21. Hukuk Dairesi Esas No: 2019/4848 Karar No: 2020/2026 Karar Tarihi: 08.06.2020
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2019/4848 Esas 2020/2026 Karar Sayılı İlamı
21. Hukuk Dairesi 2019/4848 E. , 2020/2026 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:İş Mahkemesi TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, yurtdışında çalışmaya başladığı 10/10/1987 tarihinden itibaren sigortalılığının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, davanın feragat nedeniyle reddine karar vermiştir.Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi. K A R A R 1-Yerel mahkemece 26/05/2019 tarihli ek karar ile verilen temyiz isteminin süreden reddine dair hükmün temyizen incelenmesinin davalı vekili tarafından süresinde istenmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Davalı vekilinin yüzüne karşı 15/03/2016 tarihli hüküm İş Mahkemesince verilmiştir. Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 8. maddesi hükmüne göre İş Mahkemelerinden verilmiş bulunan nihai kararların 8 gün içinde temyiz olunması gerekir. Bunun yanında tefhim olunan hüküm 6100 sayılı HMK"nın 297. maddesindeki unsurları içerir biçimde yapılmadığı takdirde Yasada öngörülen ve tefhimden başlayan 8 günlük temyiz süresinin geçtiğinden söz edilemez. Ek kararda, davalı vekilinin yüzüne karşı okunan kısa karar ile temyiz süresinin başladığı ve tefhimden itibaren 8 günlük sürenin geçmesi üzerine temyiz talebinde bulunulduğu gerekçesi ile davalı vekilinin temyiz talebi reddolunmuştur.Kısa kararda hükme ilişkin tüm hususlara yer verilmediği, gerekçeli kararın tebliğ edilmediği anlaşılmış, davalı vekilinin 13/05/2019 tarihinde temyiz başvurusunda bulunduğu tartışmasızdır.Bu durumda davalı vekilinin yüzüne karşı verilen kararın HMK 297. maddesinde belirtilen biçimde tüm unsurları ile tefhim edilmiş bir karar olmadığı açık olup, davalı vekilinin gerekçeli kararın tebliğ edilmediğine göre temyiz talebinin süresinde olduğu kabul edilmelidir. Hal böyle olunca mahalli Mahkemenin temyiz isteminin reddine ilişkin EK KARARIN KALDIRILMASINA ve asıl hükmün temyizini amaçlayan temyiz itirazlarının incelenmesine karar verilmiş ve temyiz talebi incelenmiştir. 2-Davalı tarafın asıl hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince, davacı, yurtdışında çalışmaya başladığı 10/10/1987 tarihinden itibaren sigortalılığının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına karşı “uyma” kararı verilmek suretiyle yapılan yargılama neticesinde " Davadan feragat nedeni ile davanın reddine, “karar verilmiş olup, davalı kurum lehine vekalet ücreti hükmedilmemiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerin tetkikinden; davalı Kurum"un davada kendisini vekille temsil ettidiği anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca Mahkemece, davada kendisini vekille temsil ettiren davalı Kurum lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile vekalet ücretine hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırıdır. O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği anlaşıldığından hüküm bozulmamalı, yürürlükteki HMK 370/2. maddesi uyarınca karar düzeltilerek onanmalıdır.SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; hüküm fıkrasına “Davalı kendisi vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin m.6 hükmü gereğince 1.800,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiline” yazılmak suretiyle DÜZELTİLMESİNE, kararın DÜZELTİLMİŞ BU ŞEKLİ İLE ONANMASINA, 08/06/2020 gününde oybirliğiyle ile karar verildi.