3. Hukuk Dairesi 2020/2026 E. , 2020/4812 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen vasiyetnamenin iptali davasının reddine dair verilen hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; muris ..."nin Karamürsel Noterliğinin 26/02/2013 tarih ve 1907 yevmiye sayılı düzenleme şeklinde (mirasçılıktan çıkarma) vasiyetnamesinin Karamürsel Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2016/465 E., 2016/789 K. sayılı dosyası ile açıldığını, muris ..."nin bu vasiyetname ile aile hukukundan doğan yükümlülükleri yerine getirmediğinden bahisle kendisini ve alt soyunu mirasçılıktan çıkardığını, mirasçılıktan çıkarma işleminin usul ve yasaya aykırı olduğunu, murisin akli melekelerinin yerinde olmadığını, vasiyetnamenin resmi şekil kurallarına riayet edilmeden yapıldığını, ayrıca davalıların baskı ve telkinleri sonucu mirasçılıktan çıkarma vasiyetinin düzenlendiğini, yasaya aykırı olarak alt soyunun da mirasçılıktan çıkarıldığını belirterek, Karamürsel Noterliğinin 26/02/2013 tarih ve 1907 yevmiye sayılı düzenleme şeklinde vasiyetnamenin (mirasçılıktan çıkarma) iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... ; murise baskı yapmak gibi bir durumlarının söz konusu olmadığını, murisin kendi özgür iradesi ile hareket ettiğini ve akli melekelerinin yerinde olduğunu, davacının muris babası ile ilgilenmediğini, 4 yıl boyunca ne davacı ne de çocuklarının bayram da dahil gelip gitmediklerini, hatrını bile sormadıklarını ileri sürerek, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince; dava dilekçesinde TMK"nın 510. maddesinde düzenlenen ıskat sebeplerine dayalı vasiyetnamenin iptalinin ileri sürülmediği, vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte murisin fiil ehliyetine haiz olduğu, vasiyetnamenin davalıların baskısı altında düzenlendiğinin davacı tarafça ispat edilemediği, vasiyetnamenin kanunda belirlenen şekle ve usule uygun olarak düzenlendiği, alt soyun mirastan çıkarılmasında da herhangi bir yasaya aykırılığın bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince; davanın, vasiyetnamenin iptali hususunda açıldığı, bu davadan ayrı olarak açılmış mirastan ıskatın iptali ve tenkise ilişkin bir dava bulunmadığından, davanın vasiyetnamenin iptali davası olduğunun kabulü gerektiği, vasiyetnamenin şekil şartlarına uygun olarak düzenlenmesi, işlem tarihinde murisin fiil ehliyetinin tam olduğunun Adli Tıp Kurumu tarafından rapor edilmesi, vasiyetnamenin alt soyu da kapsamasının vasiyetnamenin iptali nedeni olamayacağı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun, HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
04.06.1958 gün 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da vurgulandığı gibi; bir davada dayanılan maddi vakıaları açıklamak tarafların, bu olguları hukuken nitelendirmek, uygulanacak yasa maddelerini arayıp bulmak ve doğru olarak yorumlayıp uygulamak da hakimin görevidir. Diğer bir deyişle; dayanılan delilleri bildirmek ve vakıaları açıklamak taraflara, hukuki niteleme ise hakime aittir. (HUMK.nun madde 76, HMK madde 31).
Mirastan ıskat, murisin tek taraflı ölüme bağlı bir tasarrufu ile gerçekleşir. Iskat, cezai (olağan) ve koruyucu olmak üzere 2 türlüdür. Mirasçı, miras bırakana ve yakınlarından birine karşı TMK’nın 510. maddesinde gösterilen ağır bir suç işler veya murisine veya ailesine karşı kanunen yerine getirmekle yükümlü olduğu aile görevlerini ifada büyük bir kusur işlerse cezai (olağan) ıskat nedenleri doğmuş olur. Koruyucu ıskat ise, tamamen iyi niyete dayalı adından anlaşılacağı üzere murisin ıskat ettiği mirasçıdan çocuklarını koruma amacına yöneliktir.
TMK’nın 512. maddesine göre; mirasçılıktan çıkarma, mirasbırakan ancak buna ilişkin tasarrufunda çıkarma sebebini belirtmişse geçerlidir.
Mirasçılıktan çıkarılan kimse itiraz ederse, belirtilen sebebin varlığını ispat, çıkarmadan yararlanan mirasçıya veya vasiyet alacaklısına düşer.
Sebebin varlığı ispat edilememiş veya çıkarma sebebi tasarrufta belirtilmemişse tasarruf, mirasçının saklı payı dışında yerine getirilir; ancak, muris bu tasarrufu çıkarma sebebi hakkında düştüğü açık bir yanılma yüzünden yapmışsa, çıkarma geçersiz olur.
Tüm bu hukuki açıklamalar ışığında somut olayda; dava dilekçesi incelendiğinde, mirasçılıktan çıkarma işleminin usul ve yasaya aykırı olduğu açıkça belirtilerek, düzenleme şeklinde vasiyetnamesinin (mirasçılıktan çıkarma) iptalinin talep edildiği anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece; hukuki niteleme görevi dikkate alınarak, Karamürsel Noterliğinin 26/02/2013 tarih ve 1907 yevmiye sayılı düzenleme şeklinde vasiyetname ile muris ... tarafından, kızı ... ve alt soyunun mirastan ıskat edildiği, ıskat sebeplerinin varlığını ispat yükünün davalı tarafta olduğu kabul edilerek, davalıya ıskat sebeplerinin varlığını ispat etme olanağı tanınmak suretiyle sonucuna uygun
bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile mirastan ıskatın iptaline ilişkin bir dava bulunmadığı ve ispat yükünün davacı tarafta olduğu kabul edilip, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK"nun 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nun 373. maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 24/09/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.