Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/12036
Karar No: 2017/8942
Karar Tarihi: 13.06.2017

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017/12036 Esas 2017/8942 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2017/12036 E.  ,  2017/8942 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı ... vekili ve bir kısım davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
    K A R A R

    Davacılar vekili, uyuşmazlık konusu 113 parsel sayılı taşınmazın davalılar murisi ... adına kayıtlı ise de, vekil edenlerinin 20 yıldan fazla süre ile malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduğunu, ......ın 1974 yılında öldüğünü ve TMK"nun 713/2. maddesi uyarınca tapunun hukuki kıymetini yitirdiğini açıklayarak dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ..."nü temsilen .......davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Diğer davalılar savunmada bulunmamıştır.
    Mahkemece, TMK"nun 713/1-2. maddelerinde öngörülen kazanma koşullarının davacı yararına gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 113 parsel sayılı taşınmazda davalılar adına kayıtlı payların iptali ile davacılar adına miras payları oranında tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı ... vekili ve bir kısım davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava, TMK"nun 713/2. fıkrasında yer alan; “…maliki 20 yıl önce ölmüş…” hukuki sebebine dayalı olarak TMK"nun 713/1–2. fıkraları gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
    Kural olarak, tapu iptali ve tescil davalarında, dava, kayıt malikine, kayıt maliki ya da malikleri ölüyse mirasçılarına yöneltilerek açılır. Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalı olarak kayıt maliki ... mirasçıları yanında ... ve...... Köyü Tüzel kişiliğini de göstermiştir. Dava kayıt maliki ......mirasçılarına yöneltilerek açılmış bulunduğuna ve doğru hasıma yöneltildiğine göre ayrıca ... ve... Köyü Tüzel kişiliğine husumetin yöneltilmesi yerinde değildir. ... ve... Köyü Tüzel kişiliğine karşı açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine ve yargılama oturumlarında kendisini vekil ile temsil ettiren ... yararına AAÜT hükümleri uyarınca vekalet ücreti takdirine karar verilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeksizin bu davalılar yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.

    2- Bir kısım davalılar adlarına çıkarılan tebligatın usulüne uygun olarak yapılmadığını, tebligat evrakındaki adreste oturmadıklarını, savunma ve delil bildirme haklarının kısıtlandığını ileri sürerek temyiz isteğinde bulunmuşlardır. Temyiz dilekçesindeki itirazlar karşısında öncelikle “tebligat”, “taraf teşkili”, “adil yargılanma” ve “hukuki dinlenilme hakkı” kavramları üzerinde durulmasında yarar bulunmaktadır.
    Yetkili Makamlar tarafından bir takım hukukî işlemlerin, bunların hukukî sonuçlarından etkilenmeleri amaçlanan kimselere Kanuna uygun şekilde bildirimi ve bu bildirimin de usulüne uygun şekilde yapıldığının belgelenmesi olarak tanımlanan tebligat, Anayasa ile güvence altına alınan iddia ve savunma hakkının, daha da özelde hukukî dinlenilme hakkının tam olarak kullanılması ve bu suretle adil bir yargılamanın yapılmasını sağlayan çok önemli bir araçtır.
    Bir davada davalının, davacının açmış olduğu davadan haberdar olması, davaya cevap vermesi ve hatta cevap süresinin işlemeye başlaması için dava dilekçesinin tebliğ edilmesi gerekir. Aksi durumun, ilgilinin hak arama hürriyetini kısıtlayacağına şüphe yoktur. Aslında hemen her hukuksal işlemin tebligat ile sonuç doğuracağını söylemek mümkündür.
    Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, itirazların yapılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi; bozma sonrası yargılamanın devamı, uyup uymama yönündeki kararın verilebilmesi, öncelikle tarafların duruşma gününden usulünce haberdar edilmesi ve böylece taraf teşkilinin sağlanması ile mümkündür. Bu yolla kişi, hangi yargı merciinde duruşması bulunduğuna, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğuna, yargılamanın safahatına, bozma ilamının içeriğine, bozma sonrası duruşmanın hangi tarihte yapılacağına, verilen kararın ne olduğuna, 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğü"nde açıklanan usule uygun tebligat yapılması ile vakıf olabilecektir. Görüldüğü üzere, taraf teşkili sadece davanın açılması aşamasında değil, yargılamanın diğer aşamalarında da önem taşımaktadır.
    7201 sayılı Tebligat Kanunu (Teb.K)’nun 10. maddesinde; “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.” hükmü bulunmaktadır. 6099 sayılı Kanunla; bu maddenin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen fıkra ile de; “Bilinen son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır” düzenlemesi getirilmiştir. Tebligat; bilgilendirme yanında belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemidir. Gerek tebliğ işlemi ve gerekse tebliğ tarihi ancak yasa ve tüzükte emredilen şekillerle tevsik ve dolayısıyla ispat olunabilir. Bu sebeple tebligatın, Usul Yasaları ile ilişkisi de daima göz önünde tutulmalıdır.
    Anılan Kanun ve Tüzüğün bu konuda etkili önlemler almış olmasının tek amacı, tebliğin muhatabına ulaşmasını ve onun tarafından kabul edilmesini sağlamaktır. Şu hale göre; yazılı tebligat, bir davaya ilişkin işlemleri o davayla ilgili kişilere bildirmek için, mahkemelerce Kanuna uygun biçimde yapılan bir belgelendirme işlemidir. Dolayısıyla, Kanun ve Tüzük hükümlerinin en küçük ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur.
    Taraf teşkili konusuna gelince; Bir davada tarafların teşkil edilebilmesi, bu sayede davada karşılıklılık, çelişikliğin sağlanabilmesi ve iddia ve savunmalarda bulunulabilmesi için taraflarla, taraflar dışındaki tanık ve bilirkişi gibi üçüncü kişilere usulüne uygun tebligat yapılması gereklidir. Tebligat sayesinde, ilgililer duruşmaya davet olunur ve kendilerine, yargılama hakkındaki ilk bilgiler, tebliğ konusu dilekçeler sayesinde verilir. Tebligat, yargılamanın makul sürede yapılıp sonuçlandırılması, hak ve adaletin gecikmeden yerine getirilmesi açısından önemli bir usuli işlemdir (Mehmet Ruşen Gültekin, Adil Yargılanma Hakkının Gerçekleşmesini Sağlayan Araçlardan Milletlerarası Tebligat ve İstinabe, (Doktora Tezi), ... 2006, s. 16, 17). Taraflar duruşmaya çağrılmadan, eş anlatımla; taraf teşkili sağlanmadan hüküm verilememesi, Anayasa"nın 36. maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanılmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucudur.
    Gerçekten savunma hakkını güvence altına alan T.C. Anayasası"nın 36. maddesi ile 1086 sayılı HUMK’nun 73. maddesinde de (6100 sayılı HMK’nun 27. maddesi) açıkça belirtildiği üzere, Mahkemece davalı yan; dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün bulunmamaktadır, aksi halde savunma hakkının kısıtlanmış sayılacağı, gerek öğreti, gerekse yargısal kararlarda tartışmasız olarak kabul edilmektedir (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt II, s.1876 vd).
    Çekişmeli yargıda kural olarak duruşma yapılması zorunludur. 01.10.2011 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nun 27. maddesi uyarınca Kanunun gösterdiği istisnalar dışında hakim tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Taraf teşkili dava şartı olup, davanın her aşamasında Mahkemece re’sen nazara alınması gereken bir olgudur ve Mahkemenin, duruşma gününü, kararını, bozma ilamını, duruşma günü ve direnme kararını taraflara kendiliğinden tebliğ edip taraf teşkilini sağlaması, usulün amir hükmü gereğidir.
    Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, itirazların yapılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların duruşma gününden haberdar edilmesi ile mümkün olur. Kişinin hangi yargı merciinde duruşması bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilmesi, 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğü"nde açıklanan usule uygun tebligat yapılması ile sağlanabilir ....’nun 04.03.2009 gün ve 2009/9-52 E.-2009/105 K.; 14.04.2010 gün ve 2010/21-200 E. 2010/216 K.; 20.04.2011 gün ve 2011/5-175 E. 2011/202 K. sayılı ilamları).
    Hukuki dinlenilme hakkına gelince; Mahkeme iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Taraflara hukukî dinlenilme hakkı verilmesi Anayasal bir haktır. Anayasa"mızın 36. maddesine göre teminat altına alınan iddia ve savunma hakkı ile adil yargılanma hakkı, hukukî dinlenilme hakkını da içermektedir. Yine İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi"nde de hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27. maddesi hükmüne göre, "davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir".
    Hukuki dinlenilme hakkı, Anayasa"nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Zira, insan onurunun yargılamadaki zorunlu bir sonucu olarak, yargılama süjelerinin, yargılamada şeklen yer almaları dışında, tam olarak bilgi sahibi olmaları, kendilerini ilgilendiren yargılama konusunda açıklama ve ispat haklarını tam ve eşit olarak kullanmaları ve yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermesi gereklidir.
    Hukuki dinlenilme hakkı olarak maddede ifade edilen ve uluslararası metinlerde de yer bulan bu hak, çoğunlukla "iddia ve savunma hakkı" olarak bilinmektedir. Ancak, hukukİ dinlenilme hakkı, iddia ve savunma hakkı kavramına göre daha geniş ve üst bir kavramdır.
    Bu hak, yargılamanın tarafları dışında, müdahiller ve yargılama konusu ile ilgili olanları da kapsamına almaktadır. Ancak, her yargılama süjesi kendi hakkıyla bağlantılı ve orantılı olarak bu hakka sahiptir. Hakkın temel unsurları maddede tek tek belirtilmiş, böylece uygulamada bu temel yargısal hak konusundaki tereddütlerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Bu çerçevede, öncelikle tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir.
    Kanunda da açıkça belirtildiği gibi, hukukî dinlenilme hakkının temel unsurlarından biri “Bilgilenme Hakkı”.(6100 sayılı HMK madde 27/2). Buna göre, hak sahibinin kendisi ile ilgili yargılama ve yargılamanın içeriği hakkında tam bir şekilde bilgi sahibi olması sağlanmalıdır. Bilgilenme hakkı, gerek karşı taraf gerekse yargı organlarının işlemleri ve dosya kapsamına girip yargılamayı etkileyen her şeyi kapsar. Tarafın bilgi sahibi olmadığı işlemler, belge ve bilgiler yargılamada esas alınamaz. Bilgilenmenin şekli bakımından, hukukî dinlenilme hakkına uygun davranılmalı, ilgilinin bilgilenmesi şeklen değil, gerçekten sağlanmaya çalışılmalıdır. Özellikle tebligat ve davetiye kurallarının uygulanmasında özen gösterilmelidir. Usûlüne uygun tebligat yapılmadan, davetiye çıkarılmadan, tefhimi mümkünse tefhim gerçekleşmeden yapılan işlemler taraflar bakımından sonuç doğurmaz. Taraflardan gizli yargılama yapılamayacağı için, yargılamaya dâhil olan her işlem bakımından taraflar, dosyanın korunması ve yargılamanın sağlıklı yürütülmesi dışında bir sınırlamaya tabî olmadan tam olarak bilgilenme hakkını kullanabilirler. Bu sınırlamalar da bilgilenme hakkını ortadan kaldırıcı nitelikte olmayıp sadece kullanılmasını yargılamanın sağlıklı işlemesi için belirli kurallara bağlamak şeklinde olabilir. Tarafların bilgisine açık olmayan hiçbir husus hükme esas alınamaz.
    Söz konusu ilke tarafların usulüne uygun olarak mahkemenin önüne gelmelerini sağlayan tebligat işlemi açısından önemlidir. Çünkü ancak hukuka uygun bir usulde gerçekleşen tebligat üzerine, durumdan haberdar olan taraflar iddia ve savunmalarını eşit şekilde yapabileceklerdir.
    Savunma hakkının yeterince kullanılamadığı bir yargılamanın doğru sonuçlar vermesi beklenemez. Adil yargılamayı gerçekleştirmeye yönelik her hukuk kuralı savunma hakkının varlığına işaret edecektir. Hak arama özgürlüğü ve bunun somut unsurlarından biri olan savunmanın yapılabilmesinin ilk koşulu ise tebligattır. Bir yargılama sırasında taraflar, yargılama hakkındaki ilk bilgilere ve bunun sonucunda iddia ve savunma yapabilme haklarına ancak usulüne uygun tebligat ile kavuşabilecek ve bu şekilde savunma yapılabilecektir. Bunun tersi olarak geçerli ve usulüne uygun bir tebligat olmaksızın yargılama yapılması ise, savunma hakkının dolayısıyla, en temel insan haklarından birinin ihlâli anlamına gelecektir (Mehmet Ruşen Gültekin, a.g.e., s. 17 vd.). HGK’nun 23.11.2011 tarih 2011/11-554 E. 2011/684 K. sayılı ilamında da bu hususlar ayrıntıları ile açıklanmaktadır.
    Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında; davacılar ile davalı tarafın akraba oldukları, dava açıldığı tarihte davalı ..."ın muhtar, davacı ..."ın ise aza olduğu, bir kısım davalılar yönünden dava dilekçesi ve gerekçeli kararın... Köyü Bismil adresinde aza sıfatıyla ..."a 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 21. maddesine göre tebliğlerinin yapıldığı görülmüştür. Dairemizce 17.03.2016 tarihli geri çevirme kararı ile bahsi geçen davalılara yapılan tebligatların usulsüz yapıldığı belirtilerek usulüne uygun tebligat yapılması için dosya Yerel Mahkemeye iade edilmiş, bu kez yine Latif Aydın adına aynı konutta tarafların "yeğeni", "kuzeni" olduğu belirtilerek tebligatların yapıldığı belirlenmiştir. Bu durum karşısında, Dairenin 30.11.2016 tarihli geri çevirme kararı ile davalıların dava tarihi itibarıyla merkezi adres kayıt sistemindeki adreslerinin araştırılarak tespit edilmesi, tespit edildikten sonra uuslüne uygun olarak tebligatların yapılması gereği için dosya tekrar Yerel Mahkemeye geri çevrilmiş, Mahkemece geri çevirme kararı üzerine, davalıların merkezi adres kayıt sistemindeki adresleri tespit edilerek, tespit edilen adreslere tebligatlar yapılmış ve tebligat yapılan adreslerin... Köyü Bismil adresinden farklı olduğu anlaşılmıştır. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, davalıların... Köyü"nde oturmadığı, aynı zamanda hasım durumunda bulunan Abdullatif Aydın"a yapılan tebligatların usulsüz olduğu ve buna bağlı olarak davalıların davadan haberi olmadığı ve dolayısı ile kendilerini savunamadığı açıktır.
    O halde, dava konusu 113 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına elbirliği mülkiyeti hükümlerine göre kayıtlı olduğu ve kayıt maliki olan davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığının bulunduğu gözetilerek davalı tarafa, ülkemizin de tarafı olduğu ve Anayasa"nın 90. maddesi gereği iç hukukun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6., 1982 Anayasası"nın 36. maddesinde yer alan adil yargılanma dolayısıyla hukuki dinlenilme hakkı gereği itirazlarını ve delillerini sunması için süre ve imkan verilmesi, bu hususta gerekirse HMK’nun 145. maddesinin de göz önünde tutulması, ondan sonra tüm deliller toplanıp birlikte değerlendirilip, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, az yukarıda ayrıntıları açıklanan ilkeler dikkate alınmadan davalı tarafın savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğuracak şekilde yargılamaya devam edilerek işin esasına ilişkin hüküm kurulması doğru olmamıştır.
    SONUÇ: Yularıda 1. ve 2. bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekili ve bir kısım davalıların temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 13.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi