Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2020/2935
Karar No: 2021/1483
Karar Tarihi: 20.09.2021

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/2935 Esas 2021/1483 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/2935
Karar No : 2021/1483

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Barosu
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : I. Hukuk Müşaviri Yrd. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onuncu Dairesinin 24/10/2019 tarih ve E:2014/5899, K:2019/7211 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğünün “Yasaklama Kararı” konulu … tarih ve … sayılı işleminin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 24/10/2019 tarih ve E:2014/5899, K:2019/7211 sayılı kararıyla;
Anayasa'nın kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını düzenleyen 135. maddesi, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 76., 95. ve 111. maddelerinden bahsedilerek;
Dava konusu düzenleme ile ilgili olarak menfaatleri ihlâl edilmiş kişiler tarafından dava açılabileceğinde kuşku bulunmamakta olup; Karaman ili, Ermenek ilçesinde 28/10/2014 tarihinde meydana olay nedeniyle ocak içerisinde mahsur kalan işçilerin kurtarma çalışmaları devam etmekte iken, Manisa İl Emniyet Müdürlüğü tarafından, kazada hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı dilemek ve yetkililerle görüşmek için Kırkağaç ilçesinden 120 kişinin plakaları belirlenen, üç adet araçla Karaman iline hareket ettiklerinin bildirilmesi üzerine, Karaman Valiliğinin 29/10/2014 tarihli oluruyla istenmeyen olayların engellenebilmesi, halkın huzur ve güvenliğinin, kamu düzeninin, genel asayişin, kişi hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 11/C ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Hakkında Kanun’un 17. maddesine istinaden, kazanın meydana geldiği maden sahasına; yürüyüş ve basın açıklaması yapmak, miting düzenlemek, çadır kurmak, stant açmak vb. etkinliklerde bulunmak için diğer illerden otobüslerle toplu olarak gelecek olan müzahir grupların il sınırları içerisine girmelerinin ikinci bir emre kadar yasaklandığı, İçişleri Bakanlığının dava konusu işlemiyle de; Karaman Valiliğinin yasaklama kararı ilgi tutularak, Karaman ilinde yapılmak istenilen eylem ve etkinliklerle ilgili olarak; Karaman Valiliğince halkın huzur ve güvenliğinin, kamu düzeninin, genel asayişin, kişi hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla bir plan dahilinde gerekli güvenlik tedbirlerinin alınması, ayrıca uygun görülen yerlerde kontrol noktaları oluşturulması, başta komşu il valilikleri olmak üzere valiliklerce eyleme katılacak grupların illerinden çıkışlarının kontrol edilmesi, bireysel veya gruplar halinde çıkış yapabilecekleri dikkate alınarak güzergah boyunca mülki amirlikler tarafından kolluk birimlerinin koordineli olarak hareket etmelerinin sağlanması ve uygulamada herhangi bir aksaklığa meydan verilmemesi hususunda gereğinin yapılması yolunda talimat verildiği, işlemin 81 İl Valiliğine, Jandarma Genel Komutanlığına, Emniyet Genel Müdürlüğüne dağıtımlı olduğunun anlaşıldığı;
Anayasal ve yasal düzenlemeler göz önünde bulundurulduğunda, dava konusu işlemle avukatlık mesleği ile ilgili herhangi bir düzenleme getirilmediği, işlemin tamamen Karaman ilinde yaşanan olay nedeniyle kolluk hizmetinin düzgün işlemesinin sağlanmasına yönelik düzenlemeler içerdiği anlaşıldığından, dava konusu işlemin davacı … Barosu Başkanlığı tüzel kişiliğinin hak ve menfaatlerini etkilemediği sonucuna varıldığı gerekçesiyle;
davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Avukatlık Kanunu'nun 76. ve 95/21. maddeleri uyarınca baroların; mesleki bir örgüt olmanın ötesinde hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak gibi bir işlevi bulunması nedeniyle diğer meslek örgütlerinden farklı bir konuma sahip olduğu; kamuyu ilgilendiren her türlü hukuka aykırı eylem ve işlemin barolar tarafından yargıya taşınabileceği; Avukatlık Kanunu'nun ilgili maddelerine dayanılarak bir kamu savunucusu görevi de üstlenen barolar tarafından, uzun yıllardır insan hakları, çevre ve kent hakları, anayasal düzenlemelerin ihlali gibi konularda davalar açıldığı, baroların dava ehliyetine ilişkin süregelen içtihatlar bulunmasına rağmen düzenlemelerin amacına ve ruhuna aykırı yorum ve kararlarla baroların görevlerini yapmalarının engellendiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'UN DÜŞÜNCESİ : Avukatlık Kanunu'nun 76. ve 95/21. maddeleri uyarınca baroların; mesleki bir örgüt olmanın ötesinde hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak gibi bir işlev yüklenmesi nedeniyle diğer meslek örgütlerinden farklı bir konuma sahip olduğundan, davada menfaat ihlalinin olup olmadığının saptanabilmesi için, öncelikle davacının iddialarına bakılması gerekmektedir.
İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğünün “Yasaklama Kararı” konulu … tarih ve …sayılı işleminin iptali istemiyle açılan bu davada, davacı tarafından, dava konusu işlemin, Anayasa’nın 23. maddesinde düzenlenen yerleşme ve seyahat hürriyetine, 13. maddesinde düzenlenen kanunilik ilkesine, öze dokunma yasağı ve ölçülülük ilkelerine aykırı olduğu iddialarıyla; bir başka deyişle, Anayasa ile güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği öne sürülerek iptali istenilmektedir.
Bu itibarla, davacı … Barosu Başkanlığının hukuka aykırılık iddiaları da dikkate alındığında, temel hak ve özgürlükleri etkileyen dava konusu düzenlemenin iptalini istemekte, davacı Baronun menfaatinin bulunduğu sonucuna varıldığından, Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle ehliyet yönünden reddine ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu 24/10/2019 tarih ve E:2014/5899, K:2019/7211sayılı kararının ONANMASINA,
3.Kesin olarak, 20/09/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.


KARŞI OY
X- İdarenin bütün eylem ve işlemlerinin yargısal denetime açık olduğu hukuk devletinde, idarenin hukuka uygunluğunun sağlanmasında en etkin araçlardan biri "iptal davaları"dır.
İptal davalarındaki subjektif ehliyet koşulu, doğrudan doğruya hukuk devletinin yapılandırılması ve sürdürülmesine ilişkin bir sorundur. Dolayısıyla subjektif ehliyet koşulunun, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun iptal davası yoluyla denetlenmesini engellemeyecek bir biçimde anlaşılması gerekmektedir.
Bireylerin ve sivil toplum kuruluşlarının menfaat ilgisini kurdukları idari tasarrufları, iptal davası yoluyla idari yargı önüne getirmelerinin, idarenin hukuka uygunluğunun yargısal denetiminin sağlanmasıyla "Hukuk Devleti"nin gerçekleştirilmesine hizmet edeceği; soruna bu açıdan bakıldığında, idari yargıya özgü bir dava türü olan "iptal davası"nı açan gerçek veya tüzel kişilerin, dava açmakla ulaşmak istediği amaç bakımından klasik anlamda "davacı"dan farklı olduğu tartışmasızdır.
Aksi yönde bir anlayış, iptal davasının ön koşullarından olan "menfaat ihlali"ni "hak ihlali"ne yaklaşan bir tarzda yorumlama sonucu yaratır ki, bu durumun ne idari yargının varlık nedeni ile, ne de yasa koyucunun amacı ile bağdaşmayacağı açıktır.
Bir idari faaliyet ile, dava açmayı sağlamaya yetecek ölçüde muhatap olup, menfaat ilgisini kuran kişi ve kuruluşlar, bu faaliyetle ilgili idari işlemlerin iptali istemiyle dava açabilirler. Açılan iptal davasında "menfaat" ilgisinin bulunup bulunmadığının, davacının idari faaliyet karşısındaki tutumu, statüsü ve sıfatı belirlenerek saptanması gerekir.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 76. maddesinde; baroların avukatlık mesleğine mensup olanların müşterek ihtiyaçlarnı karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, avukatlık mesleğinin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak amacıyla kurulmuş meslek kuruluşları olduğu belirtilmiş iken 10/05/2001 tarih ve 24398 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 4667 sayılı Kanun ile 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 76. maddesinde değişiklik yapılarak; Barolar, avukatlık mesleğini geliştirmek, meslek mensuplarının birbirleri ve iş sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni saplamak, meslek düzenini, ahlakını, saygınlığını, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tüm çalışmaları yürüten, tüzel kişiliği bulunan, çalışmalarını demokratik ilkelere göre sürdüren kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olarak tanımlanmış, aynı Kanun'un Baro Yönetim Kurulunun görevlerinin düzenlendiği 95. maddesine yine 4667 sayılı Kanun'la eklenen 21. bentte de, yönetim kurulunun, hukukun üstünlüğü ve insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmakla görevli olduğu belirtilmiştir.
1136 sayılı Kanun'un 76. ve 95/21. maddelerinde yapılan ve yukarıda açıklanan yasal değişiklikten sonra baroların; mesleki bir örgüt olmanın ötesinde hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak gibi bir işlev yüklenmesi nedeniyle diğer meslek örgütlerinden farklı bir konuma sahip olduğu açıktır.
Danıştay kararları ışığında konuya bakıldığında; Avukatlık Kanunu'nda yapılan değişiklikten sonra açılan davalarda dava açma ehliyetinin bulunup bulunmadığı saptanırken, iptal davasının genel amacının yanı sıra dava konusu idari işlemin, hukukun üstünlüğünü, hukuk devleti ilkesini, genel kamu yararı, Anayasa ile koruma altına alınan eşitlik, kişinin dokunulmazlığı, özel hayatın gizliliği, kanunsuz suç ve ceza olamayacağı gibi temel insan haklarını ihlal edip etmediğine ve yargı kararlarının uygulanmaması veya geçersiz kılınması gibi hukuk devleti ilkesini zedeleyen bir durumun olayda söz konusu olup olmadığına bakılarak menfaat ilgisinin olaya özgü, ancak daha geniş yorumlandığı görülmektedir.
Dava açma ehliyeti, davanın esasının incelenebilmesinin ön koşuludur. Bu aşamada davacı iddialarının hukuken doğru olup olmadığı yönünde bir değerlendirme yapılamaz. Davada menfaat ihlalinin olup olmadığının saptanabilmesi için, öncelikle davacının iddialarına bakılması gerekmektedir.
İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğünün “Yasaklama Kararı” konulu … tarih ve … sayılı işleminin iptali istemiyle açılan bu davada, davacı tarafından, dava konusu işlemin, Anayasa’nın 23. maddesinde düzenlenen yerleşme ve seyahat hürriyetine, 13. maddesinde düzenlenen kanunilik ilkesine, öze dokunma yasağı ve ölçülülük ilkelerine aykırı olduğu iddialarıyla; bir başka deyişle, Anayasa ile güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği öne sürülerek iptali istenilmektedir.
Bu itibarla, davacı Ankara Barosu Başkanlığının hukuka aykırılık iddiaları da dikkate alındığında, temel hak ve özgürlükleri etkileyen dava konusu düzenlemenin iptalini istemekte, davacı Baronun menfaatinin bulunduğu sonucuna varılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi