13. Hukuk Dairesi 2019/4640 E. , 2020/2364 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalıya ait taşınmazın satışına aracılık etme hususunda davalı ile sözleşme imzalandığını, ancak davalının sözleşmeye konu taşınmazı habersiz satmış olduğu halde sözleşmedeki %6+Kdv tutarındaki bedeli ödemediğini, davalı tarafa bu hususta ihtarname gönderildiğini, yine davalı tarafça gönderilen cevabi ihtarnameyle taleplerinin reddedildiğini, bu nedenle temerrüde düşmüş davalı aleyhine icra takibine geçildiğini ileri sürerek; davalının icra takibine vaki haksız itirazının iptaline, takip konusu alacağın %20"sinden az olmamak üzere tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, Bodrum 2. İcra Müdürlüğü"nün 2014/3071 esas sayılı takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın 59.583,37 TL yönünden iptali ile takibin bu yönden devamına, 59.583,37 TL"nin %20"si oranında icra inkar tazminatının davalı taraftan alınarak davacı tarafa ödenmesine, davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış; 297. maddenin 2. fıkrası ile "Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir" hükmü getirilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı taraf, 2.1.2014 tarihli sözleşmeden kaynaklanan cezai şart ve ihtarname masrafı ile işlemiş faizin tahsili için davalı hakkında icra takibi başlattığını, ancak davalının haksız olarak icra takibine itiraz ettiğini iddia ederek, yapılan itirazın iptali ile dava konusu takibin devamına ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; ancak hüküm fıkrasında hükmedilen kalemler ayrı ayrı gösterilmeden işlemiş faiz alacağı da asıl alacağa eklenmek suretiyle faize faiz yürütülecek şekilde karar verilmiştir. Yukarıda açıklanan yasal düzenleme gözetilmeksizin davacının icra takibine konu taleplerinin hüküm fıkrasında ayrı ayrı yazılmak suretiyle karar verilmesi gerekirken, mahkemece yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
3-Dava, cezai şart bedelinin tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasında düzenlenen 2.1.2014 tarihli sözleşmenin 4. maddesinde davalının iş bu yetki belgesinde belirtilen yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde taşınmazın satış bedelinin %6+KDV’sine denk düşen 88.500,00 TL’yi cezai şart olarak ödeyeceği kararlaştırılmıştır. Her ne kadar mahkemece, cezai şarttan tenkis yapılması gerektiğinden bahisle indirime gidilmiş ise de, yapılan tenkis %3 komisyon üzerinden yapılmıştır. Oysa sözleşmede 88.500,00 TL’nin cezai şart olarak kabul edildiği dikkate alınarak mahkemece, sözleşmede öngörülen ve dava konusu yapılan cezai şarttan TBK"nın 182/son maddesi gereğince indirim yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
4-Mahkemece, davalının sözleşmeye aykırı davranarak davacıyı devre dışı bırakmak suretiyle taşınmazı dava dışı kişiye satması nedeniyle davacının sözleşmede belirtilen cezai şarta hak kazandığı tespit edilmiş; ancak, talep edilen cezai şart fahiş görülerek takdiri indirim uygulanmak suretiyle tenkis edilmiştir. Bu durumda tenkise tabi alacak likit olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilemez. Mahkemece, bu hususun gözardı edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2, 3 ve 4 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davalı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.