11. Ceza Dairesi 2019/2918 E. , 2019/5331 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Vergi Usul Kanununa Muhalefet (sahte fatura kullanmak)
HÜKÜM : Mahkumiyet
Katılan vekilinin, 17.05.2013 havale tarihli dilekçesi ile yalnızca 2006 takvim yılında sahte fatura kullanmak suçundan kurulan mahkumiyet hükmünü temyiz ettiği anlaşılmakla yapılan incelemede;
I- Sanık hakkında “2006 takvim yılında sahte fatura kullanmak” suçundan kurulan hükme yönelik sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Sanığa yüklenen “2006 takvim yılında sahte fatura kullanmak” suçunun yasada gerektirdiği cezasının üst sınırına göre tabi olduğu 5237 sayılı Kanun"un 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, suça konu faturaların KDV beyannamesinde kullanılması nedeniyle suç tarihi olan 21.12.2006 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış, sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu konuda aynı Kanun"un 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkında açılan kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK’nin 223/8. maddesi uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE,
II- Sanık hakkında “2007 ve 2008 takvim yıllarında sahte fatura kullanmak” suçundan kurulan hükümlere yönelik sanık müdafiinin temyiz taleplerinin incelenmesine gelince;
1- Sanığın savunmasında, suçlamaları kabul etmediğini ve faturaların sahte olduğunu bilmeden kullandığını savunması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi bakımından, sahte olduğu iddia olunan faturaları düzenleyen şirketler hakkında kamu davası açılıp açılmadığının araştırılması, açıldığının tespiti halinde dava dosyaları getirtilip incelenerek bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dava dosyasına intikal ettirilmesi; faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi yönünden mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim ve tesellüm belgeleri, bedelinin ödendiğine dair ticari teamüle uygun, kanıtlama yeterliliği olan banka hesapları ve kasa mevcuduyla uyumlu geçerli belgeler, faturaları düzenleyenlerin yeterli mal girişi veya üretimi olup olmadığı da dikkate alınarak faturaları düzenleyen şirketler ile sanığın ticari defter ve belgeleri üzerinde gerekli görülmesi halinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hükümler kurulması,
2- Kabule göre de;
a) 2007 takvim yılında, suça konu en son tarihli faturanın, "22.12.2007" tarihli olması ve faturaların KDV indiriminde kullanılması nedeniyle, suç tarihinin “25.01.2008” olarak kabul edilmesi gerektiği nazara alındığında, suç tarihi itibarıyla 213 sayılı Vergi Usul Kanunu"nun 4369 sayılı Yasa ile değişik 359/b-1. maddesinde "onsekiz aydan üç yıla kadar hapis cezası" öngörülmüş olup, 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 276. maddesi ile değişik 213 sayılı Vergi Usul Kanunu"nun 359/b. maddesi ile cezanın "üç yıldan beş yıla kadar hapis cezasına" çıkarıldığı, belirlenen suç tarihinde sahte fatura kullanma suçunun temel cezasının asgari haddinin 18 ay hapis cezası olduğu gözetilmeden, temel cezanın alt sınırdan tayin edildiği belirtilmesine rağmen 3 yıl olarak belirlenmesi suretiyle fazla ceza tayini,
b) Aynı takvim yılına ait birden fazla fatura kullanılması halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği dikkate alınarak, sanık hakkında TCK"nin 43. maddesinin 1. fıkrasının uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
c) 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin, Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aleyhe temyiz olmadığından ceza miktarı itibarıyla kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 18.06.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.