(Kapatılan)17. Hukuk Dairesi 2019/5636 E. , 2020/8829 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hüküm davacılar vekili ve davalılar ..., ..., ... vekillerince temyiz edilmiş, davalı ... vekilince de duruşma talep edilmiş olmakla duruşma için tayin edilen 16.12.2020 Çarşamba günü davacılar vekili Av. ... ile davalı ... vekilleri Av. ... ile Av. ... geldiler. Diğer davalılar taraftan gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalı borçlular ... ve ... hakkında takip yaptıklarını, takibin semeresiz kaldığını, borçluların mal kaçırma amacı ile dava konusu taşınmazlarını davalılar ... ve ..."e devrettiğini belirterek, bu tasarrufların iptalini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, dosyada dava şartı olan aciz vesikasının bulunmadığını, dava konusu taşınmazdaki davalılara ait hisselerin dava dışı ... tarafından ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/286 Esas sayılı
dosyası ile açılan ortaklığın giderilmesi davası sırasında taşınmazdaki ortaklığın aynen taksiminin mümkün olmadığı, taşınmazın satış suretiyle ortaklığın giderilmesi gerektiği yönündeki bilirkişi raporu sunulduktan sonra aile ocağı olan taşınmazın üçüncü şahısların eline geçmesinin önlenmesi amacıyla davalı ... tarafından taşınmazdaki tüm hissedarların hisselerinin bedeli karşılığında satın alınması suretiyle ..."e devredildiğini, yapılan satışın gerçek bir satış olduğunu, davacıların alacağının ihtilaflı olup dava konusu tasarruftan sonra doğmuş olduğunu, alacağın gerçek olmadığını, davalı borçlular ... ile ..."in ... 5. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2014/266 esas, 2016/414 karar sayılı dosyasında verilen kararı temyiz etmeyerek kesinleştirilmesine neden olduklarını, ... 5. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2010/129 Esas sayılı dosyasında karar verildikten sonra dosya davalılarından ... Tekstil Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ve ... vekili tarafından dosyanın Yargıtay"da temyiz aşamasında iken tarihsiz "sulh ve ibradır" başlıklı belgenin dosyaya sunulması üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesince dosyaya sunulan tarihsiz "sulh ve ibradır" başlıklı belge üzerinde durulup gerekli inceleme ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verildiğini, mahkemece bozma ilâmı üzerine yargılamaya devam edilirken "sulh ve ibradır" başlıklı tarihsiz belgenin üzerine davacılar tarafından 25/03/2011 tarihi yazılmak suretiyle belgenin tarihli hale getirildiğini, mahkemece bu hususta herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmadan karar verilmiş olduğunu, aslında söz konusu belgenin mahkemenin ilk karar tarihi olan 2013 yılından sonra düzenlenmiş olduğunu, ibra nedeniyle borçtan müştereken ve müteselsilen sorumlu olan diğer davalıların da sorumluluğunun sona ermesi gerekmesine rağmen ticaret mahkemesince belgenin 2011 yılında 818 sayılı Borçlar Kanununun yürürlükte olduğu dönemde düzenlenmiş olduğu kabûl edilerek ... Tekstil Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ve ... dışındaki davalıların borçtan sorumlu olduklarına karar verildiğini, üçüncü kişi konumunda olan davalı ... ..."in aleyhine yorumlanamayacağını; davacıların, avukatlık sözleşmesine dayalı olduğu belirtilen alacaklarını, maddi anlamda borçlular içerisinde durumu en iyi olan ... Tekstil Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ve ..."dan tahsil imkânı varken bu kişilerin ibra edilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ... 5. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin bozmadan sonra 2014/266 esas sayılı dosyası ile yapılan yargılama sonrasında verilen karar
üzerine icra dosyası kapsamında yeniden icra emri gönderilerek takibe devam edilmesi gerekirken usûle aykırı işlem yapılması nedeniyle takibin kesinleşmemiş olduğunu belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, mahkemenin yetk,isiz olduğunu, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, tasarrufun borcun doğumundan önce yapılmış olduğunu, mal kaçırma kastının söz konusu olmadığını, taşınmazdaki hissenin ortaklığın giderilmesi davası sırasında taşınmazın üçüncü kişilere satışının önlenmesi amacıyla ..."e bedeli karşılığında devredildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, tasarrufun borcun doğumundan önce yapılmış olduğunu, mal kaçırma kastının söz konusu olmadığını, taşınmazdaki hissenin ortaklığın giderilmesi davası sırasında taşınmazın üçüncü kişilere satışının önlenmesi amacıyla ..."e bedeli karşılığında devredildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesi ile mahkemenin yetkisiz olduğunu, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, tasarrufun borcun doğumundan önce yapılmış olduğunu, mal kaçırma kastının söz konusu olmadığını, tasarrufa konu taşınmazın 2002 yılında davalı ..."nın eşi Aydın Balcı tarafından bedeli ödenerek alındığını, ancak dairenin annesi ... adına tapuya kayıt edildiğini, taşınmaz üzerinde ..."in kullandığı kredilerden dolayı ipotek olması nedeniyle daha önce davalı ... adına devredilemediğini, taşınmazda 2002 yılından itibaren ..."nın oturduğunu, taşınmaz üzerindeki ipotek kalktıktan sonra taşınmazın 2012 yılında ..."ya devredildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemenin, davalıların birbirleri ile akraba olmaları nedeni ile davanın kabulüne dair ilk kararı istinaf mahkemesinin 13.07.2018 tarih 2018/894 Esas 2018/729 Karar sayılı ilamı ile, ilk derece mahkemesinin ... 5. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2014/266 E., 2016/481 K. Sayılı dosyasının aslı veya örneğinin tamamı dosya arasına alınmadığı, davalı borçlular hakındaki kararın kesinleşip kesinleşmediği belirlenmediği, ticaret mahkemesi dosyasındaki ibraname ile ilgili olarak herhangi bir değerlendirme yapılmadığı, 3. kişi konumunda olan ... vekilinin borcun gerçek olmadığı, alacağın kesinleşmediği, icra takibinin kesinleşmediği, ticaret mahkemesince verilen ikinci
karardan sonra yeniden icra emri gönderilerek takibe devam edilmesi gerektiği, bu şekilde bir uygulama yapılmadan icra takibine devam edilmesinin doğru olmadığı, bu anlamda icra dosyası kapsamında düzenlenen haciz tutanaklarının geçersiz olduğu yönündeki, tasarrufun iptali davasının ön şartları niteliğinde olan savunmaları gerekçeli kararda karşılanmadığından, bu hususların HMK 353/1-a/6 maddesi gereğince delillerin toplanmaması veya gösterilen delillerin değerlendirilmeden karar verilmesi kapsamında olduğu, bu bağlamda Mahkemece verilen kararın kaldırılarak, dosyanın davanın yeniden görülmesi amacıyla Mahkemesine geri gönderilmesine, kararın kaldırılma gerekçesine göre, davalılar vekillerinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına karar verilerek dosya iade edilmiştir.
