Abaküs Yazılım
4. Daire
Esas No: 2021/2220
Karar No: 2021/4219
Karar Tarihi: 20.09.2021

Danıştay 4. Daire 2021/2220 Esas 2021/4219 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2021/2220
Karar No : 2021/4219

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : Tasfiye Halinde … Düğme Aksesuar Bijuteri İç ve Dış Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, komisyon karşılığında sahte fatura düzenleme faaliyetinde bulunarak komisyon geliri elde ettiğinden bahisle hakkında düzenlenen vergi tekniği raporu dikkate alınarak verilen takdir komisyonu kararına istinaden 2017/1 ila 10 dönemlerine ilişkin olarak adına resen tarh edilen üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacı şirketin mal ve/veya hizmet aldığını bildirdiği mükelleflerin ekseriyetle haklarında olumsuzluk bulunan mükelleflerden meydana gelmesi, 2016 ve 2017 hesap dönemlerinde yüksek tutarda katma değer vergisi matrahı beyan etmesine rağmen hiç ödenecek katma değer vergisi beyan etmemesi ve yüksek tutarda sonraki dönemlere devreden katma değer vergisi beyan etmesi, iş yerinde dönemler itibariyle değişiklik göstermekle birlikte sadece 1-3 arası sigortalı çalışanı olmasına ve yüksek ciro elde etmesine rağmen sosyal güvenlik prim ödemelerinin düzenli olarak yapılmaması ve gecikme zamları dahil 24.369,64 TL birikmiş borcun bulunması, nakliye aracının bulunmaması ve şirket yetkilisince satılan malların kargo firmaları aracılığıyla firmalara gönderildiğinin belirtilmesine rağmen, 2016 ve 2017 yıllarında toplam 5.057,29 TL gibi ufak miktarda kargo giderinin olması, satış tutarlarına göre banka hesabına çok düşük tutarlarda para girişi olması, hesap bakiyelerinin ticari faaliyet hacmine göre çok düşük tutarda seyretmesi ve şirket hesaplarına intikal eden paranın çoğunlukla aynı gün içerisinde mükellef kurum yetkilisi tarafından çekilmesi, şirketin yüksek ciroya rağmen, 2016 ve 2017 yılları toplam 1.867,52 TL gibi düşük tutarlarda elektrik tüketim giderinde bulunması karşısında cezalı katma değer vergisi tarhiyatında hukuka aykırılık görülmediği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, resen tarhiyat yapılabilmesi için somut bilgi ve belgelere ulaşılmasının gerekli olduğu, olayda resen takdir sebebi olmadığı, defter kayıtlarının ve belgelerin ihticaca salih olduğu ve ibraz edildiği, vergi tekniği raporundaki değerlendirme ve tespitlerin varsayımdan ibaret olduğu, aleyhine olarak tespit edilen tek hususun sigorta prim borçlarının ödenmemesinden ibaret olduğu, alımların ise gerçek bir ticari ilişkiye dayandığı, aksini ortaya koyacak herhangi bir somut tespitin bulunmadığı, tarhiyatların somut verilere dayanmadan yapıldığı, emsal yargı kararlarının bulunduğu belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin reddine,
2.Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3.Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu'na bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca, davacı aleyhine onanan tutar üzerinden binde 9,10 oranında ve … TL den az olmamak üzere hesaplanacak nispi karar harcından, varsa evvelce ödenen harcın mahsubundan sonra kalan harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına,
5.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 20/09/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, 134. maddesinin 1. fıkrasında, vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu kurala bağlanmış, 359. maddesinin (b) bendinde ise gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgeler, sahte belge olarak tanımlanmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 29. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin indirilebileceği hükme bağlanmıştır.
Katma değer vergisi, bünyesinde yer alan indirim müessesesiyle yansıtılabilir bir vergidir. Katma değer vergisi sisteminde mükellef ve sorumlu; üretim ve dağıtım kademeleri içinde, verginin tahsiline, indirimlerin yapılmasına, beyan edilip ödenmesine aracılık eder. Bu bakımdan indirim, mükellefiyete bağlı bir görev olduğu kadar aynı zamanda bir haktır. Katma değer vergisinde genel prensip, vergiye tabi teslimler üzerinden hesaplanan vergiden, alış faturalarında gösterilen verginin indirilmesidir. Katma değer vergisi indirimi hakkından yararlanabilmek için Kanun bazı şartların varlığını öngörmüştür. Bu şartların bir kısmı esasa, bir kısmı ise şekle ilişkindir. Katma değer vergisi, vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesi halinde, zincirleme olarak kendi içinde otokontrol sistemi taşımaktadır.
Kayıt ve belge nizamına uyulması ve faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanması halinde, mal teslimi veya hizmet ifasına bağlı olarak tahsil edilen katma değer vergisinden, mükelleflerin kendilerine yapılan teslim ve ifaya ilişkin olarak ödedikleri katma değer vergisini indirmeleri mümkün olup, aksi durumda, faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmadığının tespiti halinde, bu faturalarda yer alan katma değer vergisinin indirimi mümkün bulunmamaktadır.
Buna göre, alış belgelerinde yer alan katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için, alış faturası ya da benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedildiğinin tevsik edilmesinin yanında, söz konusu belgelerin gerçeği yansıtması da gerekmektedir.
Yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerine göre, uyuşmazlığın esasını, davacıya anılan faturaları düzenleyen firmanın düzenlediği faturaların, gerçek bir mal ve hizmet satışını içerip içermediği, dolayısıyla sahte olup olmadığı hususlarının tespiti oluşturmakta olup, uyuşmazlığın çözümü için söz konusu belgelerin hukuki mahiyetinin anlaşılabilmesi bakımından, bu belgeleri tanzim eden mükellef hakkında yapılan incelemeler sonucunda tespit edilen hususların irdelenmesi gerekmektedir.
Davacı hakkında 2016 ve 2017 hesap dönemlerine ilişkin olarak sahte belge düzenleme yönünden yapılan inceleme sonucunda düzenlenen ... tarih ve … sayılı vergi tekniği raporunda özetle; davacının imitasyon (taklit) takılar ve ilgili eşyaların imalatı faaliyetine yönelik olarak 28/02/2014 tarihinde mükellefiyet tesis ettirdiği ve mükellefiyetinin devam ettiği, 500.000,00 TL sermaye ile kurulduğu, davacı hakkında yapılan yoklamalarda iş yerinin faal olduğu, yoklamalar esnasında yüksek tutarlı emtiaların bulunduğu ve davacı şirkette dönemler itibariyle 1-3 arası sigortalı çalışanın olduğu tespitlerinin yapıldığı, 2016 hesap dönemi toplam katma değer vergisi matrahının 18.734.776,59 TL, 2017 hesap dönemi toplam katma değer vergisi matrahının 27.217.228,72 TL olduğu, davacı tarafından 2016 ve 2017 hesap dönemlerinde yüksek tutarda katma değer vergisi hasılatı beyan edilmesine rağmen hiç ödenecek katma değer vergisi beyan edilmeyip yüksek tutarda sonraki dönemlere katma değer vergisi beyan edildiği, kuruluş tarihinden itibaren vergi borçlarının yalnızca 79.923,73 TL tutarında kısmının ödendiği, vadesi geçmiş ve bugün ödenmesi gereken vergi aslı borcunun 88.902,73 TL olduğu, Sosyal Güvenlik Kurumu ile yapılan yazışmalar neticesinde davacının sigorta primlerini düzenli ödemediğinin tespit edildiği, Sosyal Güvenlik Kurumuna karşı gecikme zamları dahil toplam 24.369,64-TL birikmiş borcunun olduğu, davacının 2016 hesap döneminde (92) belge karşılığında 18.747.558,00 TL tutarında fatura düzenlediği, karşılık Ba bildirimlerinde ise (90) belge karşılığında 18.723.400,00 TL mal/hizmet satın alındığının diğer mükelleflerce bildirildiği, davacının 2016 hesap döneminde (100) belge karşılığında 22.759.740,00 TL tutarında mal/hizmet satın aldığını bildirdiği fakat Bs bildiriminde bulunan mükelleflerin bildirimlerine göre davacıya (98) belge karşılığında 22.753.490,00 TL fatura düzenlendiği, davacının 2016 hesap döneminde (146) belge karşılığında toplam 28.238.695,00 TL tutarında fatura düzenlediği, karşılık Ba bildiriminde ise (136) belge karşılığında 28.288.252,00 TL mal/hizmet satın alındığının diğer mükelleflerce bildirildiği, davacının 2017 hesap döneminde (95) belge karşılığında toplam 29.920.844,00 TL tutarında mal/hizmet satın aldığını bildirdiği fakat Bs bildiriminde bulunan mükelleflerin bildirimlerine göre davacıya (90) belge karşılığında 27.234.178,00 TL fatura düzenlendiği, davacının bildirdiği Ba-Bs formları ile diğer mükelleflerce verilen Ba-Bs formları arasında, dönem, belge adedi, mal ve hizmet tutarı bakımından uyumsuzluklar bulunduğunun tespit edildiği, davacının mal ve hizmet alışında bulunduğu mükelleflerin bir kısmı hakkında sahte belge düzenlemeden kaynaklı vergi tekniği raporu tanzim edilen, bir kısmı hakkında sahte belge kullanmak veya düzenlemekten dolayı olumsuz tespitler bulunan mükelleflerden veya yapılan yoklamalar neticesinde gerçek bir faaliyeti bulunmadığı tespit edilerek faaliyeti ve mükellefiyeti resen terkin edilen mükelleflerden meydana geldiği, çoğunlukla tek çalışanı olmakla beraber bu çalışanların kısa süre şirkette çalışıyor gözüküp daha sonra ayrıldıklarının görüldüğü, ifadesine başvurulan çalışanlardan olan … tarafından davacının faaliyetleri arasında yer almayan boya püskürtme işinde çalıştığını beyan ettiği, bir diğer çalışan olarak gözüken …'nin ise şirketin faaliyetine ilişkin açık ve net bir tanıklıkta bulunumadığı, davacı tarafından 2016 hesap döneminde 85.106,85 TL, 2017 hesap döneminde ise 81.353,22 TL gider beyan edildiği, davacının ihracat beyannamelerine ilişkin Muratbey Gümrük Müdürlüğü tarafından, beyannamelerin yurtdışı edildikleri ve söz konusu firma hakkında herhangi bir olumsuz durum kaydına rastlanmadığının belirtildiği, davacının banka hareketlerinin incelenmesinden satış tutarlarına göre banka hesabına çok düşük tutarlarda para girişi olduğu ve bununla beraber hesap bakiyelerinin ticari faaliyet hacmine göre çok düşük tutarlarda seyrettiği, şirket hesaplarına intikal eden paranın çoğunlukla aynı gün içerisinde davacı kurum yetkilisi tarafından çekildiğinin tespit edildiği, davacı kurum temsilcisi tarafından nakliye araçlarının bulunmadığı, satılan malların kargo firmaları aracılığıyla firmalara gönderildiği belirtilmesine rağmen, davacı tarafından kargo gideri olarak 2016 hesap döneminde toplam 3.664,83-TL, 2017 hesap döneminde 1.392,46-TL beyanda bulunulduğu, 2016 hesap döneminde 18.747.558,00-TL, 2017 hesap döneminde 28.238.695,00-TL satış bildiren firmanın bu denli ufak miktarda kargo gideri olmasının ticari ve teknik icaplara aykırı olduğu, ayrıca yüksek tutarlı cirolara ulaştığını bildiren firmanın tek çalışanla, yapılan araştırmalar neticesinde elde edilen verilerden çok cüzi miktarlarda olan telefon, internet ve elektrik giderleriyle bu organizasyonu yürütebilmesinin ticari ve teknik icaplara aykırı olduğu, davacının sermayesinin bildirilen yüksek tutarlı iş hacmini gerçekleştirmeye yetecek miktarda olmadığı tespitleri doğrultusunda; davacı şirketin münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla faaliyet gösterdiği, ödevlerini tam olarak yerine getirmediği, vergi borçlarını ve sosyal güvenlik primlerini ödemediği ve sahte fatura düzenlemek amacıyla kurulmuş paravan bir şirket olduğu, herhangi bir gerçek ticari faaliyetinin bulunmadığı, sadece sahte belge ticareti yapabilmek için mükellefiyet tesis ettirip belge bastırdığı, 2016 hesap döneminde düzenlemiş olduğu tüm belgelerin sahte belge olduğu, 2017 yılında yurtdışı satışlar dışında yurtiçi satışlara ilişkin düzenlenen tüm belgelerin sahte olduğu, düzenlenen fatura tutarları karşılığında gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasının olmadığı, faturaların belli bir komisyon karşılığı sahte olarak düzenlendiği sonucuna varıldığı belirtilmiştir.
Yukarıda yer verilen tespitlerin bir bütün olarak değerlendirilmesinden, davacı hakkında yapılan yoklamalarda iş yerinin faal olduğu, iş yerinde yüksek tutarlı emtiaların bulunduğu ve sigortalı çalışanın olduğu tespitlerinin yapıldığı, davacının bildirdiği Ba-Bs formları ile diğer mükelleflerce verilen Ba-Bs formları ve davacının katma değer vergisi matrahının uyumlu olduğu, kuruluş tarihinden itibaren 79.923,73-TL vergi borcu ödemesinde bulunduğu ödemelerin, banka hesaplarının yapıldığı tespitleri karşısında eksik incelemeye dayalı olarak yapılan dava konusu cezalı tarhiyatlarda hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyize konu mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyoruz.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi