4. Ceza Dairesi 2013/32484 E. , 2016/323 K.
"İçtihat Metni"Tebliğname No : 4-2012/18116
MAHKEMESİ : Hafik (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 26/10/2011
NUMARASI : 2010/35 (E) ve 2011/59 (K)
SUÇ : Tehdit
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Eyleme ve yükletilen suça yönelik O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz iddiaları yerinde görülmediğinden tebliğnameye aykırı olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 13.01.2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY:
Dairemizin 13/01/2016 tarih ve 2013/32484-2016/323 sayılı kararıyla H.. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 2010/35 Esas ve 2011/59 sayılı hükmünün ONANMASI" dair kararında, yerel Mahkemece kurulan hükmün yasa ve uygulamalara aykırı olduğu kanaatiyle BOZULMASI düşüncesinde olduğum için karşı oy kullanmış bulunmaktayım. Şöyle ki:
Suça konu iddianame, oluş ve tüm dosya içeriğine göre, "..benimle uğraşma fena olur kötü olur" şeklindeki sözlerin sanık tarafından sarfedildiğinde bir kuşku yoktur. Yüksek Dairemizin sayın çoğunluğu da aynı şekilde bu sözlerin sanık tarafından söylendiğini kabul etmektedir.
Yerel mahkeme de hükmün gerekçesinde, bu sözlerin sanıktan sadır olduğunu kabul etmiştir. Ancak, sanığın bu sözlerinde tehdit kastının bulunmadığı yargısına varmış; "..elinde bulunan satış senedi nedeniyle mahkemede dava açacağına yönelik" olduğu ve "savunmasının aksini gösterir ve izafe edilen sözleri tehdit kastıyla sarfettiğine dair hakkında mahkumiyete yeterli her türlü şüpheden uzak somut ve kesin inandırıcı delile ulaşılamadığı"nı belirtip, kısa kararda da "kast veya taksirinin bulunmadığı"na dayanarak, "CMK"nın 223/2-c maddesi uyarınca BERAATİNE" hükmetmiştir.
Öncelikle yerel mahkemenin kabulü, oluş ve dosya kapsamıyla örtüşmemektedir. Şöyle ki: Katılan İ.. Y.. sanığın öz amcasıdır ve aralarında arazi uyuşmazlığı vardır. Dosyada mevcut tapu kaydı fotokopisine bakıldığında, suça konu ihtilaflı arazinin malikleri, sanığın amcaları olan İ..(katılan), M.. ve İ.. Y.."dır. Sanığın savunmasına göre, amcası İ.. Y.."a ait hisseyi kendisi (haricen)satın almıştır. Katılanın iddialarına göre ise, müşterek tapulu bu araziye bitişik olan ve sanığa babası(katılanın kardeşi) H.. Y.."dan kalan araziyi sanık kullanmakta iken; sınırı ihlal ederek ve kendisine ait olduğunu ileri sürerek müşterek tapulu bu arazideki otları biçmektedir. Katılanla sanık arasındaki hukuki ihtilaf, mahkemeye taşınmış ve böylece aralarında da husumet meydana gelmiştir.
Yukarıda kısaca açıkladığımız üzere, mevcut husumet çerçevesinde olayın gelişimi ve oluşu şöyledir: Katılan İ.. Y.."ın köy muhtarlığına giderek, sanığın geçen senelerde hep sınır ihlali yaptığını kendisine ait otlarını kaldırdığını beyan ettiği; artık bundan sonra sınırına tecavüz etmemesi ve otunu biçmemesini temin için sanığı çağırmasını istediği; tanık muhtar A.. Ç.."nın da sanığı muhtarlığa çağırdığı, bir müddet konuştukları, barıştırılma çabalarına sanığın yanaşmadığı, tartışmaya başladıkları ve birden hiddetlenerek "amca oralar benim, ben oradaki otu biçeceğim, beni bu yüzden bir daha muhtarlığa çağırma, senin için fena olur, kötü olur", diyerek olay yerinden ayrıldığı anlaşılmaktadır.
Yerel mahkemece, yukarıda değinildiği gibi, sanığın savunmasında belirttiği, "..benimle uğraşma yoksa fena olur, kötü olur" şeklindeki sözleri kabul edilmiş; ancak, "sanığın tehdit kastının bulunmadığı, elinde bulunan satış senedi nedeniyle mahkemede dava açacağına yönelik ifade ettiği" biçimindeki kabule yer verilmiştir. Öncelikle olay sırasında sanığın elinde gösterdiği bir satış senedi yoktur. Aralarında önceye dayalı hukuki ihtilaf vardır. Soruşturma aşamasındaki ifadesinde de bu senetten hiç bahsetmediği gibi, suçlamaları bütünüyle reddetmekte olup; "fena yaparım, kötü olur" demediğini savunmuştur. Oysa kovuşturma aşamasında ikrarının yanına, bir de "elinde senedi olduğunu ve mahkemeye dava açacağını, bu sözlerle amaçladığını" eklemiştir.
Bilindiği üzere tehdit suçu, genel kasıtla işlenen bir suçtur. Tehdit suçunun manevi öğesinin genel kasıt olması, suçun yasal tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek işlenmesinin yeterli bulunması, ayrıca tasarlamanın aranmaması, saikin bir öneminin olmaması, objektif korkutuculuk niteliğini taşıması ve sanıkla katılan arasında husumetin de bulunması karşısında, sanığın katılana söylediği "..benimle uğraşma yoksa fena olur, kötü olur" şeklindeki sözlerinin, TCK"nun 106. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde tanımlanan "sair tehdit" suçunu oluşturduğu düşüncesinde olduğumdan, mevcut kanun ve içtihatlara uymayan yerel mahkemenin beraat kararının bozulması kanaatiyle, sayın çoğunluğun görüşüne iştirak edemiyorum.
Muhalif Üye
KARŞI OY:
H.. Sulh Ceza Mahkemesi"ne ait 2010/35E 2011/59 K sayılı ilamda sanık R.. Y.. hakkında müşteki İ.. Y.."ı tehdit suçundan dolayı açılan kamu davasında yerel mahkemenin verdiği berat kararının onanması yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne aşağıda yazdığım gerekçelerle karşıyım. Şöyle ki;
Sanık; müştekinin yeğenidir ve aralarında Adamlı köyü köyiçi mevkiinde bulunan bir taşınmaz sebebiyle husumet bulunmaktadır. Bu husumet nedeniyle müşteki sanığı köy muhtarına şikayet etmiş, bu şikayet üzerine köy muhtarının sanığı muhtarlığa çağırıp işin aslını öğrenmek istemesi üzerine sanığın bu duruma sinirlenerek “ ben bu tarladaki otu biçeceğim, bu tarla benimdir, sen biçemezsin. Bir daha beni muhtarlığa çağırma, yoksa fena yaparım” şeklinde sözlerle müştekiyi tehdit ettiği, müştekiye fena bir şeyler yapacağı yolunda TCK 106/1- 2. cümle kapsamında kalır şekilde tehdit içeren sözler söylediği dosyada tanık muhtarın beyanlarıyla sübuta erdiği halde mahkemenin sanığın kast veya taksirinin bulunmadığından bahisle beraat kararı vermesinin ve bunun onanmasının hukuka ve kanunlara uygun olmadığı kanısındayım ve bu nedenle sayın çoğunluğun onama yönündeki görüşüne muhalifim.
Muhalefet görüşümü saygılarımla sunarım.
Muhalif Üye