Dolandırıcılık - Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/5704 Esas 2016/2184 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/5704
Karar No: 2016/2184
Karar Tarihi: 01.03.2016

Dolandırıcılık - Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/5704 Esas 2016/2184 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Mahkeme, sanıkların dolandırıcılık suçundan 10 ay hapis, hak yoksunluğu ve adli para cezasının yanı sıra tutukluluğun mahsubu cezasına çarptırılmasına karar verdi. Sanıkların, kendilerini polis olarak tanıtarak terörist hesaplarının açılması için para gönderilmesini söyleyerek katılanı kandırdıkları ve toplamda 34.430 TL para aldıkları belirtildi. Kararın gerekçesi, hâkimin temel cezayı belirlerken suçun işleniş biçimi, suçun işlendiği zaman ve yer, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı gibi kriterleri göz önünde bulundurması gerektiği ve bu kriterlerin somut olaya uyarlanması gerektiği şeklinde açıklandı. Kanun maddeleri ise şöyle belirtildi: TCK 157/1, 62/1, 52/2, 53/1, 63 ve TCK 3/1. madde, TCK 61. madde, TCK 43/1. madde, 1136 sayılı Kanun'un 168. maddesi, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13. maddesi ve Anayasa Mahkemesinin 24/11/2015 tarih, 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 08/10/2015 tarih, 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı.
23. Ceza Dairesi         2015/5704 E.  ,  2016/2184 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Dolandırıcılık
    HÜKÜM : TCK"nın 157/1, 62/1, 52/2, 53/1, 63 maddeleri uyarınca 10"ar ay hapis, hak yoksunluğu, 80"er TL adli para cezası, tutukluluğun mahsubu.


    Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Sanıkların katılanın cep telefonunu arayıp kendilerini polis olarak tanıtarak terörislerin hesaplarına girdiğini, yakalamak için para göndermesi gerektiğini belirterek telefonu daimi surette açık tutarak katılan ..."yi kandırdıkları, bu surette katılanın sanıkların belirttikleri hesaba toplamda 34.430TL para gönderdiği, dolandırıcılık suçunun oluştuğu iddia olunan olayda;
    1-Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 18/06/2013 gün ve 2012/15-1351 Esas ve 2013/328 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, kanun koyucu, cezanın kişiselleştirilmesinin sağlanması bakımından hâkime somut olayın özellikleri ve işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı bir şekilde gerekçesini de göstererek alt ve üst sınır arasında temel cezayı belirleme yetki ve görevini yüklemiştir. Ancak, hâkimin temel cezayı belirlerken dayandığı gerekçe, bu düzenlemelere uygun olarak; suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, suçun işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı, güttüğü amaç ve saik ile dosya içeriğine yansıyan bilgi ve belgelerin isabetli biçimde değerlendirildiğini gösterir biçimde yasal ve yeterli olmalıdır. Somut olayda elde edilen haksız menfaat miktarı gözetilerek TCK"nın 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde alt ve üst sınırlar arasında bir belirleme yapılması gerekirken, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezasını gerektiren dolandırıcılık suçundan, TCK"nın 61. maddesinde sayılan cezanın bireyselleştirilmesindeki ölçütler somutlaştırılmadan ve bu kriterler esas alınmadan hak ve nesafet kuralları ile orantılılık ilkesine aykırı olarak hapis cezasının alt sınırdan tayini,
    2-Sanıkların suç tarihinde kısa aralıklarla katılan tarafından para gönderilmesini sağladıktan sonra telefondan ayrılma diyerek ertesi gün yeniden sanıkların para istemesi sebebiyle katılanın bu kez şüphe duyması üzerine durumu kolluğa intikali sağlandığı böylelikle sanıkların istedikleri hesaba toplamda 34.430 TL para gönderdikleri, sanıkların bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda katılana karşı aynı suçu birden fazla işlemesi nedeniyle TCK"nın 43/1. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
    3-1136 sayılı Kanun"un 168. ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nin 13. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, mahkumiyet kararı verilmesi halinde kendisini vekille temsil ettiren katılan lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
    4-TCK"nın 53/1 maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarının uygulanması bakımından Anayasa Mahkemesinin 24/11/2015 tarih, 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08/10/2015 tarih, 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 01.03.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.











    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.