3. Hukuk Dairesi 2020/2893 E. , 2020/4783 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TİCARET)MAHKEMESİ
VEK.AV.... VD.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, mahkemece davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının aboneliğine ait su borcunu ödememesi üzerine Malatya 6. İcra Müdürlüğünün 2013/878 E. sayılı dosyası ile başlatılan takibe davalının haksız itiraz ettiğini ileri sürerek; icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına, 91.776,35 TL alacağın takip tarihinden itibaren yıllık %16.80 gecikme zammı ile birlikte lehine ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; şirket merkezinin Ankara’da olması dolayısıyla Ankara Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacının davayı itiraz tarihinden çok sonra açtığını, dolayısıyla 1 yıllık hak düşürücü sürenin de geçtiğini; icra takibine konu olan borcun asıl alacağa yönelik 39.420TL si ve ferileri dahil toplam 45.897TL üzerinden ödeme yaparak kabul ettiklerini; ancak, kalan kısmı kabul etmediklerini, tüm bedel üzerinden dava açmakta davacının kötü niyetli olduğunu bu nedenle davacının kötü niyetli olduğunun aşikar olduğu ve reddedilen kısımlar açısından tazminata hükmedilmesi gerektiğini; talep edilen faizin Merkez Bankası avans oranında fazla olduğunu; ayrıca, takipten önce temerrüde düşürme olmamasına rağmen faiz işletildiğini bu sebeple ayrıca faize de itiraz ettiklerini beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini ayrıca, davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir
Mahkemece; davalı tarafından 11.03.2013 tarihinde takibe itiraz edildiği, davanın 21.05.2015 tarihinde açıldığı, her ne kadar davalının itirazı davacıya tebliğ edilmemiş ise de, 17.04.2013 tarihinde alacaklının kısmi ödemeyi tahsil ettiği gibi 17.02.2014 tarihli talep dilekçesini dosyaya sunduğu ve en geç bu tarihte takibin kısmen durdurulduğunu öğrendiği;; öğrenme tarihi itibarıyla bir yıllık hak düşürücü dava açma suresinin geçtiği gerekçesiyle, davanın bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığından süre yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairemiz, 21/06/2018 T. 2018/3881 E. 2018/6977 K. sayılı ilamı ile; "itirazın iptali davası açmak için öngörülen 1 yıllık yasal sürenin borçlunun itirazının alacaklıya tebliğinden itibaren başladığı, somut olayda borçlunun itirazının davacıya tebliğ olmadığı; dolayısıyla, 1 yıllık hak düşürücü sürenin işlemeye başlamadığı gerekçesi ile işin esasına girilmesi gerektiği gerekçesi ile" bozulmuştur.
Mahkemece; bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davalının yapmış olduğu takibe yönelik itirazın kısmen iptali ile takibin devamına, karar verilen bedel üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, faturadan doğan alacağa vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
1- 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 26. maddesinde yargılamaya hakim olan ilkelerden “taleple bağlılık ilkesi” düzenlenmiş olup buna göre Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Yine aynı kanunun 297. maddesi uyarınca mahkeme tarafından hüküm fıkrasında asıl ve yardımcı taleplerin hepsi hakkında açık ve tereddüte yol açmayacak şekilde karar verilmesi gerekir. Mahkemece taleplerden biri hakkında olumlu veya olumsuz hiçbir karar verilmemiş olması durumunda hakkında karar verilmemiş olan talep, zımnen reddedilmiş sayılmaz. Zira, bu talep hakkında ortada olumlu veya olumsuz bir mahkeme kararı yoktur.
Somut olayda; davalı tarafça cevap dilekçesinde, davanın reddi ile birlikte davacının icra takibinde itiraz edilmemiş kısmı da dahil edilerek dava açılmış olması dolayısıyla kötü niyet tazmintına hükmedilmesi istenilmiştir. Mahkemece, gerekçeli kararda bu hususa değinilmemiş, hüküm fıkrasında da bu hususta olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir. Hal böyle olunca, mahkemece; HMK" nın 297. maddesi hükmüne uygun biçimde tüm talepler hakkında ayrı ayrı hüküm tesisi zorunluluğu doğrultusunda, davalının kötü niyet tazminatı talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, bu yön gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ; Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle, hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK" nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK" un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süresi içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.09.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.