Mahkemenin yeniden yaptığı yargılama sonunda, davanın kabulüne borçlulardan ... tarafından davalı ..."e devredilen 788 ada, 2 nolu parseldeki 12/80 hisse ile yine borçlu Sümeyra tarafından davalı ..."e devredilen aynı taşınmazdaki 3/80 hisseye ilişkin tasarrufların iptaline, davalı ... "nın taşınmazı elden çıkarttığı 28/11/2016 tarihi itibariyle taşınmazın değeri olan 580.910,00-TL ile sorumlu tutulmasına karar verilmiş, hüküm davacılar vekili, davalılar ..., ... ve ... vekilleri tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf mahkemesi, tarafların istinaf istemlerinin reddine karar vermiştir. Karar davacılar vekili ve davalılar ..., ..., ... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK"nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Bu davalardan amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK"nın 277 md) bulunması ve davanın beş yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmış olması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde
ise İİK"nın 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
Somut olay bakımından dava şartları yönünden yapılan incelemede, davacıların ... 34. İcra Müdürlüğü"nün 2013/88 E sayılı dosyası ile yaptığı takibin ve icra takibine dayanak olarak sunulan ... 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/266 Esas 2016/411 Karar sayılı ilamı davalı borçlular ... ve ... yönünden kesinleştiği, davanın tasarruf tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı sabittir. Davalıların, icra dayanağı alacağa ilişkin olarak bir kısım borçlular hakkındaki yapılan ibra sulh sözleşmesinin kendileri yönünden de sonuç doğurması gerektiği yönündeki iddiaları, ... 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/266 Esas 2016/411 Karar sayılı ilamı, ... 9.İcra Mahkemesinin 2013/491 Esas 2013/843 Karar, ... 2.İcra Mahkemesinin 2015/1168 Esas 2016/570 Karar sayılı ilamlarında tartışılmış ve kesinleşmiş bir husus olup, tasarrufun iptali davasında yeniden değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığından, alacağın gerçek olmadığı yönündeki iddialarının da alacağın ilamı dayanmasına, borçluların bir kaç kez yasal yollara başvurma konusundaki iradeleri dikkate alındığında kabul edilebilir olmadığı, yine alacağın dayanağı ilamın bozmadan sonra yeniden aynı miktarda alacağın hüküm altına alınması nedeni ile yeniden icra emri gönderilmesine gerek bulunmadığından davalıların bu dava koşulları ile ilgili olarak yaptıkları itirazların yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Ancak dosya kapsamı ile borçluların aciz hali netleşmemiştir.
Mahkemece borçluların adreslerinde yapılan hacizlerin İİK"nun 105.madde kapsamında aciz belgesi olarak değerlendirilmiş ise de varılan sonuç isabetli değildir. Haciz tutanaklarının aciz belgesi olarak değerlendirilebilmesi için borçluları taşınır ve taşınmaz mal varlıklarının araştırılmış ve sonucunda alcağı karşılayacak bir mal varlığının olmadığının tesbit edilmiş olması hali için geçerlidir.
Somut olayda, borçlular ... ve ... adreslerinde fiili haciz yapılmış ise de, adlarına kayıtlı taşınır ve ya taşınmaz mal varlıklarının olup olmadığı yönünde bir araştırma sonucu icra dosyası içeriğinde yer almamıştır.Nitekim temyiz aşamasında sunulan belgelerden borçluların murisinden intikal eden 24 adet taşınmaz olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılacak iş, borçluların taşınır ve taşınmaz mal varlıklarının araştırılarak, tüm kayıtların, murislerinden intikal eden taşınmazların da tapu kayıtlarıda getirtilerek, tesbit edilen mal varlıklarının kıymet takdiri yaptırıması, varsa üzerlerindeki takyidaklar da dikkate alınarak davacıların alacaklarını karşılayıp karşılamadığı tesbit edilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir.
Bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar ..., ... ve ... vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyize konu yerel mahkeme kararının HMK 371. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacılar vekilinin ve davalılar ..., ... ve ... vekillerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmaksızın, HMK 373/1 maddesi gereğince istinaf mahkemesinin esastan red kararının kaldırılarak dosyanın kararı veren ... 6.Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 2.540,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalı ..."e verilmesine, duruşmada vekille temsil olunmayan davalılar ... ve ..."ya vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalılara geri verilmesine, 22/12/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.