20. Hukuk Dairesi 2017/5694 E. , 2019/6874 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı 08/12/2011 havale tarihli dava dilekçesi ile .... köyünde bulunan ve sınırlarını bildirdiği tapusuz taşınmazların ....projesi kapsamında kalan yerlerden olduğunu ancak 20 yıldır nizasız ve fasılasız olarak zilyetliğinde bulunduğunu belirterek adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiş, asli müdahiller ise dava konusu taşınmazların tek başına davacının zilyetliğinde olmayıp ortak murisleri olan babalarına ait yerler olduklarını, kendilerinin de davacı gibi el birliği halinde malik sıfatıyla zilyet oldukları iddiasıyla davaya asli müdahalede bulunmuşlardır.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne; dava konusu .... arasında kalan kısımda 101 ada 4 sayılı taşınmazın batısında, fen bilirkişisi ..... ibraz etmiş olduğu 13/03/2013 havale tarihli rapor ve ekli krokisinde (A) harfi ile gösterilen 389,06 m², 101 ada 10 sayılı parsel ile ..... arasında kalan kısmında 101 ada 10 sayılı taşınmazın batısında kalan (B) harfi ile gösterilen 1.262,16 m², 104 ada 16 sayılı parseller ile .... arasında kalan kısmında 104 ada 16 sayılı taşınmazın kuzeyinde kalan (D) harfi ile gösterilen taşınmazın 821,97 m²"lik kısmının davacıların atalarından zilyetliği miras yoluyla devralarak 20 yıldan uzun süredir nizasız ve fasılasız bir şekilde malik sıfatıyla zilyet olduklarının tespitine, taşınmazların baraj suyu altında kalarak tarla vasfını yitirmesi nedeniyle tapuya kayıt ve tescil yönünde hüküm kurulmasına yer olmadığına, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili ve zilyetliğin tespiti istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi hükmüne göre 2009 yılında yapılmıştır. Genel arazi kadastrosu ise 27.06.1991 tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkemece verilen karar usul ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; 6100 sayılı HMK"nın 50. maddesinde medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın davada taraf ehliyetine de sahip olacağı, 51. maddesinde dava ehliyetinin medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği, 114/d maddesinde ise taraf ve dava ehliyetinin dava şartlarından olduğu ve 115. madde uyarınca da mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı belirtilmektedir.
4721 sayılı TMK"nın 47, 48, 49 ve 50. maddelerinde de tüzel kişiliğin kazanılması, hak ehliyeti ile fiil ehliyeti ve bunun kullanılmasına ilişkin hükümler yer almaktadır.
442 sayılı Köy Kanununun 37/7. maddesi uyarınca da köy tüzel kişiliği adına dava açmak ve açılan davayı takip yetkisi köy muhtarına aittir. Köy muhtarının hukukî bir engelinin çıkması durumunda bu yetki aynı Kanunun 33/b maddesine göre köy derneğinin seçeceği temsilciye tanınmıştır.
Ancak,.... ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 6360 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince;
1) .....illerinde, sınırları il mülki sınırları olmak üzere aynı adla büyükşehir belediyesi kurulmuş ve bu illerin il belediyeleri büyükşehir belediyesine dönüştürülmüştür.
2).....Belediyelerinin sınırları il mülkî sınırlarıdır.
3) Birinci ve ikinci fıkrada sayılan illere bağlı ilçelerin mülkî sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır.
Aynı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrasında; "1. maddeye göre tüzel kişiliği kaldırılan belediye ve köylerin mahkemelerde süren davalarında katıldıkları ilçe belediyesi taraf olur" hükmü yer almaktadır.
Bu hüküm Kanunun "Yürürlük" başlıklı 36. maddesi uyarınca ilk mahalli idareler genel seçiminin yapıldığı 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
Somut olaya gelince; davalı ... tüzel kişiliğinin, 6360 sayılı Kanunun yukarıda belirtilen hükümleri gereğince tüzel kişiliği kaldırıldığından mahkemece sadece bağlı olduğu ilçe belediyesinin katılımı sağlanarak dava görülmüşse de, aynı Kanunla büyükşehir belediyesi sınırları il mülkî sınırları olarak belirlendiğinden ..... de davada taraf olacağı dikkate alındığında 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince işlem yapılması gerektiği gibi, dava konusu taşınmazların orman sınırında bulunması nedeniyle orman Yönetiminin de davaya dahil edilmesi gerekir.
Yine hükme esas alınan fen bilirkişisi raporunda (C) harfi ile gösterilen taşınmazın 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1992/349 E. - 1999/163 K. sayılı kararı ile Hazine adına tescil edildiğinin tespit edilmiş olduğu, (D) harfi ile gösterilen taşınmazın kırmızı ile taralı 330,00 m² kısmı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1992/345 Esas ile Hazine adına tescil edildiğinin tespit edilmiş olduğu ve (B) harfi ile gösterilen taşınmazın 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1992/347 Esas sayılı dosyasında reddedilen taşınmaz olduğunu belirttiği anlaşılmaktadır. Mahkemece söz konusu dava dosyaları getirtilerek yapılacak keşifte söz konusu dava dosyalarına konu yerler ile dava konusu 713"e göre tescili talep edilen yerlerin aynı olup olmadığı belirlenerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
Ayrıca, mahkemece davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı veya davacının taşınmaz üzerinde zilyetliğinin bulunup bulunmadığı yeterince araştırılmamış olup, çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde şehir imar planı çalışmaları yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa ilk kez hangi tarihte yapılıp onaylandığı, imar revize çalışmaları yapılmışsa hangi tarihte yapıldığı, yapılmışsa buna ilişkin evraklar ve imar planı haritaları, dava konusu taşınmazlara bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri, komşu, tescil davası sonucunda kişiler adına tesciline karar verilen veya halen davası devam eden taşınmazlar bulunup bulunmadığı araştırılarak bunlara ilişkin dava dosyaları getirtilmeli, mahkemece en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ile 1990-1995 yıllarına ait hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen....ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3.3.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi)hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmaz çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli, hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazın niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarının belirgin olarak görünüp görünmediği belirlenmeli, taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranının açıklandığı yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşulları araştırılarak, yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; dava tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Yine, 4721 sayılı Medenî Kanunun 713/3. maddesinde tescil davasının, Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine karşı açılacağı belirtilmesine rağmen, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede, inşa edilen baraj nedeniyle kamulaştırma yapan idare olan .... Genel Müdürlüğünün de davada taraf olması gerektiği gözetilmeden davaya devamla hüküm kurulması, yine Medenî Kanunun 713. maddesi uyarınca açılan davanın mahiyeti gereği yapılan giderlerin davacı üzerinde bırakılması gerekirken davacı yararına yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi kanuna aykırıdır.
Ayrıca, dosya içerisindeki veraset ilâmına göre ....’ün mirasçı olmasına ve aslî müdahale talebinde bulunmuş olmasına rağmen, mahkemece müdahale talebi ile ilgili karar verilmemiş olması, müdahale talebi kabul edilmiş ise karar başlığında gösterilmemiş olması da doğru değildir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik incelemeye dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar .... Belediye Başkanlığının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 25/11/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.