9. Hukuk Dairesi 2012/33907 E. , 2013/17941 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 11.06.2013 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
K A R Ş I O Y
İş hukukunda işçilik alacaklarından, İş Kanunu 2. madde uyarınca asıl işveren sıfatıyla birlikte sorumluluk ile doğrudan doğruya iş sözleşmesinin tarafı işveren sıfatıyla sorumluluk birbirinden ayrı kavram ve kurumlardır. Asıl işveren, iş sözleşmesinin tarafı olduğu için değil; yasanın öngördüğü kural gereğince işçilik alacaklarından ancak taşeronun sorumluluğu kadar ve işçinin asıl işveren işyerinde geçen hizmetleriyle sınırlı olarak “birlikte” sorumludur. Alt İşverenin sorumluluğu akdî, asıl işverenin sorumluluğu “kanunî” sorumluluktur.
Somut olayda, yerel mahkemenin de kabulünde olduğu üzere davacı işçinin 24.01.1995-03.01.2004 tarihleri arasındaki çalışması taşeron nezdinde geçmiş olup davalı ..., bu dönem alacaklardan işveren değil, asıl işveren sıfatıyla sorumludur. Bu dönemden sonra ise işçi bizzat davalı tarafından istihdam edildiğinden iş sözleşmesinin tarafı davalı ...’dir ve bu dönemde doğan alacaklardan doğrudan doğruya işveren sıfatıyla sorumluluk taşımaktadır. O itibarla yerel mahkemenin kararında ve hükme esas bilirkişi raporunda bu iki müessese arasındaki farkın göz ardı edilmesi isabetli olmamıştır. Davada sadece Belediye’ye husumet yöneltildiğine göre, Belediye’nin, (1). asıl işveren sıfatıyla ve bu kavramın beraberinde getirdiği yasal esaslara göre sorumlu olduğu alacak tutarı, (2). işçiyi kendi nezdinde çalıştırdığı dönemden kaynaklanan işveren sıfatıyla sorumlu olduğu alacak tutarı bulunmaktadır.
Yine bir işçinin hizmetlerinin topyekün birlikte dikkate alınabilmesi için ya işçinin aynı işveren nezdindeki çalışmalarının bulunması ya da aynı işyerinde işveren değişikliğine rağmen çalışmasını sürdürmesi gerekmektedir. Dava konusu olayda işçinin “aynı işveren” nezdinde geçen iki dönem çalışmanın bulunmadığı sabittir. İşyeri devri de söz konusu değildir. Alt işverenin, asıl işverenden iş üstlendiği hallerde o mahal alt işveren bakımından işyeridir ve ihale dönemlerine göre firmalar değiştiği halde işçinin her bir alt işveren şirket nezdinde çalışmasını sürdürmesi durumu da mevcut bulunmamaktadır. Olayda, davacının ilk dönem ve son dönem çalışmaları arasındaki seyir bakımından ne işveren ne de işyeri esasına göre birlik söz konusudur. 24.01.1995-03.01.2004 döneminde iş sözleşmesinin işveren sıfatı ile tarafı dava dışı taşeron limited şirket, işyeri de hukuken bu işveren bakımından işyeri olan ve davalıdan iş üstlenilen işyeridir. Alt işveren ilişkisinin sona ermesiyle, alt işverenin bu işyerini asıl işverene devrettiğinden bahsedilemeyeceği de açıktır. Bir asıl işverenden üstlenilen iş sona erdiğinde, alt işverenin o işyeriyle ilgili tescil kaydı da kapatılır ve o mahaldeki iş sona erer. Yoksa asıl işverenle alt işveren arasında bir hukukî işleme dayalı işyeri devri sözkonusu olamaz. Olayda dava dışı taşeron şirket ile davalı ... arasında zaten işyeri devri bulunmadığından devreden ve devralan işverenlerin sorumluluğuna dayanılmasının isabetli olmadığı görüşündeyim. Ayrıca yerel mahkeme kararında taşeron şirket ile davalı arasında hangi hukukî işleme dayalı bir devir olgusu bulunduğu da açıklanmış değildir.
Somut olayda davalının, bir dönem için asıl işveren sıfatıyla diğer dönemde ise doğrudan iş sözleşmesinin tarafı işveren sıfatıyla iki ayrı sorumluluğu bulunmakta olup, taşeron şirket nezdinde geçen çalışmalar için, burada geçen süre ve sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücret seviyesine göre hesaplanacak kıdem tazminatı tutarı yerine son ücret üzerinden yapılan hesaplamanın esas alınması ve alt işveren nezdinde geçen çalışma süresi için doğmuş bulunan izin ücret alacağının dava tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığı ve asıl işveren Belediye’nin süresinde bu yolda savunmada bulunduğu gözetilmeksizin tahsili yönünde verilen hüküm tümüyle bu yasal esaslara uygun olmadığından yerel mahkeme kararının bu gerekçeyle bozulması gerektiği görüşündeyim. 11.06.2013