19. Hukuk Dairesi 2018/4118 E. , 2020/207 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne, yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, 2007 yılı Aralık ayında davalı bankanın krediler şefi olarak çalışmakta olan ..."in banka müşterileri bilgisi dışında usulsüz kredi hesabı açtığı, açtığı kredi paralarını da hesabına geçirdiği anlaşıldığından bankanın teftişe alınarak ..."in banka zimmeti suçundan mahkemece tutuklandığını, davacının davalı bankaya hesaplarını baktırdığında, davacının 27.08.2007 tarihinde 50.000,00 YTL kredi limiti tanımlanarak bu hesaptan 50.000,00 YTL miktarında paranın aynı gün nakten ödendiği şeklinde bilgi verildiğini, bunun üzerine 02.01.2008 tarihinde dilekçe ile banka müdürü ve teftiş yapan müfettişlere söz konusu krediyi çekmediğini, kredinin usulsüz olduğundan kapatılmasını talep ettiğini buna rağmen banka tarafından dönem sonu faizi olduğundan bahisle para istendiğini, hesap ekstrasında usulsüz kredi nedeniyle bankadaki diğer kredi hesaplarından fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 9.146,88 YTL faiz ve masraf adı altında para tahsil edildiğinden bankaca usulsüz olarak kullanılan 4075935 müşteri nolu 898785-2-2 nolu hesabından dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine, 9.146,88 YTL’nin davalıdan dava tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, banka sorumlusu ..."in usulsüz işlemler yaptığından dolayı tutuklandığını, davacı şirket ortağı ..."dan ..."in korktuğundan dolayı usulsüz olarak 50.000,00 YTL verdiğini emniyette ifade ettiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, ... şubesine ait ... Eğitim Nak. Besicilik Gıda adına düzenlenmiş 27.08.2007 tarihli ... dekont nolu 50.000,00 YTL miktarlı para çekme dekontu altındaki imzanın davacı şirket yetkililerine ait olmadığı anlaşıldığından, 407-593-5 müşteri nolu 898 785-2-2 hesap nolu 50.000,00 TL limitli kredi hesabından dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacı tarafından dosyaya sunulan ve bankadan gönderilen tahsilat fişleri ile de sabit olduğu üzere bu kredi ile ilgili davalı tarafından davacıdan toplam 9.146,88 TL tahsil edildiği anlaşıldığından tarafların tacir olmaları da dikkate alınarak davalıdan tahsil edilen miktarın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, karar taraflarca temyiz edilmiştir.
Dairemizin 2011/111888 esas ve 2012/2578 karar sayılı ve 22/02/2012 tarihli ilamıyla;
“1-Mahkemece davacı şirket adına düzenlenmiş olan 50.000,00 TL bedelli dekonttaki imzanın davacı şirket yetkililerine ait olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Adli Tıp Kurumunun 15.3.2010 ve 1.12.2010 tarihli raporlarında inceleme konusu dekont üzerindeki imzanın “tersim biçimi, işleklik derecesi, eğim, doğrultu, seyir, hız, istif, fulaj izi itibarı bakımından uygunluk ve benzerlik gösterir yeterlilik ve nitelikte imza bulunmadığı” rapor edilmiştir. Davalı ... vekili, bu raporlara yönelik olarak davacı tarafından itiraza uğramayan uyuşmazlık konusu dekont üzerindeki imzaya benzediği iddiası ile üç adet dekont sunarak yeniden bilirkişi incelemesi yapılması talebinde bulunmuştur. Mahkemece davalı ... vekilinin bu itirazı dikkate alınmadan eksik inceleme sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
2-Mahkemece sadece uyuşmazlık konusu dekont üzerinde imza incelemesi yapılarak hüküm kurulmuş ise de paranın akıbetinin tayini bakımından davacı şirket kayıtları ile banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmaması isabetsizdir.
3-Dosya içeriğinden davacı şirket yetkilisi ... hakkında davalı banka çalışanının eylemine iştirak edilmesi nedeniyle zimmet suçundan dolayı dava açılmıştır. Bu durumda söz konusu ceza dosyasının incelenerek, ceza mahkemesinin olası bir mahkumiyet kararının Borçlar Kanunu"nun 53. maddesi uyarınca hukuk hâkimini bağlayıp bağlamayacağının değerlendirilmesi ve gerekirse söz konusu ceza davasının sonucunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 165/1 hükmü uyarınca bekletici mesele yapılması gerekir.
4-Yargılama sırasında davalı ... vekili tarafından alacağın diğer davalı ... Varlık Yönetimi A.Ş.’ye temlik edildiği bildirilerek temlik sözleşmesi ibraz edilmiş ise de davacı vekili tarafından 9.3.2010 tarihli duruşmada dava konusunun 3. kişiye temlik edilmesine rıza gösterilmediği belirtilerek imzası alınmıştır. Dava konusunun devri HUMK’un 186 ve HMK’nın 125’inci maddelerinde düzenlenmiş olup, bu durumda uygulanacak usul anılan kanun hükümlerinde düzenlenmiştir. Mahkemece bu yön gözetilmeden yargılamanın hem alacağı temlik alan hem de temlik edene karşı devam ettirilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, dosyanın yapılan yargılamasında bozma ilamı doğrultusunda davalı tarafından ibraz edilen 3 adet dekont ve dava konusu dekonttaki imzaları karşılaştırılması için dosya Adli Tıp Kurumuna gönderildiğini, İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi Belge inceleme şubesinin 01/12/2010 tarih 9106 sayılı raporu ile önceki rapora eklenecek bir hususun olmadığının mütaala edildiğini ve ... Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/113 esas sayılı dosyasının incelenmesi neticesinde davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Anayasanın 141,III hükmüne göre, “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” HMK"nın 297. maddesinde de mahkeme kararının içeriğinde bulunması gereken öğeler açıklanmıştır. Gerekçe, kararının denetiminin yapılabilmesi ve tarafların kararın doğruluğu veya yanlışlığı konusunda fikir sahibi olmasını sağlayarak kanun yollarına başvurma konusundaki tutumlarının belirlenebilmesi açısından önemli bir işlev görür. Bu Anayasal ve yasal zorunluluklara rağmen, mahkemece verilen kararda HMK"nın 297. maddesine aykırı davranılarak kararın gerekçesiz olarak yazılması usul ve yasaya aykırıdır.
2-) Kabule göre davacı şirket yetkililerininden ... bakımından yapılan Adli Tıp Kurumu incelemesinde inceleme konusu dekontlardaki imzanın bu kişiye ait olup olmadığı yönünde rapor verildiğinin görüldüğü, bu şekildeki rapor kesin kanaat bildirmediğinden hükme esas alınamaz. Mahkemece davaya konu dekontların düzenleme tarihlerinden önceki ve sonraki tarihlere ilişkin resmi merciler önünde atılan imza örneklerini içeren belge asılları getirtilerek yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak dekontlardaki imzaların ...’ün el ürünü olup olmadığı hususunda kesin kanaat içerir rapor alınarak oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerektiğinden eksik inceleme sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, davacının sair, davalının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 03.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.