1. Hukuk Dairesi 2019/863 E. , 2019/1690 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ketmi verese hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, ... mirasçısı olan mirasbırakanı ...’ın () diğer mirasçılar tarafından kötüniyetli olarak veraset ilamından çıkarılarak dava konusu 878 ada 8 sayılı parseldeki 4 no’lu bağımsız bölümü adlarına intikal ettirdiklerini, intikale dayanak veraset ilamının iptal edildiğini, çekişmeli taşınmazın intikal yapılan mirasçılar tarafından davalı ...’a ( mirasçı ... ’ın kızı ) satış yoluyla devredildiğini ileri sürerek, 4 no’lu bağımsız bölümün davalı adına olan tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazı 1991 tarihli satış vaadi sözleşmesi uyarınca mirasçılardan temlik aldığını, iyiniyetli olarak mülkiyeti kazandığını, mirasbırakan ...’nin dava dışı mirasçılarının da bulunduğunu bildirip, davanın reddini savunmuştur.
Yargılama sırasında, ...’ın dava dışı mirasçıları harçlandırdıkları dilekçeleri ile davacı yanında davaya müdahil olmak istediklerini, davaya onay verdiklerini ileri sürerek, çekişmeli taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkemece, davalının iyiniyetli ediniminin korunması gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’ın 22.05.1989 tarihinde bekar ve çocuksuz olarak öldüğü, uyuşmazlığı çıkaran ... Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 12.12.1989 tarih ve 1989/93 E 1989/143 K sayılı ilamı uyarınca; mirasbırakan ...’ın mirasçı olarak kardeşleri..., ..., ..., ... ve ...’ı bıraktığı, ..., ...,... ve ...’ın ... 2. Noterliği’nin 31.12.1991 tarih ve 49471 yevmiye no’lu düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile; mirasbırakan ...’dan kendilerine intikal eden kat irtifakına ayrılmış 878 ada 8 sayılı parseldeki 4 no’lu bağımsız bölümdeki miras paylarını ... ve ...’a 20.000.000 ETL’ye satmayı vaad ve kabul ettikleri, 06.01.1997 tarih ve 80 yevmiye no’lu tescil istem belgesi ile; mirasbırakan ...’a ait dava konusu 878 ada 8 sayılı parseldeki 4 no’lu bağımsız bölümün yukarıda anılan veraset ilamı uyarınca..., ..., ..., ... ve ...’a ( ...’ın ölümü nedeniyle mirasçıları olan ..., ..., ..., ... ..., ... ve Nevin’e ) intikal ettiği, intikal işlemini kendi adına asaleten ve diğerleri adına vekaleten mirasçı ...’ın yaptırdığı, ... mirasçıları..., ..., ... ve ...’ın çekimeli bağımsız bölümdeki 30/4500’er paylarını 25.03.1998 tarih ve 2546 yevmiye no’lu işlemle davalı ...’a satış suretiyle temlik ettikleri, öte yandan ... mirasçıları ..., ..., ..., ... ..., ... ve Nevin’in dava konusu 4 no’lu bağımsız bölümdeki paylarını 29.04.2013 tarih ve 14106 yevmiye no’lu işlemle davalı ...’a satış suretiyle temlik ettikleri, adı geçen kişilere vekaleten ...’ın işlem yaptığı kayden sabittir.
Yukarıda belirtildiği üzere, dava konusu 4 no’lu bağımsız bölümün intikal işlemleri için ... Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 12.12.1989 tarih ve 1989/93 E 1989/143 K sayılı veraset ilamı kullanılmış olup, bu ilamda davacıların mirasbırakanı ... ( Kartın ) mirasbırakan ...’ın mirasçısı olarak görünmemektedir. Ne var ki, dava açılırken davacı tarafından sunulan ve itiraz edilmeyen ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 09.12.2004 tarih ve 2004/2029 E 2004/2403 K sayılı veraset ilamı uyarınca ......, mirasbırakan ...’ın mirasçısı olarak görünmektedir. Ayrıca, hasımlı olarak görülüp sonuçlandırılan ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 22.04.2014 tarih ve 2013/311 E 2014146 K sayılı ilam ile; intikal işlemine dayanak yapılan ... Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 12.12.1989 tarih ve 1989/93 E 1989/143 K sayılı veraset ilamının iptaline karar verilmiş, ilamın gerekçesinde de ...’nin mirasbırakan ...’ın baba bir anne ayrı kardeşi olup, onun mirasçısı olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.
O halde, mirasbırakan ...’ın mirasçısı ...’ın ( Kartın ) dava konusu bağımsız bölümdeki miras payına ketmedilmesi nedeniyle ulaşamadığı tartışmasızdır.
Bu tespitten sonra hemen belirtilmelidir ki, taraf teşkili kamu düzeni ile ilgili olup, yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerektiği açıktır.
Somut olaya bakıldığında, ... ( Kartın ) mirasçısı davacı ...’ın dava dilekçesinin konu bölümünde tapu kaydının iptali ile ...mirasçıları adına tescil, sonuç bölümünde ise tapu kaydının iptali ile miras payı oranında tescil istediği, ...’ın dava dışı mirasçıları ..., ..., ...ve ...’ın 05.11.2013 tarihli dilekçeleri ve ön inceleme duruşmasındaki beyanları ile davacı yanında davaya müdahil olmak istediklerini, açılan davaya muvafakat verdiklerini, ...’nin terekesi için dava açtıklarını, miras payları oranında iptal ve tescile karar verilmesini istedikleri, davacı ...’in de 02.12.2014 tarihli celsede; asıl amacının tereke adına dava açmak olduğunu beyan ettiği tespit edilmiştir. Dava dilekçesi, dava dışı mirasçıların açılan davaya onay vermeleri ve davacının açık beyanı değerlendirildiğinde; ...’ın dava konusu bağımsız bölümdeki miras payı oranında tapu kaydının iptali ve ...’nin tüm mirasçıları adına payları oranında tescil istendiği ve taraf teşkilinin sağlandığı tespit edilmiştir.
Bu aşamada çözümlenmesi gereken davalı ...’ın 4721 sayılı TMK’nun 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanıp yararlanmayacağıdır.
16.04.1968 doğumlu davalı ...’in; mirasbırakan ...’ın mirasçısı olan ... ’ın kızı olduğu, 1991 tarihli satış vaadi sözleşmesinde ismi geçen ...’ın ise eşi olduğu, davalının dava konusu taşınmazı satış vaadi sözleşmesi ile iyiniyetli olarak satın aldığı savunması yönünden; satış vaadi tarihindeki yaşı, mirasbırakan ve onun mirasçısı ... ile yakınlığı gözetildiğinde, durumu bilen ya da kendisinden beklenen özeni göstermesi halinde bilebilecek konumda bulunan bir kişi olduğu, başka bir söylem ile, davalının iyiniyetli sayılamayacağı ve TMK’nun 1023. maddesinden istifade edemeyeceği ortadadır.
Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.