16. Hukuk Dairesi 2016/13469 E. , 2019/3382 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; duruşma için belli edilen 07.05.2019 gün ve saatte temyiz eden ... vekili Avukat ... ile aleyhine temyiz istenilen ... ve ... geldiler. Gelenlerin yüzlerine karşı duruşmaya başlandı. Tarafların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. Süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Çankını İli Orta İlçesi"nde 2000 yılında yapılan Afet Kadastro sonucu ... Köyü çalışma alanında bulunan 127 ada 1 parsel sayılı 630,23 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılardan ... adına tespit ve 22.11.2000 tarihinde tapuya tescil edildikten sonra, 28.05.2012 tarihinde kayden ...’a satılmış ve akabinde 28.06.2012 tarihinde kayden ...’a satılarak, ... adına tapuya tescil edilmiştir. Davacı ..., irsen intikal, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine ve tapuda yapılan kayden devirlerin muvazaalı olduğu iddiasına dayanarak, çekişmeli taşınmazın ... mirasçıları adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazın evveliyatının tarafların ortak miras bırakanı olan ve 1981 de ölen ...’a ait olduğu hususunda tarafları arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı, çekişmeli taşınmazın babası olan muris ...’a ait olup, murisin 05.06.1970 tarihli senet ile taşınmazı annesi ... ve murisin ...’den doğma çocukları olan, davalının babası ... ile diğer davalı ..., ... ve kendisine sattığını belirterek, taşınmazın söz konusu satışına dair senede dayanarak dava açmıştır. Davalı (muris ...’ın torunu) ... 16.11.2012 tarihli cevap dilekçesinde, çekişmeli taşınmazda babası olan ... mirasçılarından ...’in de hissesi olması gerekirken, her nasılsa diğer davalı olan amcası ... adına tespit ve tescil edildiğini, onun da taşınmazı davalı ...’a kayden sattığını, kendisinin de ...’dan satın aldığını ve iyi niyetli olduğunu savunmuştur. Buna göre taraflar arasındaki uyuşmazlık murisin mirasçısı olup çekişmeli taşınmazı terekeye göre üçüncü kişi konumundaki ..."dan satın alan davalı ..."ın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 1023. ve 1024. maddeleri kapsamında iyi niyetli sayılıp sayılamayacağı noktasında toplanmaktadır. Mahkemece, davaya konu taşınmazda davacının hissesinin bulunduğu, bu yerin babasından miras yoluyla kaldığı, 2000 yılında meydana gelen deprem sonrasında davacı ve diğer mirasçıların davalı ..."a vekalet vererek davaya konu taşınmazda yeni bir ev yapılmasını istedikleri, bu esnada kadastro çalışmaları neticesinde davaya konu taşınmazın davalı ... adına tapuya tescil edildiği, tespit maliki ... tarafından davalı ..."a; davalı ... tarafından da davalı ..."a yapılan satış bedellerinin; inşaat bilirkişisinden aldırılan rapora göre muvazaalı olmadığının belirtildiği ve Medeni Kanunu"nun 1023. maddesine göre davalı ..."ın kötü niyetli olduğunun ispat edilemediği ve davaya konu taşınmazı tapuya güvenerek aldığı kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de, varılan sonuç yasal düzenlemelere uygun düşmemektedir. Kural olarak, tapu sicilindeki bir kaydın yanlış olduğunu bilmeksizin, bu kayda dayanarak mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak kazanan kimse iyi niyetli kabul edilir ve tapu sicilindeki mevcut yanlışlık kendisine karşı ileri sürülemez. Bir diğer ifadeyle, taşınmazın malikini gösteren tapu sicilindeki kayıtlara (tescile) karşı, bu kayıtlar gerçek hak sahipliği durumunu göstermese (yolsuz tescil olsa) bile, iyi niyet tam olarak korunmuştur. Buna göre, tapuda bir taşınmazın maliki görünen kişinin gerçek hak sahibi olmadığını bilmeyen ve gerekli özeni gösterse dahi bilebilecek durumda olmayan kişi, bu kişinin kendisine tanıdığı ayni hakkı, tasarruf yetkisi eksikliğine rağmen kazanacaktır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 1023. maddesinde "iyi niyetle tapu kütüğündeki tescile dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü kişinin" bu kazanımının korunacağından söz edilirken, 1024. maddesinde "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişinin bu tescile dayanamayacağı" belirtilmiştir. Başka bir deyişle, tapuya güven ilkesi gereği taşınmazın mülkiyetini iyi niyetle edinen kişinin kazanımı korunurken, tapudaki tescilin yolsuz olduğunu bilen veya bilmesi gereken kişinin iyi niyet iddiası dinlenmeyecektir. Somut olayda ise, son kayıt maliki davalı ..., kök muris ...’ın (oğlu ...’den) torunu olması nedeniyle, yolsuz tescili bilmediği veya bilemeyecek durumda olduğu düşünülemez. Bu durum karşısında, yasa koyucunun yukarıda açıklanan düzenlemelerdeki amacının, ilk bakışta şeklen iyi niyetli görüneni değil, gerçekten iyi niyetli olan kişiyi korumak olduğu göz önünde tutulduğunda, mahkemece tapu kütüğündeki tescile güvenerek taşınmazın mülkiyetini edindiği kabul edilen son kayıt maliki ...’ın, tespit maliki olan diğer davalı ... ve taşınmazı devraldığı davalı ... ile el ve işbirliği içerisinde bulunduğunun kabulü gerekir. Hal böyle olunca mahkemece, davacının davasının kabulüne, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının, davacının ...’den gelen miras payı oranında iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun bulunmayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşması için belirlenen 2.037,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, duruşmada kendisini vekil ile temsil ettiren davacı tarafa verilmesine,
peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.05.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.