -

    Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili için yürütülen icra takibine yapılan itirazın iptâli, takibin devamı ve %20 icra inkâr tazminatının davalıdan tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiştir.
    Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.
    Mahkeme kararı belli bir şekle uygun olarak yazılmalıdır. Kararın nasıl yazılacağı konusundaki şekil 6100 sayılı HMK"nın 297. maddesinde gösterilmiş olup, bunlar arasında en önemlilerinden biri de kararların gerekçeli olmasıdır. Kararın açık ve gerekçeli olması hukuki dinlenilme hakkının sağlanması açısından önemlidir. Tarafların ileri sürdüğü iddia ve savunmalar ve bunların dayandıkları deliller, kararda tartışılıp gerekçeleri açıklandığı ölçüde karar, hukuki dinlenilme hakkına uygun bir karar olacaktır. İddia ve savunmaların kararda tartışılması, gösterilen delillerin incelenmesi, neden bir kısmının diğerine üstün tutulduğunun belirtilmesi ancak gerekçeyle mümkün olacaktır. Mahkeme kararının gerekçeli olması hususu 6100 sayılı HMK"nın 297. maddesinde belirtildiği gibi aynı zamanda Anayasa"nın 141. maddesinin de amir hükmü gereğidir. Bu nedenlerle; mahkeme kararları tarafların iddia ve savunmalarının özetini, tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri mutlaka kapsamalıdır. Gerekçe sayesinde kararların doğru olup olmadığı denetlenebilir. Gerekçesiz bir kararın Yargıtay tarafından denetlenmesi de mümkün değildir. Gerekçe, doyurucu olmalı, kararın neden, nasıl, hangi hukukî gerekçeyle ve hangi deliller değerlendirilmek suretiyle verildiği hususlarını içermelidir. Bu hususları içermeyen kararların gerekçeli olduğundan bahsedilemez. Ayrıca kararda maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiği, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığı ortaya konulmalı, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantı açıklanmalıdır. Tarafların o dava yönünden hukuk düzenince hangi nedenle haklı ya da
    ./..
    s.2

    15.H.D.
    2016/668
    2017/1114

    haksız olduğunu anlayıp değerlendirilebilmeleri ve Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimi yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçenin bulunması bu yasal ve Anayasal düzenleme karşısında zorunludur. Aksi halde, kararın gerekçeli olduğundan bahsetmek mümkün değildir. Yeri gelmişken maddi olgular ile hüküm arasındaki bağlantıyı açıklamayan sadece yapılan yargılamayı özetleyen gerekçenin de yeterli olmadığı ve doktrinde zahiri gerekçe (görünürde gerekçe) olarak adlandırıldığı unutulmamalıdır. Tüm bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere tarafların mahkemece hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilmeleri ve Yargıtay"ın kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığının denetlenmesi ancak kararın gerekçeli olmasıyla mümkündür. Gerekçesi olmayan ya da görünürde gerekçeli olan kararların Yargıtay"ca denetimi yapılamaz.
    Bu anlatımlar ışığında somut olaya gelince; kararın gerekçe bölümünde işin esasıyla ilgili kabul gerekçesi bulunmamakta sadece icra inkar tazminatını red gerekçesi yazılmış olup bu gerekçenin az yukarıda bahsedilen niteliklerde olduğundan söz edilemez. Gerekçesi olmayan bu kararın temyiz incelemesi de yapılamaz.
    Gerekçesiz karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı bulunmuş kararın temyiz eden taraflar yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden taraflar yararına BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 14.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.