3. Hukuk Dairesi 2020/2789 E. , 2020/4796 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
VEK.AV. ...
Taraflar arasındaki fesih işleminin iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; ...,... Eczanesi sahibi ve mesul müdürü olduğunu, davalı kurum tarafından "...2003 ve 2004 yılı eczane sözleşmesinin (V.sözleşmenin feshini gerektiren hususlar) bölümünün 1-M maddesi gereğince mevcut sözleşmenin 7 yıl süreyle, ayrıca 2002 ve 2004 yılı eczane sözleşmesinin (V. Sözleşmenin feshini gerektiren hususlar) bölümünün 1-S maddesi gereğince de 4 yıl süreyle feshedildiğini, aynı başlıklı bölümün 5.maddesi uyarınca fesih sürelerinin ayrı ayrı uygulanacağından, mevcut sözleşme toplam 11 yıl süreyle feshedilmiştir... "şeklinde bir yazı gönderildiğini, yazı ekinde hiçbir belge, rapor, tutanak ve tespit içermediğini belirterek, sözleşmenin (7) yıl ve (4) yıl süreyle feshine ilişkin kararın kaldırılarak iptaline, muarazanın men"ine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; kurum müfettişlerinden ... tarafından düzenlenen 06.05.2005 tarih ve 2 sayılı soruşturma raporu ile; davacı eczacının, doktor olan eşi ... ile birlikte sigortalıların bilgileri dışında reçete yazmasını temin etiği, bazı sigortalılar adına tanzim edilen reçetelerde eşi Dr...."a düzeltmeler yaptırmak suretiyle sigortalıların sağlık karnelerinde bulunmayan ilaçların ya da ilaç kutu adetlerinin eklenerek kuruma fatura edilmesini sağladığı, sigortalıların reçetelerinde yazılı olan ilaçları kendisine vermeyerek ya da eksik vererek kurumu ve sigortalıları dolandırdığı, ayrıca sigortalıların reçetelerinde ilaçların eczaneden alındığına ilişkin sigortalılar tarafından atılması gereken imzaların sahte bir şekilde sigortalı yerine atarak ya da atılmasını temin ederek söz konusu sahte imzaları taşıyan reçetelerin bedellerini tahsil etmek üzere kuruma fatura etmek ve bu reçetelerin bedellerini tahsil etmek suretiyle kurumlarını dolandırdığı ve zarara uğrattığının tespit edildiğini, Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduklarını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, sağlık karneleri nüshalarında yer almayan düzeltmeler bulunduğu, hak sahiplerinin bilgileri dışında reçete tanzim edilip kuruma fatura edildiği yönünde tespitler içeren bilirkişi raporunun dosya muhteviyatına uygun düştüğü, tanıkların yeminli
anlatımlarının soyut ve yetersiz düzeyde kaldığı, ayrıca bizzat davacı asilin kurum müfettişine verdiği ifade değerlendirilerek davanın reddine dair verilen kararın davacı tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 03.02.2011 tarihli ve 2010/10805 E., 2011/1590 K. Sayılı ilamı ile özetle; "..davacı hakkında sahtecilik suçundan ceza davası açılmış, yapılan yargılama sonucu beraat etmiş ise de bu karar henüz kesinleşmemiştir. Ceza mahkemesinin beraat kararı hukuk hakimini bağlayıcı değilse de maddi vakıanın tesbitine ilişkin hususlar bakımından bağlayıcı olduğundan dava sonucunun beklenmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulmuş, davalının kararın düzeltilmesi istemi Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 21.09.2011 tarihli ve 2011/6719 E., 2011/12884 K. Sayılı ilamı ile reddedilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davacı hakkında üzerine atılı dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından beraat kararı verildiği ve kesinleştiği, dosyadaki diğer delillerden davacı tarafça oluşturulmuş herhangi bir kamu zararı olmadığı, sözleşme hükümleri gereğince davacının 7 ve 4 yıl olmak üzere ayrı ayrı sözleşmesinin feshini gerektirir herhangi bir işlem ve eyleminin olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne, taraflar arasındaki sözleşmenin 1-M maddesi gereğince 7 yıl süreyle, 1-S maddesi gereğince ise 4 süreyle feshedilmiş olduğuna ilişkin 21.06.2005 tarih ve 67903 sayılı kurum işleminin iptali ile muarazanın giderilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; davalı kurum tarafından davacı eczacı hakkında sözleşmenin feshine ilişkin işlemin iptaline ilişkindir.
Ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Öğreti ve uygulamada hukuk hakiminin, maddi olaylara ve özellikle fiilin hukuka aykırılığına ilişkin olarak ceza hakimi tarafından yapılan tespitlerle bağlıdır. Hukuk hakiminin ceza mahkemesi kararındaki maddi olgularla bağlılığının ölçüsü; beraat kararında suçun sanık tarafından işlenip işlenmediğinin kesin olarak, delilleriyle tespit edilip edilmediğidir. Ceza mahkemesinin, kusurun ve zarar miktarının takdiri hususundaki kararı, fiilin işlendiği sabit olduğu halde, kusurluluğa ya da kusursuzluğa ilişkin saptaması, hukuk hakimini bağlamaz. Hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kusura ilişkin değerlendirmesiyle ve buna etkili tespit edilen olgularla bağlı kalmaksızın, taraflarca ileri sürülen delilleri toplayıp, tümünü birlikte değerlendirerek bir sonuca varmalıdır.
Dosya kapsamından; hükmün gerekçesine dayanak teşkil eden ceza mahkemesi kararı incelendiğinde, resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık iddiasıyla dava açıldığı, devletin ya da şahısların herhangi bir zararlarının bulunmadığı, atılı suçun unsurlarının oluşmadığı, atılı suçun kast unsurunun da bulunmadığı gerekçesiyle davacı eczacının beraatine karar verildiği, temyiz incelemesinde resmi belgede sahtecilik eylemi yönünden zamanaşımı süresininin geçmesi nedeniyle davanın düşmesine kararı verildiği görülmüştür.
Mahkemece, dava konusu cezai işlemlere ilişkin bağlayıcı bulunmayan beraat kararı esas alınmakla birlikte yeterli araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır. Davacı eczacı hakkında yürütülen soruşturmada, sigortalıların sağlık karnelerine usulsüz olarak tanzim ettirilen reçeteleri ve sigortalıya vermediği ilaçları kuruma fatura ettiği, ayrıca kuruma fatura ettiği reçetelerde tahrifat yaptığı ve bu yolla sigortalıların sağlık karnelerinin otokopili sayfalarında kayıtlı olmayan ilaç bedellerini kuruma fatura ettiği iddia edildiğine göre; davacının hukuki sorumluluğunun araştırılması, davalı kurumun soruşturma raporundaki özellikle eczacı, eczacı kalfası ve sigortalıların ifadeleri ile bu kişilerin ceza dosyasında verdikleri ifadelerin karşılaştırılıp gerektiğinde çelişkilerin giderilmesi, idari soruşturma raporundaki davacıya yönelik tespitler ile ceza mahkemesindeki bilgi, belge ve tespitlerin, protokol hükümleri ile birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir.
Ayrıca, bozma ilamı öncesi dosyaya kazandırılan 25.06.2009 tarihli bilirkişi raporuna, davacı taraf itiraz etmiş, itirazında; ceza dosyasının sonuçlanmasının beklenilmesi, tüm delilleri toplanıp tanıklar dinlenildikten sonra bilirkişiden rapor alınması gerektiğini belirtmiştir. Söz konusu bilirkişi raporunun, davacı aleyhinde başlatılan ceza soruşturması sonucu dosyaya kazandırılmadan hazırlandığı, mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesi bakımında da yetersiz olduğu anlaşılmıştır.
O halde mahkemece; davalı kurumun soruşturma raporundaki eczacı, eczacı kalfası ve sigortalıların ifadeleri ile davacıya yönelik tespitler, ceza mahkemesindeki bilgi, belge ve ifadeler ile protokol hükümleri birlikte değerlendirilerek, ifadeler karşılaştırılıp gerektiğinde çelişkilerin giderilmesi, taraflar arasındaki sözleşmenin niteliği gözetilerek, tarafların iddia ve savunmalarını karşılayacak şekilde, önceki bilirkişiler dışında seçilecek konusunda uzman bilirkişi heyetinden cezai işleme konu sözleşme maddeleri tek tek değerlendirilerek taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli ve açıklayıcı olacak şekilde rapor alınması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.