10. Hukuk Dairesi 2013/22279 E. , 2014/6836 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, Alman Rant Sigortasında 18 yaşını ikmal ettiği 15.09.1978 tarihinin, Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilamında belirttiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir..
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2 – Davacı Alman Rant Sigortasına giriş tarihi olan 15.09.1978 tarihini Türkiye’de sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespitini istemiştir. Mahkemece, davacının ilk sigorta başlangıcının 15.09.1978 olduğunun tespitine dair hüküm kurulmuştur. Davacının, nüfus kaydında açıklamalar kısmında davacının Sorgun Asliye Hukuk mahkemesi’nin 1978/675 E. ve 1978/716 K. sayılı 29.12.1978 tarihinde kesinleşen kararına istinaden doğum tarihinin 15.09.1961 iken, 15.09.1960 olarak düzeltildiği belirtildiği, mahkemece, davacının 15.09.1960 doğum tarihine göre 18 yaşını ikmal ettiği 15.09.1978 tarihi esas alınarak sigortalılık başlangıcına dair hüküm kurması eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeye dayalıdır.
06.07.2004 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 5198 sayılı Yasanın 16. maddesi ile 506 sayılı Yasanın 120. maddesine 3. fıkra olarak eklenen “ İş kazalarıyla meslek hastalıkları, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortasından gelir ve aylık tahsisleri ile sermaye değerinin hesabında, iş kazasının olduğu veya meslek hastalığının hekim raporuyla ilk defa tespit edildiği veya sigortalıların yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı Kanunlara veya 506 sayılı Kanun ile diğer sosyal güvenlik kurumlarına
tâbi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten sonraki yaş tashihleri dikkate alınmaz.” hükmü yer almaktadır.
506 sayılı Yasanın Geçici 54. maddesi, “01/04/1981 tarihinden önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescil edilmiş olanlar hakkında 60 ıncı maddenin (G) fıkrası hükmü uygulanmaz.”hükmü düzenlenmiştir.
17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Yasanın 79. maddesi ile değişik 3201 sayılı Yasanın 1. maddesinde, “Türk Vatandaşlarının yurt dışında 18 yaşını doldurduktan sonra, Türk vatandaşı iken geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri halinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilir” şeklinde düzenlenmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında; 506 sayılı Yasanın 120/3. maddesinin, somut olaya uygulandığında, davacının sigorta başlangıç tarihi olarak kabul edilen 15.09.1978 tarihinden sonra 29.12.1978 tarihinde kesinleşen yaş tashihi hükmü ile davacının doğum yılının 1961 iken 1960 olarak düzeltildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacının yaş tashihinden önceki doğum yılı olan 1961 yılının sigortalılık başlangıcı olarak esas alınması gerekmektedir. Davacının 19.04.2012 varide tarihli yurtdışı hizmet borçlanma talep dilekçesi ile Sosyal Güvenlik Kurumundan 3201 sayılı Yasa kapsamında borçlanma isteminde bulunduğu, 3201 sayılı Yasanın 1. maddesindeki sigortalının 18 yaşını ikmal ettiği tarihten itibaren olan Türk vatandaşı iken geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri borçlanabileceğinden, bir başka anlatımla, sigortalının 18 yaşını ikmal etmeden öncesi dönemi borçlanma imkanının 3201 sayılı Yasanın 1. maddesine göre mümkün bulunmaması nedeniyle 506 sayılı Yasanın Geçici 54. maddesinin uygulanmasının mümkün olmadığı nazara alındığında, davacının yaş tashihinden önceki doğum tarihi olan 15.09.1961 tarihine göre 18 yaşını ikmal ettiği tarih itibariyle sigortalılık başlangıç tarihinin irdelenmesi gerekirken, yaş tashihinden sonraki doğum tarihi olan 15.09.1960 tarihi gözetilerek hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırıdır.
3- 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Yasanın 79. maddesi ile 3201 sayılı Yasanın 5. maddesine eklenen 4. fıkrasında “yurtdışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre hangi sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde; Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Davacının yurtdışı borçlanma şahsi dosyasından, Türkiye’de sigortalılık tescil kaydının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, gerekçeli kararında, davacının Türkiye’de kabul edilen ilk defa sigortalılık giriş tarihini tespitinde, davacının yurtdışı borçlanmasına ilişkin sigortalılıklarının 5510 sayılı Yasanın 4/1-b maddesi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilmesi gerektiği hususuna yer verilmemesi, hükmün infazında tereddüte mahal verecek nitelikte olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Yasasının 297. maddesinin 2. fıkrasındaki, “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” yönündeki amir hükme aykırıdır.
Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinin tamamen silinerek, yerine, “davacının, Alman Rant sigortasına giriş yapılan 15.09.1979 tarihinin, Türkiye’de 5510 sayılı Yasanın 4/1-b maddesi kapsamında öngörülen sigortalılığa giriş niteliğinde olduğunun tespitine,” cümlesinin yazılarak, gerekçe ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 25.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.