Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/11048
Karar No: 2017/8943
Karar Tarihi: 13.06.2017

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017/11048 Esas 2017/8943 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2017/11048 E.  ,  2017/8943 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil


    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı ... vekili ve bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

    K A R A R

    Davacı ... vekili, dava konusu 63 parsel sayılı davalı adına kayıtlı taşınmazın tahminen 13.275,95 m2"lik kısmının kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında kaldığını, özel mülkiyete konu edilemeyeceğini açıklayarak, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile kıyı olarak kamuya terkinine karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar ...vekili, taşınmazın tapulu olduğunu ve Kıyı Kanununun 10/2 maddesinin mülkiyet hakkına aykırı olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuş, diğer davalılar savunmada bulunmamıştır.
    Davanın kabulüne dair ilk hüküm Yargıtay....Hukuk Dairesi"nin 23.3.2009 tarih, 2008/12919 Esas, 2009/3533 Karar sayılı ilamı ile "kadastro tespitinin kesinleştiği tarih olan 10.12.1952 ile davanın açıldığı tarih arasında 3402 Sayılı Yasanın 12. maddesinde sözü edilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu, davanın hak düşürücü süreden dolayı reddine karar verilmesi" gereğine değinilerek bozulmuş, Mahkemece, bozma ilamına uyularak davanın hak düşürücü süre dolduğu gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Hükmün davacı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine bu defa, Yargıtay ...Hukuk Dairesi"nin, 13/05/2010 tarih 2010/5257 Esas, 2010/5683 Karar sayılı ilamı ile; "... davanın reddedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, hemen belirtilmelidir ki, bir taraf, dava açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre davasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren (geçmişe etkili) yeni bir yasa hükmü ya da yeni bir İnançları Birleştirme Kararı gereğince davayı kaybederse, davada haksız çıkmış olmasına rağmen, yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaz,....dava tarihinde davacı Hazinenin haklı olduğu anlaşıldığına ve yargılama sırasında yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa gereğince dava reddedildiğine göre, davalının tüm yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretiyle maktu harçtan sorumlu tutulması" gereğine işaret edilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyma kararı verildikten sonra yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine, harç, yargılama gideri ve davacı lehine hükedilen vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmiş, hüküm, davacı ... vekili ve bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Hemen belirtilmelidir ki, Mahkemenin kararı 5841 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 14.03.2009 tarihinden sonra verilmiş olup; bu Kanunun 2. ve 3.maddeleri ile getirilen yeni düzenlemelere dayanılarak oluşturulmuştur.
    14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 25.02.2009 günlü 5841 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 2.maddesi ile 3402 sayılı Kanunun 12.maddesinin 3.fıkrasına eklenen cümlede: “bu hüküm iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet ve diğer Kamu Tüzel Kişileri dâhil tarafların sıfatına bakılmaksızın" ve 3.maddesi ile aynı Kanuna eklenen geçici 10.maddesinde ise; “Bu Kanunun 12.maddesinin 3. fıkrası hükmü devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır.” şeklindedir. Bu değişiklik nedeniyle bu yasanın yürürlük tarihinden sonra Hazinenin açtığı davalarda da 10 yıllık hak düşürücü süre uygulanmaya başlanmıştır.
    Ne var ki, Yerel Mahkeme kararının temyizi aşamasında Anayasa Mahkemesi’nin 12.05.2011 gün ve 2009/31 E. 2011/77 K. sayılı kararıyla; “25.02.2009 gün ve 5841 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesiyle 21.06.1987 günlü 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12. maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen cümlenin ve 3.maddesiyle 3402 sayılı Yasa’ya eklenen Geçici 10. maddenin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline” karar verilmiş ve bu iptal kararı 23.07.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
    Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları ile idari makamlar, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı açıktır. Diğer taraftan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 33.maddesinde yer alan “Hâkim, Türk hukukunu resen uygular” hükmü ile ifadesini bulan yasal ilke gözetildiğinde; Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararlarının derdest dosyalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır.
    Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse ve ayrıca Anayasanın 153. maddesine göre iptal kararı geriye yürümezse de 10.03.1969 gün ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde belirtildiği üzere iptal, kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemez ve henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına girer. Bu durumda davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal kararından sonra doğru olduğu söylenemez.
    Hal böyle olunca; işin esasının ve dava konusu taşınmazın, 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre belirlenecek olan kıyı kenar çizgisine göre değerlendirilmesi, taşınmaza ait tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tedavüllerine esas tüm belgeler getirtilip keşifte uygulanması ve ayrıca 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesiyle 3402 sayılı Yasanın 36. maddesine bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulamayacağı hususunun da gözetilmesi ve ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Açıklanan nedenle davacı ... vekilin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK. 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bir kısım davalılar vekilinin itirazlarının bozma nedenine göre şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HUMK"nun 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 13.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    KARŞI OY YAZISI

    Dava, 3621 sayılı Kıyı Kanunu’ndan kaynaklanan tapu iptali talebine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin verilen kararın davalılar vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 23/03/2009 tarih ve 2008/12915-2009/3533 sayılı ilamı 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 sayılı Yasanın 2. maddesi ile 3402 sayılı Yasa"nın 12. maddesinin 3. fıkrasına eklenen, “ bu hüküm, iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet ve diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır” hükmü gözetildiğinde on yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması hak düşürücü sürenin olumsuz dava şartlarından olup kamu düzeni ile ilgili olması nedeniyle bozulmasına karar verildiği, Mahkemece, bozma ilamına uyularak davanın reddine, davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının üzerinde bırakılmasına, 3.312,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine, davalılar tarafından yapılan 574,00 TL temyiz giderinin davacıdan alınıp davalılara ödenmesine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı ... vekili temyiz etmiştir. Yargıtay ... Hukuk Dairesi’nce, 13.05.2010 tarih, 2010/5257 -5683 sayılı Kararı ile davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin yerel mahkeme kararında isabetsizlik olmadığı belirtilerek bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddine karar verilip, hüküm, yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yeniden davanın reddine, davacı tarafından yapılan 884,45 Tl yargılama giderlerinin davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir. Hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkemece verilen davanın kabulüne ilişkin ilk kararın, Yargıtay ....hukuk Dairesi’nce hak düşürücü süre yönünden davanın reddi gerektiğinden bahisle bozulduğu, bozma ilamına ilişkin karar düzeltme talebinde bulunulmadığı, Mahkemece, bozma ilamına uyularak davanın reddine karar verildiği, ... vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nce hükmün esası yönünden temyiz itirazlarının reddedildiği, hükmün yargılama masrafı ve vekalet ücreti yönünden bozulduğu, bozma ilamına ilişkin olarak davacı ... vekilinin karar düzeltme talebinde bulunmadığı, bu şekilde hükmün, esas yönünden kesinleştiği anlaşılmaktadır.
    Her ne kadar Mahkeme hükmün onanan kısmı yönünden de bozmadan sonra verdiği kararda yeniden hüküm kurmuş ise de, bu usuli bir hata olup, sonuca etkili değildir ve yok hükmündedir. Hükmün onanan kısmı kesinleşmiş artık kesin hüküm haline gelmiştir. Kesin hüküm, hükmü veren mahkeme de dahil olmak üzere bütün mahkemeleri bağlar. Kesin hüküm kamu düzenine ilişkin olduğundan, tarafların iradesine tabi değildir.
    Hukuki güvenlik ve yargıya güven kesin hüküm müessesesi ile sağlanır. Hukuki güvenlik ilkesi; hukuk devleti ilkesinin olmazsa olmaz koşulu olup, mevcut emredici hukuk kurallarının herkese eşit şekilde ve düzgün bir şekilde uygulanmasını da içeren bir ilkedir. T.C. Anayasa’sının 2. maddesi’nde Cumhuriyetin nitelikleri sayılırken, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğu vurgulanmıştır. Hukuk devleti kişilerin hukuki güvenliğini sağlayan bir devlettir.
    Hukuki güvenlik ilkesi, herkesin bağlı olacağı hukuk kurallarını önceden bilmesi, tutum ve davranışlarını buna göre güvenle düzene sokabilmesi anlamına gelir. Hukuk devleti hukuk kurallarının onu koyanlar da dahil olmak üzere, her kişi ve kuruluşu bağlamasını ifade eder. Hukuk devleti kavramının özünü devlet organlarının hukuka bağlılığı yani, yönetimin eylem ve işlemlerini hukukun içinde kalarak yerine getirmesi oluşturmaktadır.
    T.C. Anayasası 36. Maddesi; " Herkes .. adil yargılanma hakkına sahiptir. " hükmünü içerir. Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin adil yargılanma başlığı taşıyan 6. Maddesinde; " Herkes …. davasının ….. hakkaniyete uygun …… olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir. " denilmektedir.
    Adil yargılanma hakkının en önemli alt kavramlarından birisi, silahların eşitliği ilkesidir. Yargılamada taraflar arasında adil, hakkaniyete uygun bir denge kurulması gerekir.
    Anayasa’nın 2. maddesiyle benimsenen hukuk devletinde, hukuki güvenliği sağlayan bir düzen kurulması asıldır. Böyle bir düzende devlete güven ilkesi vazgeçilmez temel unsurlardandır. Hukuk devletinde yasama, yürütme ve yargının hukuka bağlı olması gerekir. Yargısı hukuka bağlı olmayan bir devlette vatandaşların kendilerini güvencede hissedebileceklerini söylemek mümkün değildir.
    Hukuk devletinde bireyler devlete güven duyabilmeli aynı şekilde devlet de bu güveni vatandaşa verebilmelidir.
    Kesin hükme saygı uluslar arası hukuk düzenine özgü hukukun genel ilkelerinden biri olarak da kabul görmektedir. . Eğer bir hukuk sistemi içerisinde yargının verdiği ve bağlayıcı olan bir kesin hüküm işlevsiz bir duruma getirilmiş ise adil yargılanma hakkının sağladığı güvencelerden söz edemeyiz.
    Somut olayda, Mahkemece verilen karar esas yönünden, Yargıtay .... Hukuk Dairesi’nce onanarak kesinleşmiştir. Kesin hüküm gücü kazanan bir kararın, bozmaya konu edilmesi, kamu düzenini bozacak bir sonuç yaratır. Mahkemece verilen davanın reddine ilişkin karar esas yönünden kesinleştiğine göre, kesin hüküm gücü kazanan bir kararın bozulması uluslararası hukuk düzeninde kabul görmüş ilkelere, T.C Anayasası’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine, hukuki güvenlik ilkesine, adil yargılanma hakkına aykırılık teşkil eder. Devlete ve yargıya güveni ciddi bir şekilde sarsar. Açıkladığım nedenlerden dolayı Mahkemece verilen hüküm esas yönünden daha önce kesinleştiği için bozmaya konu edilmemesi kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun, bozmaya ilişkin görüşlerine katılmıyorum. 13/06/2017












    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi