11. Ceza Dairesi 2017/6541 E. , 2019/5318 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 01.04.2014 tarihli, 2013/9-542 Esas, 2014/153 Karar sayılı kararında ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, 5237 sayılı TCK"nin 206. maddesindeki resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun oluşması için yalan beyanın resmi belge düzenleme yetkisine sahip kamu görevlisine yapılmış olması gerekmektedir. Resmi bir belgenin düzenlenmesi sırasında beyanda bulunacak kişinin gerçeği söyleme zorunluluğu vardır. Kişinin beyanı üzerine düzenlenen resmi belgenin, bu beyanın doğruluğunu ispatlayıcı nitelikte olması, bir başka ifadeyle beyanın doğruluğunun kamu görevlisi tarafından araştırılmasının zorunlu olmaması şarttır. Aksi halde yani kişinin beyanı yeterli olmayıp, bu beyanın doğruluğunun kamu görevlisi tarafından araştırılması zorunluysa ve bu araştırma sonunda bildirimin gerçeğe uygun olmadığı belirlenirse; kişinin beyanına itibar edilemeyeceğinden ve kişinin beyanını içeren belge, ispat aracı olarak kullanılamayacağından, anılan maddedeki suç oluşmayacaktır. Bununla birlikte suçun oluşması için sanığın beyanda bulunması yeterli olmayıp sanığın beyanı üzerine kamu görevlisi tarafından bir belgenin de düzenlenmesi gerekmektedir.
TCK"nin 268. maddesinde tanımlanan başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşması için; failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik bilgilerini kullanması, TCK"nin 267/1. maddesinde tanımlanan “iftira” suçunun oluşması için ise, yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunmak suretiyle işlemediğini bildiği halde hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmesi gerekir.
Sanığın, 11.12.2014 tarihinde, saat 23.10 sıralarında uyuşturucu madde kullanımı nedeniyle krize girdiği düşünülerek Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesine götürüldüğü, adli rapor formu ile tedavisi devam ettiği için ifadesinin alınamadığına dair polis memurları tarafından hazırlanan tutanağın, ... adına düzenlendiği, sanığın hastaneden taburcu edildiğini öğrenen kolluk görevlilerinin, ifadesini almak amacıyla ...’ın evine gitmesi üzerine sanığın gerçek kimliğinin tespit edildiği olayda; tutanakta imzası bulunan ...ve ... isimli polis memurlarının tanık sıfatıyla dinlenerek, sanığın hastaneye kaldırıldığında kimlik bilgilerinin nasıl tespit edildiğinin, sanığın üzerinde ... adına düzenlenmiş bir belge ele geçirilip geçirilmediğinin, hastane kayıtlarının sanığın beyanına göre oluşturulup oluşturulmadığının sorulması; sanığın, hastaneye sevkinden önce uyuşturucu madde kullanma suçundan başlatılan bir soruşturma bulunup bulunmadığı, kimlik bilgileri kullanılan ... hakkında uyuşturucu madde kullanma suçundan 2014/SN-3230 sayılı soruşturmaya ne zaman başlandığı araştırılıp soruşturma işlemlerine başlandıysa ilgili belgeler getirtildikten sonra, sanığın eyleminin TCK"nin 268. maddesinde tanımlanan başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçunu oluşturup oluşturmayacağı da tartışılarak sonucuna göre hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aleyhe temyiz bulunmadığından sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 18.06.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.