7. Hukuk Dairesi 2016/281 E. , 2016/11652 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : İşe iade
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı vekili, davacının iş sözleşmesinin haklı ya da geçerli bir neden olmaksızın feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğinin tespitine, işe iadesine, işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücreti ve diğer haklara karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekilleri, husumet yöneltilemeyeceğini savunmuş, diğer davalı ... Şirketi vekili ise davacının kısım şefi tarafından görevlendirildiği işte çalışmamak suretiyle işin aksamasına neden olduğu ve 22.05.2014 tarihinden itibaren izinsiz olarak işyerini terk ettiğinden 4857 sayılı Yasanın 25/2-h-ı bentleri uyarınca haklı nedenlerle iş aktinin feshedildiğini savunarak davanın reddini talep etmişlerdir.
Mahkemece, davalı tarafından yapılan feshin geçersiz olduğu belirtilerek davacının davalı Duygu Müh.Şirktine iadesine, işe iadenin maddi sonuçlarından davalıların birlikte sorumlu tutulmalarına karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir..
Bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/ bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsar. Bilgilenme/ bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir. Ayrıca bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda devam eden bir yargılamada, tarafların açıklamaları için bilgilendirme yeterli olmayıp yargılamada yer alan diğer kişilerin ( tanık, bilirkişi gibi) açıklamaları açısından da önemlidir. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır. Açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar.
Burada üzerinde durulması gereken bir diğer husus ise, yargılama makamlarının işlemlerinin çelişkili bulunmaması gerekmektedir. Yani mahkemece, adaletin görünür kılınmasını sağlayacak usul ve esaslara uyulurken, taraflarda farklı anlamlandırılabilecek işlemlerden kaçınılması gerekmektedir. Örneğin, taraflara tanık bildirmesi için verilen kesin süre içinde delil avansı yatırılmış ve cevap dilekçesinde de tanık deliline dayanılarak tanıkların isim ve adresleri gibi bilgilerin daha sonra verileceği belirtilmiş olmasına rağmen ön inceleme duruşmasında tanıkları bildirmek için süre talebine rağmen bu talebin kabul edilmemesi ancak yargılamanın başka nedenlerle bir başka güne talik edilmesi gibi ...
Somut olayda mahkemece davacı tanıkları dinlenmiş olup davacının devamsızlık yapıp yapmadığı ile ilgili beyanlarının bulunmadığı buna karşılık davacının ücret ve araç kullanma ile ilgili hususlarda beyanda bulundukları görülmüştür.
Davalı ... ve ... Şirketleri tanık dinletmemiştir. Davalı ... Şirketi ise tanık olarak ..."ı göstermiştir. Mahkemece bu tanığa davetiye tebliğ edilmiş gelmemesi üzerine de hakkında zorla getirme müzekkeresi çıkarılmış ise de bila ikmal iade edildiği görülmüştür. Davalı .... Mühendislik vekilince duruşma zabıtlarına geçen beyanlara göre tanığa ulaşamadıklarını beyan etmiş, karar duruşmasına kadar mahkemece bu yönde olumlu/olumsuz bir karar verilmediği de görülmüştür. En son karar duruşmasında davalı vekili zapta geçen beyanına göre " kendisine ulaşamadığımız tutanak tanıklarından ..."ın adresini tespit etmiş bulunmaktayız. Kendisi... Santralinde mühendis olarak çalışmaktadır. Bu adres esas alınmak sureti ile talimat yazılmasını talep ediyoruz" şeklinde beyanda bulunmuştur. Bu beyana karşı davacı vekili ise yargılamanın geldiği aşama itibariyle tanık dinlenmemesi gerektiğini beyan etmiş olup mahkemece de " mevcut dava dosyası kapsamı, yargılamanın geldiği aşama ve davacı vekilinin beyanı dikkate alınmak suretiyle davalı.... Ltd. Şti. tanığı ..."ın dinlenmesine bu aşamada yer olmadığına" karar verilerek sonuca gidildiği görülmüştür.
Ancak davacı hakkında feshe gerekçe gösterilen tutanaklar altında imzası bulunan tanık ..."ın dinlenmesi ile somut olayın çözüme kavuşma ihtimali bulunmaktadır. Buna rağmen mahkemece tanığın dinlenmemesi yönünde karar verilmiş olması hatalıdır. Zira somut olayın tespiti ve feshin haklı ya da geçerli nedene dayanıp dayanmadığı noktasında davalının ispat imkanının elinden alacak şekilde ve somut olay yeterince aydınlatılmadan karar verildiği sonucuna varılmıştır.
Ayrıca yukarıda belirtildiği üzere davalının yargılamayı uzatmak istediği de söylenemez.
O halde feshin haklı ya da geçerli nedene dayanıp dayanmadığı konusunda önemli bir delil niteliğinde bulunan tutanak mümzii tanık ... dinlenmeden mahkemece karar verilmesi davalının savunma hakkını kısıtlayacak niteliktedir.
Bu nedenle davalının hak arama özgürlüğü kapsamında savunma, usulüne uygun şekilde bilgilendirilme ve açıklama yapma hakkı ihlal edilerek gösterilen deliller toplanmaksızın ve özellikle davalı tanığı da dinlenmeksizin hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
Yapılacak iş; davalı tarafın tanığı dinlenerek tüm delillerin buna göre değerlendirilip çıkacak sonuca göre bir karar vermek olmalıdır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalılar ... Şirketlerinin tüm, davalı ... Ltd.Şirketinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 30.05.2016 tarihinde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.