Abaküs Yazılım
8. Daire
Esas No: 2019/8888
Karar No: 2021/3929
Karar Tarihi: 16.09.2021

Danıştay 8. Daire 2019/8888 Esas 2021/3929 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/8888
Karar No : 2021/3929


TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVACILAR) …'a velayeten kendi adına asaleten …
VEKİLİ : Av. …

2- (DAVALI) … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:... , K:... sayılı kararının karşılıklı olarak temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından, davacı ... 'ın sevk ve idaresindeki ... plakalı araç ile 02.11.2011 tarihinde Ankara, ... Caddesinden ... istikametine seyretmekte iken virajlı inişte yoldan çıkarak korkulukların bulunmadığı bölümden 15-20 metrelik toprak ve beton istinat duvarının sol yanına düşüp ters dönmesinden dolayı ağır şekilde yaralanması sonucu meydana gelen %98 oranındaki maluliyetinde yolun bakım ve onarımından sorumlu olan davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle davacı ... için sürekli iş göremezliği nedeniyle (ıslah edilmiş haliyle) 216.858,70-TL iş göremezlik tazminatı ve bakıma muhtaç olması nedeniyle bakıcı giderlerine karşılık (ıslah edilmiş haliyle) 285.968,83-TL bakım ücreti olmak üzere toplam 502.827,53-TL maddi tazminat ile olay nedeniyle uğramış olduğu manevi zarar nedeniyle 100.000,00-TL ve babası ... için 50.000,00-TL olmak üzere toplam 150.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: İdare Mahkemesi'nin davanın görev yönünden reddine ilişkin kararı Danıştay Onbeşinci Dairesince bozulduktan sonra Mahkeme'nin görev yönünden ret ısrar kararına dair kararının İdari Dava Daireleri tarafından bozulması üzerine verilen ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:... , K:... sayılı kararında; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 26/02/2015 gün ve E:2015/220, K:2015/554 sayılı uyuşmazlığın görev ve çözümünde idari yargının görevli olduğu yönündeki bozma kararına uyularak işin esasının incelenmesine geçilmiş; Mahkemece yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen 16/03/2018 tarihli bilirkişi raporu da hükme esas alınarak kazanın meydana geldiği kesime ait bir adet viraj uyarısı dışında levha bulunmadığı, Kaza Tespit Tutanağı’nda da bu durumun açıkça belirtildiği, bu kesime yaklaşırken hız sınırı, yol ve şerit kullanımı, (Cumhuriyet Başsavcılığı kararından da aracın düştüğü yerin inşaat alanı olduğu da anlaşıldığından) inşaat sahası, iş makinası, vb trafik tehlike uyarı (T grubu), tanzim (TT grubu), bilgi (B grubu), duraklama-parketme (P grubu), yapım, bakım, onarım (YB grubu) düşey işaretleme yapılmadığı ve mevzuat hükümleri, fen ve sanat kaideleri doğrultusunda levhaların yerleştirilmediği, bakımının yapılmadığı ve/veya korunmadığı, kazanın meydana geldiği kesimde öncesinde de benzeri nitelikte pek çok kaza olmasına rağmen gerekli önlemlerin alınmadığı, yol kenarında otokorkuluk bulunmadığından aracı yol platformunda tutma potansiyelinin bulunmaması nedeniyle kaza şiddetini/sonucunu ağırlaştırdığı kanaatine varılarak davalı idarenin %25 oranında hizmet kusurunun bulunduğuna, maddi tazminat hesabına yönelik yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde hazırlanan bilirkişi raporu doğrultusunda ıslah edilen ve %25 kusur oranına karşılık gelen 216.858,70-TL iş göremezlik tazminatının 200.000,00-TL'lik kısmının idareye başvuru tarihinden kalan kısmının ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece hesaplanarak davacıya ödenmesine, dava açıldıktan sonra bakım ücretine yönelik olarak Ankara Valiliği Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile İl Müdürlüğü tarafından 2013 yılı Haziran ayından itibaren 13/07/2018 tarihine kadar toplam 53.135,29-TL ödeme yapıldığı ve bu ödemelere devam edildiği; öte yandan, idarelerin hizmet kusurları sonucu ağır engelli konuma gelen ve başkasının desteği olmaksızın günlük yaşam aktivitelerini yerine getiremeyecek olanların bakımının üstlenilmesi nedeniyle açılan davalarda muhtemel yaşam süresi dikkate alınarak hesaplama yapıldığı, bu miktarlar üzerinden hüküm kurulduğu görülmekle birlikte bakıma muhtaç kişinin hesaplanan muhtemel yaşam süresinden daha erken bir tarihte vefatı halinde, idare aleyhine bir sebepsiz zenginleşme ortaya çıkabileceği ve ödenen tazminatların geri istenebileceğinin açık olduğu gerekçesiyle (ıslah ile de sonradan artırılan) 285.968,83-TL bakım ücretine yönelik tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, dava dosyası kapsamında davacılardan ... 'ın maluliyet durumu, yaşam kalitesi bir bütün halinde değerlendirildiğinde, takdiren, davacı ... için 50.000,00-TL, babası ... için 25.000,00-TL olmak üzere toplam 75.000,00-TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalı idare tarafından davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı ile davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, davalı idarenin asli kusurlu olması nedeniyle %25 hizmet kusur oranının yanlış belirlendiği, alınan bakım yardımının rücuya tabi olmadığı ve sosyal devlet ilkesi çerçevesinde ödendiği, bakıcı ücreti zararı yönünden taleplerinin kabul edilmesi gerektiği, tazminata yürütülen faizin yanlış tarihten başlatıldığı, manevi tazminatın yetersiz takdir edildiği, reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı tarafından, olayda sürücü davacının kusurlu olduğu, kendilerine atfedilebilecek bir hizmet kusurunun bulunmadığı, aktüerya bilirkişisi tarafından yapılan hesaplamalarda yanlışlık bulunduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ... 'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz kanun yolu incelemesine tabi olan İdare Mahkemesi kararını istinaf kanun yoluyla inceleyen Bölge İdare Mahkemesi kararının kaldırılarak İdare Mahkemesi kararının kısmen onanması, kısmen bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun Geçici 4. maddesindeki; ''Bu Kanunun 45' inci maddesinin değişik (1) numaralı fıkrasında yazılı uyuşmazlıklarla ilgili olarak verilen nihai kararlardan, değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce verilen kararlar ile Danıştayın bozma kararı üzerine kararı bozulan mahkemece verilen kararlar, Danıştayda temyiz edilebilir.'', hükmü ile 8. maddesindeki; (Ek: 18/6/2014-6545/27 md.) ''1. İvedi yargılama usulü hariç olmak üzere bu Kanunla idari yargıda kanun yollarına ilişkin getirilen hükümler, 2576 sayılı Kanunun, bu Kanunla değişik 3 üncü maddesine göre kurulan bölge idare mahkemelerinin tüm yurtta göreve başlayacakları tarihten sonra verilen kararlar hakkında uygulanır. Bu tarihten önce verilmiş kararlar hakkında, kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan kanun yollarına ilişkin hükümler uygulanır.'' hükmü uyarınca, İdari Dava Daireleri Kurulu'nun uyuşmazlığın görüm ve çözümünde idari yargının görevli olduğu yönündeki 26.02.2015 tarih ve E:2015/220, K:2015/554 sayılı bozma kararına uyularak verilen İdare Mahkemesi kararının Danıştay'ın bozma kararı üzerine verilen bir karar niteliğinde olması nedeniyle istinaf kanun yoluna değil, Danıştay'da temyiz kanun yoluna tabi olduğu anlaşıldığından, İdare Mahkemesi kararını istinaf kanun yoluyla inceleyen ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'nin ... tarih ve E:... , K:... sayılı kararı kaldırılarak ... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E:... , K:... sayılı kararı temyizen incelendi, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY:
Davacılar tarafından, davacı ... 'ın sevk ve idaresindeki ... plakalı araç ile 02.11.2011 tarihinde Ankara, ... Caddesinden ... istikametine seyretmekte iken virajlı inişte yoldan çıkarak korkulukların bulunmadığı bölümden 15-20 metrelik toprak ve beton istinat duvarının sol yanına düşüp ters dönmesinden dolayı ağır şekilde yaralanması sonucu meydana gelen %98 oranındaki malüliyetinde yolun bakım ve onarımından sorumlu olan davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle davacı ... için sürekli iş göremezliği nedeniyle (ıslah edilmiş haliyle) 216.858,70-TL iş göremezlik tazminatı ile bakıma muhtaç olması nedeniyle bakıcı giderlerine karşılık (ıslah edilmiş haliyle) 285.968,83-TL bakım ücreti olmak üzere toplam 502.827,53-TL maddi tazminat ile olay nedeniyle uğramış olduğu manevi zarar nedeniyle 100.000,00-TL ve babası ... için 50.000,00-TL olmak üzere toplam 150.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini istenilmektedir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare Mahkemesi'nce yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen 16/03/2018 tarihli bilirkişi raporu da hükme esas alınarak kazanın meydana geldiği kesime ait bir adet viraj uyarısı dışında levha bulunmadığı, Kaza Tespit Tutanağı’nda da bu durumun açıkça belirtildiği, bu kesime yaklaşırken hız sınırı, yol ve şerit kullanımı, (Cumhuriyet Başsavcılığı kararından da aracın düştüğü yerin inşaat alanı olduğu da anlaşıldığından) inşaat sahası, iş makinası, vb trafik tehlike uyarı (T grubu), tanzim (TT grubu), bilgi (B grubu), duraklama-parketme (P grubu), yapım, bakım, onarım (YB grubu) düşey işaretleme yapılmadığı ve mevzuat hükümleri, fen ve sanat kaideleri doğrultusunda levhaların yerleştirilmediği, bakımının yapılmadığı ve/veya korunmadığı, kazanın meydana geldiği kesimde öncesinde de benzeri nitelikte pek çok kaza olmasına rağmen gerekli önlemlerin alınmadığı, yol kenarında otokorkuluk bulunmadığından aracı yol platformunda tutma potansiyelinin bulunmaması nedeniyle kaza şiddetini/sonucunu ağırlaştırdığı kanaatiyle, davalı idarenin olayın meydana gelmesinde %25 oranında tali kusurunun bulunduğu sonucuna varıldığı, davacı ... 'ın maddi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 216.858,70-TL iş göremezlik talebine yönelik maddi tazminatın 200.000,00-TL lik kısmının idareye başvuru tarihinden, kalan kısmının ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece hesaplanarak davacıya ödenmesine, bakım ücretine yönelik maddi tazminat istemi için karar verilmesine yer olmadığına, davacıların manevi tazminat istemlerinin ise kısmen kabulü ile, davacı ... için 50.000,00-TL, davacı ... için 25.000,00-TL olmak üzere toplam 75.000,00-TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalı idare tarafından davacılara ödenmesine karar verilmiştir.

İdare Mahkemesi kararının "bakım ücretine yönelik maddi tazminat istemi için karar verilmesine yer olmadığına" ilişkin kısmının incelenmesi:
Olayda, davacı ... 'ın meydana gelen trafik kazası sonrası ... tarih ve ... sayılı Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Özürlü Sağlık Kurulu Raporuna göre %98 oranında ağır engelli hale geldiği, davacı tarafından bakılan davada 100.000,00-TL bakım ücreti istenildiği, aktüer bilirkişi tarafından toplam 1.143.875,31-TL bakım ücreti hesaplandığı, kusur incelemesine yönelik alınan bilirkişi raporunda idarenin kusur oranı % 25 olarak belirtildiğinden davacı tarafça talebin 285.968,83-TL olarak arttırıldığı, dava açıldıktan sonra Ankara Valiliği Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile İl Müdürlüğü tarafından 2013 yılı Haziran ayından itibaren davacıya evde bakım ücreti ödemesi yapıldığı görülmektedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 55. maddesinde; "Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz. Bu Kanun hükümleri, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine ya da kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin istem ve davalarda da uygulanır." hükümlerine yer verilmiştir.
2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun ile 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu'nda çeşitli şartların mevcudiyeti halinde yapılacak bakıcı ücreti/aylığı ödemelerine ilişkin hükümlerin düzenlendiği, bu ödemelerin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bütçesinden karşılanacağının belirtildiği ve Kanunda yer alan şartlardan herhangi birinin kaybı halinde ücret/aylık yardımlarına son verilebildiği görülmekte olup, söz konusu ödemelerin rücu edilebileceğine dair anılan Kanunlarda herhangi bir hüküm bulunmadığı gibi, yapılan bu tür ödemelerin ifa amacı da taşımadığı, sosyal devlet ilkesi kapsamında karşılıksız yardım amacıyla yapıldığı sonucuna varıldığından, İdare Mahkemesi'nce dava açıldıktan sonra bakım ücretine yönelik olarak Ankara Valiliği Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile İl Müdürlüğü tarafından ödeme yapıldığı gerekçesiyle söz konusu talep hakkında karar verilmesine yer olmadığı yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
İdare Mahkemesi kararının ıslahla artırılan maddi tazminata işletilecek yasal faizin başlangıç tarihine ilişkin kısmının incelenmesi:
İdare Mahkemesi'nce, maddi tazminat hesabına yönelik yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde hazırlanan bilirkişi raporu doğrultusunda ıslah edilen ve %25 kusur oranına karşılık gelen 216.858,70-TL iş göremezlik tazminatının 200.000,00-TL'lik kısmının idareye başvuru tarihinden, kalan kısmının ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece hesaplanarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Tam yargı davalarında istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 16. maddesinin 4. fıkrasına, 30.04.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanunun 4. maddesi ile ''Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir'' cümlesi, aynı Kanunun 5. maddesi ile de 2577 sayılı Kanuna Geçici 7. madde olarak ''Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16 ncı maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır. '' cümlesi eklenmiştir.
İdarenin işlem, eylem ve faaliyetleri nedeniyle uğranılan zararların tazmini için açılan davalarda; eksilen ya da yoksun kalınan maddi değerin zaman içinde gecikmesi, bu gecikmeden doğan zararın telafisi için hükmedilecek maddi tazminata 3095 sayılı Kanun uyarınca faiz yürütülmesini gerekli kılmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde; idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği kuralı yer almakta olup, anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, görevli olmayan adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibarıyla yasal faiz uygulanması ilkesi benimsenmiştir. Nitekim bu durum, Danıştayın yerleşik içtihatlarıyla da kabul edilmiştir.
Dava şartı olan ön karar için idareye yapılan başvuruda ihlal edilen hakkın yerine getirilmesinin istenilmesi esas olup, idare ile işin esasında ihtilafa düşüldükten, başka bir ifadeyle, tazminatın ödenmesi istemiyle idareye yapılan başvuru üzerine, bu istemin idare tarafından açıkça veya zımnen reddi üzerine, idarenin, tazminat istemi karşısında direnmeye (temerrüde) düşürüldükten sonra davacının tazminat miktarını dava açarak talep edebileceği, açılacak davada talep edilecek tazminat miktarının serbestçe tayinine hukuki bir engel bulunmamakla birlikte, talep edilecek tazminat miktarının yüksek tutulması durumunda davacının talep ettiği tutar ölçüsünde ödemek zorunda kalacağı ve bu tür davalarda nispi olarak belirlenen yargılama harçlarının da yüksek olacağı, bunun da mahkemeye erişim hakkını kısıtlayacağı açıktır.
Yapılan bu açıklamalar karşısında, uğranılan zararın gerçek miktarının Mahkeme tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda net bir şekilde ortaya çıkması durumunda, ortaya çıkan bu gerçek zararın tamamının tazmini amacıyla verilen miktar artırımına (ıslah) ilişkin dilekçenin yeni bir dava niteliğinde olmayıp, mevcut davada talep edilen tazminat miktarının ıslah suretiyle artırımına olanak sağlayan yasal bir hakkın kullanımına ilişkin olduğu da göz önünde bulundurulduğunda, artırılan tazminat miktarı yönünden davanın kabul edilmesi halinde, yasal faizin başlangıcının bu miktar yönünden de, idarenin uyuşmazlığın esasında ihtilafa, bir başka anlatımla temerrüde düştüğü tarih olduğu sonucuna varılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, davacı ... için 200.000,00-TL sürekli iş göremezliğe ilişkin maddi tazminatın ödenmesi istemiyle açılan davada, meydana gelen zararlarının tespiti amacıyla İdare Mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde tespit edilen ve davacılar tarafından ıslah edilen bu yeni zarar miktarının, davacının, olay tarihi veya idareye başvurma tarihi veya dava tarihi itibarıyla elde etmek istedikleri gerçek zararları olduğu açıktır.
Nitekim; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 09/06/2020 tarih ve E:2019/53, K:2020/853 sayılı kararı da bu yöndedir.
Bu durumda, davacılar tarafından Mahkeme kaydına 22.10.2018 tarihinde giren miktar artırım dilekçesi ile arttırılan ve Mahkemece kabul edilen 16.858,70-TL'nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idare tarafından davacıya ödenmesine karar verilmiş ise de; arttırılan ve kabul edilen tazminat miktarına (16.858,70-TL) da davalı idareye başvuru tarihinden (01.11.2012) itibaren faiz yürütülmesi gerektiğinden bu kısma ilişkin kurulan hükmün düzeltilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle,
1. ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:... , K:... sayılı kararının, bakıcı gideri zararlarının tazmini hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik bu kısmının oybirliğiyle bozulmasına, kabul edilen sürekli iş göremezlik tazminatının ıslah ile artırılan kısmına yürütülecek yasal faizin başlangıç tarihinin ise yukarıda belirtilen şekilde oyçokluğuyla düzeltilerek onanmasına,
2. ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:... , K:... sayılı kararının diğer kısımlarının oyçokluğuyla onanmasına,
3. Dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan İdare Mahkemesine gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere,16/09/2021 tarihinde karar verildi.



KARŞI OY :

(X)- Dava; davacı ... 'ın sevk ve idaresindeki ... plakalı araç ile 02.11.2011 tarihinde Ankara, ... Caddesinden ... istikametine seyretmekte iken virajlı inişte yoldan çıkarak korkulukların bulunmadığı bölümden 15-20 metrelik toprak ve beton istinat duvarının sol yanına düşüp ters dönmesinden dolayı ağır şekilde yaralanması sonucu meydana gelen %98 oranındaki malüliyetinde yolun bakım ve onarımından sorumlu olan davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle davacı ... için sürekli iş göremezliği nedeniyle (ıslah edilmiş haliyle) 216.858,70-TL iş göremezlik tazminatı ile bakıma muhtaç olması nedeniyle bakıcı ve bakım giderlerine karşılık (ıslah edilmiş haliyle) 285.968,83-TL bakım ücreti olmak üzere toplam 502.827,53-TL maddi tazminat ile olay nedeniyle uğramış olduğu manevi zarar nedeniyle 100.000,00-TL manevi ve babası ... için 50.000,00-TL manevi olmak üzere toplam 150.000,00-TL manevi tazminat olmak üzere toplam 652.827,53-TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
Davaya konu uyuşmazlık, davalı idarenin hukuka aykırı haksız fiilinden kaynaklanmaktadır. Müşterek hukukun "Gaspeden daima temerrüt halindedir" şeklindeki genel ilkesi gereğince; haksız fiilden doğan tazminat borçlarında temerrüt, haksız fiil tarihinde kendiliğinden gerçekleşir. Davalıya ayrıca bir bildirim yapılmasına gerek yoktur. Bu nedenle, davacı tarafından da talep edildiği üzere, hükmedilen tazminata kaza tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi ve temyize konu kararın tazminata işletilecek yasal faizin başlangıç tarihine ilişkin kısımlarının belirtilen şekilde düzeltilmesi gerektiği görüşüyle bu kısma yönelik çoğunluk kararına katılmıyorum.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi