Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/1155
Karar No: 2020/209
Karar Tarihi: 03.02.2020

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2018/1155 Esas 2020/209 Karar Sayılı İlamı

19. Hukuk Dairesi         2018/1155 E.  ,  2020/209 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Yalvaç Asliye Hukuk Mahkemesi (Tic. Mah. Sıf.)

    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının ilk derece mahkemesinde yapılan yargılaması sonunda verilen kararın taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması sonucunda Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi tarafından verilen istinaf talebinin kabulüne ilişkin hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
    - K A R A R -
    Davacı vekili, davacının babası ..."ın 04/06/2014 tarihinde vefat ettiğini, yasal mirasçı olarak geriye sadece davacının kaldığını, murisin ölümünden sonra murise ve torunu ..."ya Yalvaç 1.Noterliği kanalıyla davalı bankadan ihtarname geldiğini, ... gelen ihtarnameyi okuduğunda banka alacağının ödenmesine ilişkin hesap kat ihtarı olduğunu anladığını, ihtarnamede oğlu ..."nın borçlu, murisin de müteselsil kefil olarak gösterildiğini, murisin maliki olduğu ... ili ... ilçesi ... Köyünde bulunan 1166 parselde kayıtlı taşınmaz üzerine 1. derecede 345.000,00 TL bedelle banka lehine ipotek tesis edildiğinin belirtildiğini, murisin yıllardır demans ve alzheimer hastası olması nedeniyle banka lehine ipotek veremeyeceğini, genel kredi sözleşmesine nasıl kefil sıfatıyla imza atmış olabileceğini borçlu oğlu ..."ya sorduğunda, dedesi olan murisi köyden Yalvaç"a "saç traşı olmaya" diye götürdüğünü, Yalvaç 2.Noterliğinden vekaletname çıkardığını ve bu vekaletnameye istinaden kendi borçları için dedesi adına ipotek verdiğini, yine kendi borcu için genel kredi sözleşmesine dedesi adına müteselsil kefil sıfatıyla imza attığını söylediğini, murisin bağlı olduğu aile hekimliğinden düzenlenen 19/04/2013 tarihli "akli meleke raporu" başlıklı rapora istinaden vekaletnamenin düzenlendiği ve vekaletnamede "... vekilimin kendi nam ve hesabına aldığı ve alacağı her türlü krediye teminat olarak .... ipotek vermeye, ipotekle ilgili bütün işlemleri yapmaya ..." şeklinde yetki verildiğinin anlaşıldığını, incelenen genel kredi sözleşmesi fotokopisinden ise vekaletnameye istinaden muris adına müteselsil kefil sıfatıyla borçlu ..."nın imza attığının anlaşıldığını, muris ..."ın yaşlılığa bağlı demans (bunama) hastalığı nedeniyle fiil ehliyeti bulunmadığı halde, bu vekaletnameye istinaden yapılan ipotek tesis işleminin ve genel kredi sözleşmesinin müteselsil kefil sıfatıyla imzalanması işlemlerinin de hukuken geçersiz olduğunu ileri sürerek, davalı banka lehine tesis edilen ipoteğin fekkine, davalı banka ile borçlu ... arasında tanzim olunan 03/05/2013 tarihli genel kredi sözleşmesinde muris ..."ın müteselsil kefil sıfatıyla borçlu olmadığının tespitine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, kredi borcu ödenmeyince davacı ve diğer borçlu ... hakkında ilamsız icra takibi yapıldığını, ayrıca tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatıldığını, usulüne uygun olarak noterlikçe düzenlenen vekaletnameye dayalı olarak gerçekleştirilen ipotek tesisi ve kefillik işlemlerinin hukuken geçerliği olduğunu, Yalvaç 2.Noterliği"nin 19/04/2013 tarih ve 1210 yevmiye sayılı vekaletnamesine istinaden murise ait taşınmazın banka lehine ipotek edildiğini ve kredi borçlusu tarafından Genel Kredi Sözleşmesinin kendi adına asaleten, muris adına müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığını, işlem tarihinde davacının murisi hakkında verilen herhangi bir kısıtlama kararı olmadığını, muris tarafından verilen vekaletnamede ipotek tesisi için özel yetki bulunduğunu, vekaletname kapsamı gereği vekile geniş yetkiler tanındığından vekilin muris adına kefil olmasının da mümkün olduğundan, davanın reddini ve davacı aleyhine %20"den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini istemiştir.
    Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre ayırt etme gücünden yoksun olduğu iddia edilen Mehmet Hamdi Karaaslan hakkında, tedavi gördüğü hastanelerden ve hekimlerinden tüm teknik bilgi ve belgeler temin edilerek Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Dairesi"nden iptali istenilen işlemle ilgili olarak ayırt etme gücünden yoksun olup olmadığı yönünde alınan rapor sonucunda murisin ayırt etme gücünden yoksun olmadığının anlaşıldığı, dosyada mevcut tedavi evrakları ile tanık beyanları birlikte değerlendirilerek, bu kez Adli Tıp Genel Kurulundan rapor alındığı, düzenlenen raporda muris ..."ın ayırt etme gücünden yoksun olmadığı yönünde görüş bildirildiğinden davacının ipoteğin fekki yönündeki talebinin reddine, kredi sözleşmesinin incelenmesinde, müteselsil kefil olarak davacının murisine vekaleten dava dışı ..."nın sözleşmenin tanziminde yer aldığının görüldüğü, kredi ve kefalet akdinde kullanılan vekaletname incelendiğinde, muris tarafından dava dışı ... lehine banka işlemleri ve ipotek işlemleri ile ilgili geniş yetkiler içeren vekaletname düzenlendiği, vekaletname içeriğinde, vekile bizzat kefil olabilmesi hususunda yetki verildiği görülmemiş ise de; bankacılık işlemlerinde düzenlenecek evrakların tanzimi hususunda yetki verildiği, kredi sözleşmesi ve buna ek ipotek sözleşmesi birlikte değerlendirildiğinde, kefalet sözleşmesinin bu kredinin ayrılmaz parçası olduğu, iptali talep edilen müteselsil kefil sorumluluğunu doğuran işlemin de sözleşme olması, bu sözleşmenin düzenlenmesindeki evraklarda kendisini temsil için murisin dava dışı ..."yı yetkilendirmiş olması gerekçesiyle, davacının müteselsil kefilliğin iptali hususundaki taleplerinin reddine, davacı tarafın davasının reddi sebebiyle kötüniyet tazminatına hakkı bulunmadığı, davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebi yönünden yapılan değerlendirmede ise; davacının, murisinin sağlık durumları karşısında ayırt etme gücünden yoksun olduğunu iddia ederek hak araması, davacının kendisinin taraf olduğu bir sözleşmenin bulunmaması, mirasçı olması sebebiyle müteselsil kefillik yükümlülüğünde bulunması ve mirasçının müteselsil kefilliğinin iptalini talep ettiği işbu davada aleyhine sonuç çıkması karşısında, davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmetmenin hakkaniyete aykırı olacağı gerekçesiyle, kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
    Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi"nin 2017/672 esas ve 2017/1285 karar sayılı ve 06/11/2017 tarihli kararı ile; “Vekaletin verildiği ve ipoteğin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK"nun 504.maddesinde vekaletin kapsamı düzenlenmiş olup, anılan maddenin 1.fıkrasına göre, vekaletin kapsamı sözleşmede açıkça gösterilmemiş ise, görülecek işin niteliğine göre belirlenecektir. Yine aynı maddenin 3.fıkrasında, vekilin bazı işlemleri yapabilmesi için özel yetki alması gereken hususlar öngörülmüş, böylelikle vekaletin kapsamına yasal bir sınırlama getirilmekle, bu sınırlamanın iyi niyetli üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebileceği hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Somut olayda, davacının murisi ..."ın dava dışı torunu ..."ya vermiş olduğu vekaletnamede, vekilin kendi nam ve hesabına aldığı veya alacağı her türlü kredilerin teminatını teşkil etmek üzere ipotek verilmesinin amaçlandığı, ipotek verilmesi dışında ayrıca kefalette bulunulması için yetki verilmediği, vekaletin kapsamının davacının iddia ettiği gibi dava dışı vekil ... tarafından alınacak veya alınmış olan kredi için teminat olarak taşınmaz ipoteği kurulması ve bununla ilgili iş ve işlemlerle sınırlı bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda murisin, dolayısıyla davacı-mirasçının vekaleten kurulan şahsi kefaletten sorumlu olmadığı anlaşılmıştır. Hal böyle iken mahkemece, vekaletin kapsamına yanlış anlam verilerek, vekilin kefalette bulunabileceğinin kabulü ile, yazılı şekilde kredi sözleşmesinden dolayı müteselsil kefil sıfatıyla borçlu olunmadığının tespitine yönelik talebin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle davacının müteselsil kefilliğin iptali hususundaki talebinin kabulüne ilk derece mahkemesi tarafından davanın kabulüne ilişkin verilen kararın usul ve esas yönden hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle kararın kaldırılmasına, davalı banka ile dava dışı borçlu ... arasında imzalanan 03/05/2013 tarihli genel kredi sözleşmesi nedeniyle muris ..."ın ve tek mirasçısı olan davacı ..."nın müteselsil kefil sıfatıyla borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
    Davalı vekilinin istinaf sebepleri yönünden yapılan inceleme sonucunda; “Mahkemece muris ..."ın ipoteğin tesis edildiği tarihte fiil ehliyetinin bulunduğu gerekçesiyle ipoteğin fekkine ilişkin talep yönünden davanın reddine karar verildiği halde, ihtiyati tedbir kararı nedeniyle alacağına geç kavuşacak olan davalı/alacaklı banka lehine alacak tutarı 81.642,95 TL"nin % 20"si oranında tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle davalı/alacaklının tazminat talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. İpoteğin fekki davası konusu belli bir değerle ilgili bulunduğundan davanın kabulü ya da reddi halinde yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca taraflar lehine nispi vekalet ücretine hükmedilir. Dolayısıyla, mahkemece ipoteğin fekki yönündeki talebe ilişkin davanın reddine karar verilmiş olmakla, dava değeri üzerinden nispi oranda davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, maktu oranda vekalet ücreti takdiri usul ve yasaya aykırıdır.” gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, Antalya 12. İcra Müdürlüğü"nün 2014/7397 esas sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluna ilişkin takibin tedbiren durdurulması nedeniyle davalı/alacaklı banka alacağına geç kavuşacağından, takip konusu (81.642,95 TL) alacağın % 20"si oranında tazminatın davacı/borçludan alınarak davalı/alacaklıya verilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle muhakeme hukukuna ve maddi hukuka uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden taraflardan alınmasına, 03.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi