1. Hukuk Dairesi 2019/549 E. , 2019/1653 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Asıl ve birleştirilen davalarda davacılar, mirasbırakanları ..."in, 1245 parsel sayılı taşınmazını davalı ..."a 02.05.2012 tarihinde satış suretiyle devrettiğini, anılan temlikin muvazaalı ve mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu ileri sürerek miras payları oranında iptal ve tescile karar verilmesini istemişledir.
Davalı, müteahhit olduğunu ve davacıların mirasbırakanı ..."in dava dışı vekili ... Ocakdan ile 02.05.2012 tarihinde dava konusu taşınmaz için inşaat sözleşmesi yaptıklarını, bu sözleşmeye göre murise 40.000 TL ödeme yaptığını ve yapılacak binadan da 3 daire vermeyi kararlaştırdıklarını, devrin gerçek satış olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, muvazaa iddiasının kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ..."in, çekişme konusu 1245 sayılı parselde kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapma ve satış yetkilerini de içerir şekilde dava dışı torunu ..."yı(dava dışı ..."un oğlu) 13.12.2011 tarihinde vekil tayin ettiği, dava konusu taşınmazın 02.05.2012 tarihinde vekil ...tarafından davalı ..."a satış suretiyle devredildiği, 1245 sayılı parselin maliki mirasbırakan ..."in vekili ...ve dava dışı erafettin .... ünvanlı firma arasında ...7. Noterliğinde düzenlenen 13.12.2011 tarih ve 42422 yevmiye sayılı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığı, anılan sözleşmenin 09.04.2012 tarihinde karşılıklı olarak feshedildiği, bilahere vekil dava dışı ...ile davalı arasında yapılan 02.05.2012 tarihli “inşaat sözleşmesidir” başlıklı adi sözleşme ile dava konusu 1245 sayılı parselde 8 daireli bina yapılacağının, murise 3 daire verileceğinin kararlaştırıldığı ve ayrıca arsa sahibine iki kira bedeli de içinde olacak şekilde 40.000 TL nakit para verildiğinin belirtildiği, mirasbırakan ..."in 24.05.2012 tarihinde öldüğü ve geriye davacı çocukları ..., ..., ... ve ... ile dava dışı oğlu ..."un kaldıkları anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237., (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ile durumun aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince, mirasbırakanın amacının diğer mirasçılardan mal kaçırma olmayıp dava konusu 1245 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bina yaptırıp 3 daire almak olduğu açıktır. Nitekim; davalı, yüklenici olup mirasbırakanın vekili dava dışı ...ile davalı arasında haricen bu doğrultuda bir de sözleşme düzenlenmiştir. Muris muvazaası hukuksal nedeninin yasal dayanağını oluşturan 6098 sayılı TBK"nun 19. maddesi ve 01.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının ancak murisin diğer mirasçılarından mal kaçırmayı amaçladığında uygulanabileceği açıktır.
Hal böyle olunca, muris muvazaası iddiasının kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalının yerinde görülen temyiz itirazının kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.