20. Hukuk Dairesi 2019/5460 E. , 2019/6898 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava dilekçesinde davacı şirketin, davalının yöneticisi bulunduğu .... adresindeki mecur da kiracı olduğunu, davacı şirketin bu iki mecuru birleştirmek sureti ile burayı market olarak işlettiğini, şirketin taşınmaza girdiği tarih itibari ile taşınmaz da yaptığı tadilatlar nedeni ile ortak giderleri katılma tarihinin 01/08/2009 tarihi olarak belirlendiğini, davalının ise davacı şirketten 2011 yılı aidatı olarak aylık 7.746,34 TL talep ettiğini, davalı tarafından belirlenen bu bedelin dayanağının belli olmadığını, hangi kritere göre tespit edildiğinin bilinmediğini, buna ilişkin karar ve işletme projesinin müvekkiline gönderilmediğini, buna rağmen müvekkili şirketin 2011 yılı aidatı olarak aylık 6.000,00 TL ödemenin makul olduğunu davalıya bildirdiğini, ancak davalının... Esas sayılı dosyası ile 2010 yılından bakiye aidat alacağı 1.970,00 TL ve 890,55 TL işlenmiş faiz ile 2011 yılı 1 ve 9. aylara ait 61.100,10 TL aidat alacağı ve 15.380,75 TL işlenmiş faiz talebinde bulunduğunu, davacının talepleri yerinde olmadığını ancak davacıya yapılan ödeme emrine istinaden 48.000,00 TL ödeme yaptığını, bunun dışında müvekkilinin ödenmeyen fark aidatları toplam olarak 29.920,34 TL"yi ödemek zorunda kaldığını bildirerek, İcra Müdürlüğünün 19/10/2012 tarihli muhtırası ile dosya borcu 97.011,62 TL olarak talep edildiğinden dolayı bu borçtan dolayı borçlu olunmadığını tespitine karar verilmesi istenilmiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabülü ile davacının ... 16 İcra Müdürlüğünün 2011/4623 E. sayılı dosyasında yönelik olarak 49.628,02 TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Dosya içindeki bilgi ve belgelerden, kat mülkiyetli anataşınmazda davacının sürekli faydalanan sıfatı ile bağımsız bölüm kiracısı, davalının ise yönetici bulunduğu, davacıdan istenilen alacağın 2010 bakiye aidat alacağı ve 2011 yılı toplam 9 aylık ait ortak gider alacağına ilişkin olduğu ve icra takibinin itiraz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılaktadır. Davacı vekili, icra dosyasına yapılan bir kısım ödemelerin icra müdürlüğünce hatalı hesaplanarak dosya hesabının 97.011,62 TL olarak belirlendiğini oysaki gönderilen ödeme emrine istinaden 48.000 TL ödeme yapıldığını ancak icra dosyasında hiç borçlu olmadıklarını iddia etmiştir. Mahkemece icra dosyasına istinaden ödenen para yönünden davacı şirketin borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir.
Dolayısı ile mahkemece davacının ödemekle yükümlü olduğu ortak gider miktarı bulunup bulunmadığının araştırılarak, yapılan fazla ödeme bulunup bulunmadığının tespiti ile yetinilmesi gerekir. İcra müdürlüğünce yapılan dosya hesabının hatalı olması durumunda taraf vekillerinin icra hukuk mahkemesine itiraz hakları bulunmaktadır. Mahkemece davacının .....2011/4623 Esas sayılı dosyasına yönelik olarak 49.628,02 TL borçlu olmadığının tespitine ilişkin karar, davacının icraya konu borca karşılık yaptığı ödeme sebebiyle mi, yoksa borcun esasına ilişkin olarak mı sorumlu olmadığının tespiti açısından infazda tereddüt yaratacak niteliktedir.
Mahkemece bu husus gözetilerek ortak gider alacağının ait olduğu yıllara ilişkin kesin hesabın bilirkişice belirlenmesi ve davacının herhangi bir şekilde ödemesi bulunup- bulunmadığı ve bunun mahsubu gerekip -gerekmediği incelenip araştırılmasından sonra oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 25/11/2019 günü oy birliği ile karar verildi.