19. Ceza Dairesi 2018/3205 E. , 2020/418 K.
"İçtihat Metni"
5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu"na muhalefet etmek suçundan sanık ..."ın, anılan Kanun"un 63/10 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 52/2. maddeleri uyarınca 1.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Ankara 23. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/05/2017 tarihli ve 2016/913 esas, 2017/309 karar sayılı kararı aleyhine, Adalet Bakanlığı"nın 25.04.2018 gün ve 2017 - 7841 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03.05.2018 gün ve KYB. 2018 / 37014 sayılı ihbarnamesi ile dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre,
1- Kayden 15/09/1995 doğumlu olan sanık ... hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 14/12/2016 tarihli ve 2015/38530 soruşturma, 2016/44492 esas, 2016/37927 sayılı iddianamede ve mahkemenin kabul gerekçesinde suç tarihinin 09/08/2013 olarak belirtilmesine karşın sehven gerekçeli karar başlığında suç tarihinin 2015-2016 yılları olarak yazıldığı anlaşılmış ise de, suça konu abonelik sözleşmesinin imzalandığı, dolayısıyla suçun işlendiği tarihin 09/08/2013 olduğu, suç tarihinde sanığın 15-18 yaş arasında bulunduğu, suça sürüklenen çocuk suçun işlendiği telefon bayiinde, staj eğitimini tamamlamak üzere stajyer olarak bir süre çalıştığı, ancak bayi adına düzenlenen sözleşmelere imza atması hususunda imza atmaya veya şirketi temsile hak ve yetkisinin bulunmadığı, keza sözleşme aslı üzerinde yer alan "Bulut İletişim" kaşesi üzerinde hiçbir imza bulunmadığı gibi sözleşmenin sağ üst köşesinde sanığın isim ve soyisminin yazılı olduğu, bu durumda sanığın sözleşmeyi Kanun kapsamında ilgili operatör ve yetkili kıldığı bayii adına imzalama ve hattı iletişime açma gibi bir abonelik işlemi gerçekleştirmesinin mümkün görülmediği gözetilmeden, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde,
2- Kayden 15/09/1995 doğumlu olup, suçun işlendiği 09/08/2013 tarihinde 18 yaşını ikmâl etmediği anlaşılan suça sürüklenen çocuk hakkında tayin olunan cezadan, 5237 sayılı Kanunu’nun 31/3. maddesi gereğince indirim yapılmamış bulunulmasında,
İsabet görülmediği, gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla,
Gereği görüşülüp düşünüldü:
5809 Sayılı Kanun"un "Abone ve cihaz kimlik bilgilerinin güvenliği" başlıklı 56/4. maddesi; "...Kişinin bilgisi ve rızası dışında işletmeci veya adına iş yapan temsilcisi tarafından abonelik tesisi veya işlemi veya elektronik kimlik bilgisini haiz cihazların kayıt işlemi yapılamaz ve yaptırılamaz, bu amaçla gerçeğe aykırı evrak düzenlenemez, evrakta değişiklik yapılamaz ve bunlar kullanılamaz...",
5809 sayılı Kanun"un "Cezai hükümler" başlıklı 63/10. maddesi; "...Bu Kanunun 56 ncı maddesinin birinci fıkrası hükümlerine aykırı hareket edenler bin günden beş bin güne kadar; ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarına aykırı hareket ederek bu işi bizzat yapanlar elli günden yüz güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır...", hükümlerini amirdir.
Kanun yararına bozma talebine konu dosyada; sanık ..."ın doğum tarihinin 15.09.1995 olduğu, 09.08.2013 tarihinde suça konu abonelik sözleşmesinin imzalandığı, dolayısıyla suçun işlendiği tarihin; 09.08.2013 günü olduğu, suç tarihinde sanığın henüz 18 yaşını doldurmadığı, 15-18 yaş arasında bulunduğu, sanığın suçun işlendiği telefon bayiinde, staj eğitimini tamamlamak üzere stajyer olarak bir süre çalıştığı, ancak bayi adına düzenlenen sözleşmelere imza atması hususunda imza atmaya veya şirketi temsile hak ve yetkisinin bulunmadığı, keza sözleşme aslı üzerinde yer alan "Bulut İletişim" kaşesi üzerinde hiçbir imza bulunmadığı gibi sözleşmenin sağ üst köşesinde sadece sanığın isim ve soyisminin yazılı olduğu, bu durumda sanığın sözleşmeyi adı geçen Kanun kapsamında ilgili operatör ve yetkili kıldığı bayi adına imzalama ve hattı iletişime açma gibi bir abonelik işlemi gerçekleştirmesinin mümkün görülmediği,
Mahkemenin kabulüne göre ise;
Sanığın suç tarihindeki yaşı gözetilerek, sanık hakkında verilen 1000 TL adli para cezası üzerinde şartları bulunan TCK"nin 31/3. maddesi uygulanmadığı gibi daha önce adli sicil kaydı bulunmayan sanık hakkında kurulan adli para cezası hükmüne ilişkin olarak 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu 23. ve 5271 sayılı CMK"nin 231. maddelerinde şartları yazılı "hükmün açıklanmasının geri bırakılması" yoluna neden gidilmediğinin de hükmün gerekçesinde tartışılmadığı anlaşılmakla,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, Ankara 23. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/05/2017 tarihli ve 2016/913 esas, 2017/309 karar sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nin 309/4-d maddesi gereği kanun yararına BOZULMASINA, bozma sebebi gereği sanık ... hakkında kurulan hüküm yönünden yeniden uygulama yapılarak;
Ankara 23. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/05/2017 tarihli ve 2016/913 esas, 2017/309 karar sayılı gerekçeli kararının, "HÜKÜM" başlığı altında mahkumiyete dair birinci paragraftan "..." adının çıkartılmasıyla, "HÜKÜM" başlığı altına yeni bir paragraf olarak;
"Sanık ... hakkında açılan davada, sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle CMK"nin 223/2-a maddesi gereği sanığın BERAATİNE," ibaresinin eklenmesine, 27.01.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.